kesinlikle vaaza yetişilmez. zaten kimse dinlemiyor o vaazı, camide birtek yaşlılar oluyor vaaz esnasında, onlarda torunlarının günlük atraksiyonlarını paylaşıyorlar camide arkadaşlarıyla ya da hükumet kurup hükumet yıkıyorlar..
neyse sadede dönelim, kimse vaaza yetişemez. sünnete yetişirsen ne ala.. sünnete yetişmek aynı zamanda camii içinde yer bulmak demektir, sünnete yetişemeyen hasırda ya da satın alacağı kartonda eda edecek demektir namazı.
neyse, sünnet kılınır, sonra herkes oturur ve müezzin yanık sesiyle bir ezan okur. ondan sonra imam hutbeyi okur, peşine suphesiz ki allah adaleti iyilik yapmayi ile başlayan ayeti okur. sonra müezzin kamet getirir ve imam mihraba geçer. bu sırada saflari sik ve duzgun yapalim cemaati muslimin anonsu duyulur ve hurraaaaa tüm cemaatte bir kıpırdanma, herkes sıkışır ve hazır ol vaziyetine geçer. zar zor herkes sıkkıştıktan sonra namaza başlanır. 2 rekatlık farzdan sonra caminin yüzde 70 i boşalır, sonraki sünnetleri kılmaya cemaat kalmaz neredeyse.
cemaatin camiyi terk etmesi de biraz gariptir, kimisi hemen sünnete durduğu için kapı ağzında trafik boğaz trafiğine döner. neyse de, bir şekilde dışarı çıkılır ve boş geçmeyelim cemaat, camimize yardım nidaları işitilir kulaklarda. gönlümüzden ne koparsa verilir ya da verilmez, camiden çıkılır...
kapıda 35678900987 tane dilenci beklemektedir. "öğrenciyiz teyze" denir ve sıvışılır. ama arada sigarayı bırakmış olmanın bilinci ile pakede verilecek para teyzeye sadaka verilir ki, ister istemez bir masumiyet duygusu kaplar bünyeyi...
gönüllerde farz olan bir ibadeti yapmış olmanın verdiği huzur ve rahatlık vardır...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?