hz muhammed sevgisi

fcumhurn

okuduğumda duygulandığım gerçekten hz muhammed sevgisini çok iyi anlatan bir yazı.


medine de bir sirkette elektrik teknisyeni olarak çalışan allah dostu ve
peygamber asigi bir kardesimiz isin son gunu sabah mesaisinde kendisine
verilen teknik gorevi tamamlayip ayrılmak uzere iken resulullahin
ravzasinda elektrik carpmasi sonucu vefat etti ve cennetul bakiye
defnedildi. tabii ailesi mecburi istikamet turkiye’ye dondu. o zaman 7
yasinda olan oglu bugun ortaokul ogrencisi. kompozisyon dersi odevi olarak
<bir makale yazmis ve birincilik almis. iste o peygamber aşkını en derinden
yasayan bir yüreğin yansimalari. biliriz ki dil
biliriz ki dil kalpten geçen herşeyi
ifade edemez. allah bize de bu kardesimiz gibi resulullah sevgisi nasip
etsin. âmin.
<>>***
bir seni günesim, bir babami, bir de terliklerimi birakmistim geldigim
yerde bir ilkbahar gununde guller gibi kokan medine’de dunyaya gozlerimi
açmıştım. doğdugum hastane senin ravzanın hemen yanı başında oldugu icin,
duydugum ilk koku senin bahcenin gul kokulari olmus.
babam gelipte daha kulagima ezan okumadan, kulaklarim senin mescidinin
ezan sesleriyle sereflenmis. 40 gunluk oldugumda ilk ziyaretimide senin
hane-i saadetine yapmisim. ilk adimlarimi senin ravzandaki mermerlerinde
atmis ve rabbimle ilk bulusmami, ilk secdemi senin mescidinde yapmisim.
hemen hemen yaptigim her ilkte sen varsin. daha konusmasini ögrenmeden
seni sevmeyi ögrendim ben. belki seni cok tanimazdim ama sanki bana cok
cok yakinmişsin gibi severdim seni. senin evini her ziyarete gelisimizde
seni gormesek bile senin varligini hisseder, evindenlem`alar> >>huzunlenirdik.
cocuklar evde sıkılınca babalari parka, eglence yerlerine gotursun
isterler. biz medine’de yasadigimiz surece hic babamizdan parka
goturmesini istemedik. bizim canimiz sıkılmaz mıydı acaba hic? sanirim
medine’deki hicbir cocugun cani sıkılmazdı. cunku orada hicbir yerde
olmayan gul bahcesi ve bahcenin biricik efendisi vardi. bizim vaktimizin
cogu o bahcede gecerdi. senin bahcenin mermerlerine ayakkabi ile
basamazdik. yalinayak dolaşırdik mermerlerin ustunde. kim bilir, korkardik
beklide bahcenin gullerine basivermekten. yazin mermerler ayaklarimi
yakardi. olsun bu da bizim hosumuza giderdi. babama sormustum bir
seferinde
— babacigim neden medine bu kadar sicak diye.
babam da
— evladim medine’de iki tane günes var da ondan, derdi.
— nasil olur babacigim, gunes bir tane degil mi?
derdim.
babam gulerek
— bak yavrum dogru, butun dunyayi ısıtan bir gunes var ama bir de âlemleri
ısıtan ve aydinlatan gunes var. o gunes de medine’de olunca sicaklik iki
kat oluyor.
babamin bu cevabi hosuma giderdi ve ısınırdım. gercekten de ayaklarimizi
mermerler ısıtıyordu ama senin gunesin de, sıcakligin da içimizi
isitiyordu. medine’den ayrildigimizdan beri belki ayaklarimiz ısınıyor ama
içimiz bir turlu ısınamiyor. cunku gunesimizin en buyugunu orada
birakmistik. ben gunesimi kaybetmistim. onun evine, bahcesine gidemiyordum
artik. gerçi ışığı ta buralarda bizi aydinlatiyordu ama içimi ısıtmasi
icin onun ravzasinda yalinayak kosmam lazimdi.
evet, bahcende yürürken ezanlar okunurdu. oyle guzel okur ki medine
muezzini ezanı, sanki bilali habesi okuyor sanirsiniz. namaz kılmak icin
mescide kostururduk, bilir bilmez. babamin yaninda namaz kilardik. buyuk
