uc hurel

chamomile
onur, haldun ve feridun hürel kardeşler tarafından 1970’de kurulan efsanevi türk rock grubudur. üç kardeş de dgsa (şimdiki adıyla msü) mezunudur. volume ı, volume ıı ve efsane albümleri sadece türkiye’de değil, özellikle avrupa olmak üzere pek çok ülkede büyük beğeni toplamıştır. duyduğuma göre; kurban, çıktığı yıllarda avrupa müzik piyasasında hit olmuştur. grup üyeleri, tarzından hiç ödün vermemiş, zamana meydan okuyan kişilerdir.
nihilist
turkiye’nin en buyuk turk rock grubudur fikrime gore. hem sanatları hemde bakıs acıları ile farklı olmuslardır. kendi buldukları muzik aletleri, dinleyiciye olan samimi tavırları hep onları farklı gormemizi saglamıstır. tum turkiye’yi salladıkları miloynların onları dinledigi 70ler doneminde bir kez bile konser vermemislerdir. en son cıktıkları televizyon programı cem ozer’ın seneler once sundugu laf lafı acıyordur, ve burda performanslarından hic bir sey kaybetmedikleri anlasılmaktadır. bir enstantene ile yazımıza son noktayı koyalım.

laf lafı acıyor; konuk uc hurel, cem ozer soru soruyor;

-efendim bugune kadar hic konser vermediniz bunun sebebi nedir?

+insanlar dinleyiciler samimi degiller, tuketime dayalı olarak muzik dinliyorlar, gercek muzik dinleyicisi cok fazla yok. bir koser verirseniz her tur insan gelicek oraya, ve eger iclerinden biri bile biz sarkımızı soylersek bizler berbaber sarkımızı soylemezlerse o konserin anlamı olmaz.

şak şak şak...

(tum izleyiciler yıkılırcasına alkışlar, cem ozer gulumsemekte, uc hurel mensubu sanatcıların yuzu ise asıktır...)

+bakın bizde tam bundan bahsediyorduk, seyirci secmiyor, anlamıyor, biz seyiricye laf ediyoruz ama bunu anlamıyorlar ve bu yuzden sanki iyi bir sey soylemisiz gibi alkıslıyorlar, biz bunlara sarkı soylemeyiz...
cicom
yaratıcılığın yüceliğine inanmış üç kardeş... onur, haldun ve feridun hürel... kısaca 3 hürel...

henüz ilk gençlik yıllarında içlerine, yüreklerinin gizli kalmış kuytularına bir kor gibi düşen sanat ateşinin dürtüsüyle inanılmaz serüvenlerle dolu bir yolculuğa çıktılar. 1966 yılında ilk gruplarını kurdular: "istanbul dörtlüsü"

daha sonra, üç kardeş kendileri aralarında bir grup kurmaya hazırlanırlar ve haldun trampet (vurmalı sazları), onur absgitar ve feridun gitar çalacak şekilde bir iş bölümü yaparlar. fakat, sürekli grup değiştirmek zorunda kalırlar, değişik kişilerle birlikte çalarlar çünkü henüz lisededirler ve bir gitarları yoktur.

1970 yılında ilk 45’likleri ’ve ölüm / şeytan bunun neresinde’ yayınlanır, bu ilk plak yollarının da açılması demektir. bu plak tutulunca ardı sıra 45’likler yayınlanmaya başlar.

1972 gelindiğinde artık iyice kendini tanıtan grup çalışmalarının meyvesini görür: üç hürel artık grup listelerinde bir numaradır.

daha sonra 45’liklerdeki parçalarını topladıkları longplay türkiye’nin ilk altın long play’ ödülünü alır. grup artık listelerin değişmez birincisidir ta ki 1975’te onur’un kısa dönem askerliği, 1977’de ise haldun ve feridun’un askere gitmesi ile müziğe iki yıl ara vermek zorunda kalırlar. bu süre içerisinde müzik piyasasında kaset furyası ortaya çıkmıştır ve birçok firma iflasa sürüklenir.

grup askerden dönünce bu olumsuzluklardan etkilenirler ve o dönemin modası olan gazinolarda sahne almak yerine, çizgilerinden ödün vermemek adına sahneyi bırakmaya karar verirler.

3 hürel’i bütün türk gruplarindan ayiran en önemli özellik, sadece kendi beste ve sözlerini çalip söyleyen ilk grup olusudur. 3 hürel, herhangi bir yabanci besteyi kullanmadi. türkülerden uyarlama, düzenleme yapmadi. 3 hürel’in müziginde 3 karakteristik özellikten söz etmek mümkündür:

1-) 3 hürel, özellikle ritmleriyle özgünlesti. anadolu’nun ritmlerinden yola çikarak çok degisik sentezlere ulasti. haldun hürel özel olarak, degisik tonlarda, büyük ölçekli darbukalar yaptirdi, bunlari bateriyle birlestirerek yeni bir vurmali çalgilar grubu üretti. ayrica tef, kasik, köy davulu, çan, bongo gibi sazlari da kullandi.

2-) feridun hürel de dünyada ilk kez, dogu kültürünün bir enstrümaniyla (baglama), bati kültürünün bir enstrümanini (elektro gitar) ayni gövdede birlestirerek çift sapli "elektro saz-gitar"i üretti. bu enstrümanla yeni ve farkli bir saz tinisi elde etmenin yani sira, konserlerde ayni parçada hem saz, hem de gitari kullanma kolayligi sagladi. anadolu ritm ve ezgileri, haldun’un vurmali sazlari ve feridun’un saz-gitari, 3 hürel’in soundunun karakteristik ögelerini olusturdu.

3-) 3 hürel, sarki sözlerinde de genellikle ask acisi, ayrilik, ölüm gibi hüzünlü temalari isledi. besteler, bir iki istisna disinda hep minör tonlarda yazildi. feridun hürel bu konuda; "sanat için ya da halk için degil, kendim için, kendi duygularimi anlatmak, aktarmak için sarkilar yazdim. genellikle üzgün ve kirgin oldugum zamanlarda beste yapmak geliyordu içimden. bu yüzden de sarkilarimin konulari hep hüzünlü ve aci oldu..." yorumunu yapmaktadir.

"efsane...yeniden". son yıllarda eski tüfek sanatçıların tekrar müziğe dönmesi grupta da böyle bir dönüşü gündeme getirir. fakat, feridun buna karşıdır, ona göre efsane olduğu gibi kalmalı, onlara dokunulmamalıdır. haluk levent’e verdikleri ’sevenler ağlarmış’ adlı parçanın çok sevilmesi ve ada müzik’in kendilerine diskotür’ü satın aldığını ve yeniden onlarla çalışmak istediğini söylemesi üç hürel’in görüşlerini değiştirmesine neden olur. böylece "efsane...yeniden" albümü çıkar.


anatolianrock.com

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol