yaşar kaplanın bir öykü kitabı.
yaşar kaplan, öykülerine yabancı olmadığım bir yazar. öğrencilik yıllarımda “ikinci kitap” isimli öykü kitabını okumuştum. bu kitaptaki kimi öyküleri gerçekten beğenmiş, kimilerini de pek tatsız-yavan bulmuştum.
“canhıraş”ta 8 öykü var. en çok “kesathane” hikayesini sevdim. hikayenin konusu, kahverengi saatler satan aksi tabiatlı yaşlı saatçinin müşterileriyle olan yarı komik, yarı dramatik ilişkileri. (hikayeyi böyle özetlemekle, belki de hikayeden hiçbirşey anlamadığmı ifşa etmiş oldum.) “yaşamak istiyorum” hikayesi de, başörtülü ve hidayete ermiş (!) kadınların hayatındaki sorunlara kapı aralıyor. hidayete ermekle, örtünmekle sorunsuz bir dünyaya kucak açılmış olunmuyor yani. “(ler)” hikayesi de, kadını ancak anne olduğunda yücelten bir algılamanın ürünü.
genel olarak bakıldığında, hikayelerde modern hayatın tenkidi ve alternatif olarak islami bir hayat tarzının ikame edilmesi gayesi güdüldüğü görülmekte.
yaşar kaplan’ın, açık yazmak gerekirse, “sevimsiz bir türkçesi” var. hikayelerin düşünsel yanına ağırlık vermiş daha çok. hikayelerini okurken, türkçe tadı almak nerdeyse imkansız. aynı kategoride anılabilecek iki isimden, mustafa kutlu’dan ve rasim özdenören’den, bu anlamda hayli zayıf bir üslubu var yaşar kaplan’ın.
kitabı trende okumama rağmen, bazı satırların altını çizmeyi nasılsa başardım:
"sonra insanlar vardı.
herkes kendi hayatını yaşıyordu.”
“… günlerden bir gün, nasılsa kendini bir fotoğrafçının önünde buldu. girdi, oturdu poz sandalyesine ve bir anlığına gülümseyip gitti. gülüşünün resmini çektirip gitti. ‘hatıra resmidir” diyerek bir an gülümsedi ve gitti; somurtarak.”
“gelin bana yeniden, gelin ilk öğrendiklerim. ilk öğrendiklerim, ama kadrini asla bilemediklerim. ilk öğrendiklerim, ama kimselere diyemediklerim.”
“demek insanın cennette alacağı hurilerin ilki buradaki zevcesi! (…) insan azıp yanılıp evleniyor, sonunda evlendiği kadın dünyada en çok nefret ettiği bir mahluk haline geliyor ve ölüp gittikten sonra da tutuyorlar bu mahluku adama yeniden yamıyorlar!” (bu satırları okurken amiyane tabirle koptum ve satırların yanındaki boşluğa büyükçe bir smile işareti koydum.)
“müminlerin mahzun olmasını istemiyor kitap. hüzün yok. sevinç var. sevinçle çalışmak var. sevinçle sürdürmek var bu ölüm-dirim kavgasını.”
“…iyi bir seçim, iyi bir hayattır.”
yaşar kaplan – “canhıraş” , hikaye, eksen yayıncılık, istanbul, 1991, 85 s.
canhiras
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?