sütunlarin altindan gelen soguk havadan saclarimizi savurturduk. zemzem
bardaklarindan guller yapardik. namaz kılarken yanimiza usulca bir kedi
sokulurdu. babam ’incitmeyin sakın, onlar ebu hureyrenin kedileri’ derdi,
biz de inanırdık senin mescidine kediler de girebilirdi. sen cok iyi bir
ev sahibiydin cunku.
carsamba gunleri hep uhud’a giderdik. senin cok sevdigin amcanı ziyaret
etmeye, o bizim de amcamızdı. kardeslerimle ayneyn tepesine çıkar oradan
uhud’da yatan 70 sehide selam verirdik. uhud dagina her baktigimizda sanki
orada seni gorur gibi olurduk. uhud’da senin ravzanin kokusu gibi gul
kokardi. orasi da ayri bir gul bahcesi idi sanki. iste benim yedi senem ki
en degerli en guzel yıllarim senin köyünde, senin gul bahcende, senin
savaştigin yerlerde sanki yanimda sen varmişsin gibi seninle dopdolu
gecti. seni gormesem de seninle yasamaya o kadar alışmıştım ki senin
yanindan ayrilirken sanki bir yanım, bir canim, bir parçam orada kalmisti.
buralari bana gurbet oluverdi.
elimde olsa hemen yanina kosar gelirim ama hep buyuyunce gidersin
diyorlar. ben sirf senin yanina gelebilmek icin buyumek istiyorum. senin
yanina geldigim zaman büyümüş bile olsam bahcendeki mermerlerde yalinayak
dolasacagim. ta ki guneşin içimi ısıtana kadar. senin hasretinden icim
üşüyor. belki hasretin herkesi yakar, beni de üşütüyor iste. cunku benim
ruhum dogdugumdan beri senin sevginle ısınmaya alışkın.
senin sicakligina o kadar muhtacim ki. ne olur ben sana gelemesem bile sen
beni hic birakma. isığınla gecelerimize nur ol. sıcakliginla butun
zerrelerimizi ısıtıver. hani sana medineyken komsuyduk ya, evlerimiz
birbirine cok yakindi. senin varligin bize guven verirdi hep. yine oyle
ol, ara sira da olsa evimizi sereflendiriver.
hem benim adim nebi, aynen seninki gibi. bu ismi bana seni cok seven bir
dostun koymus. diger adim da muhammed, yine senin gibi. bu ismi de canim
babacigim koymus. buraya gelirken senin köyünde biraktigimiz babacigim.
sana benzeyen bir yanim daha var. ben de senin gibi babasiz buyuyorum. ben
cok sansliyim, sen bize asla yetimligimizi hissettirmedin. medine’den
ayrildigimizdan beri sanki sen hep yani basimizdaymissin gibi
hissediyorum. geceleri korkmadan guvenle uyuyorum hep. seni tanidigim ve
seni sevdigim icin rabbime binlerce kez tesekkur ederim.
`babam senin köyünde kalmışti. biz babamin cenazesini gömerken agabeyimin
terlikleri babamin kabrine düştü ve orada kaldi. ben o terlikleri cok
kiskandim. cunku abimin terlikleri hep babamla kalacakti. babamı son
ziyaret edişimizde bende kimse görmeden terliğimi babamin kabri ustune
gömüverdim. iste şimdi benim terligim de hep babamla kalacakti.
evet demistim ya bir gunesimi, bir babami, bir de terliklerimi birakmistim
geride. babam ve terliklerim hep oradaydi, gelemezlerdi. ama gunesim hep
yanimizdaydi. yetimlerin efendisi, yetimlerini hic ışıksız birakir mi?
dunyanin bir ucuna gitmis olsaydik bizi birakmayacagini biliyordum.
gozumuz gonlumuz seninle aydinlanir efendim.
ruhumuz, icimiz sicakliginla isinir.
bir gun sana gelisim gec bile olsa bana,
gul bahcesinin mermerlerinde yalin ayak kosmak nasip et.
ta ki aşkinla, sevginle butun bedenim yanip kavrulsun. terliklerimi
biraktigim o guzel mabed son duragim olsun.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol