bu yazıyı yazmak ile yazmamak arasında ince bir çizgideyim şuan. parmaklarım bu harflere basarken halen düşünüyorum... nasıl bi şey yazıcam elbette bilmiyorum ama içim çok dolu. herhangi bir konu üzerine doluysa namert olayım. kafam allak pullak. bir yandan iş stresi, bir yandan sevgiliye olan özlem, bir yandan para pul meseleleri, bir yandan var olma sebepleri, bir yandan ırkımın durumu, erkek kardeşimin durumu, kız kardeşimin durumu vs. vs. günlük tutmayı bırakalı uzun yıllar oldu. mazur görün...
benim için din’e inanmak tamamen saçma esasen. fakat içinde yaşadığımız dünya da dinin ayrışması dahilinde yaşam mümkün gözükmemekte ki bence bu yüzden müslümanım. yarın pagan da olabilirim. ama bugün büyük bir ihtimalle müslümanım. peygambere inandığımdan değil, sadece öyle olmam gerek gibi. allah var mı? bilmem. olmasa da olur benim için. an’ı yaşamak mı? asla ona da karşıyım, vücudum basit bir et parçası ama sistemi çok karışık. o yüzden uzun planlar hayatta tutar. ve anlaşılacağı üzere yaşamak için nedenler ararken karar verdiğim fikirler şimdilik bunlar.
yaşamak ne ki? şu dünya da varolmaktan bahsediyorum. bedenen ne yapıyoruz biz? ben bunu da indirgedim. bakın aşk diyorum. aşk dualiteyi sağlamlaştıran en temel taş. öyle ki, kimse beni inandıramaz, aşık olan bir adamın, aşık olduğu kadını kutsamadığına... işte öyle kafam dumanlı esasen, değişken bir ruh halinde, sabit bir fizik. hangi kanuna aykırıyım bilmiyorum ama, ben kendime bu aralar bayağı bir aykırıyım. hep bi şeyler eksik... hep yarımağız cümleler...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?