latife hanımın atatürk e yazdigi mektuplar

independence
3 $ubatta sona eren yayin yasagi sonucunda ulu onder mustafa kemal ataturk`un 3,5 sene boyunca evli kaldigi latife hanimin, ataturk`e yazmi$ oldugu mektuplarin kamuoyuna aciklanmasi karari alinmi$..elbette aciklanmali ve elbette ulu onderin mirascisi olan bizler atamiz hakkinda yeni bilgilere kavu$abilmeliyiz.bu mukemmel bir $eydir..oyle ki halen milyonlarca insan ataturk hakkinda hemen hemen hicbir $ey bilmememkte tarlalarda karga kovaladiktan sonra koskoca bir ulkeyi sifirdan in$a ettiginden ba$ka..ozel hayati hemen hemen herkes icin bir sir..oysa boyle bir insanin her $eyinin mirascisi olan turkiye cumhuriyeti insanlari tarafindan bilinmesi ve siklikla okunup ornek alinmasi gerekmektedir..bu sebepledir ki 3 $ubatta aciklanacak olan bu ozel belgeler hem tarihi aydinlatmi$ olacak hem de ulu onder hakkinda daha fazla bilgiye sahip olmamizi saglayacak..buraya kadar tamam..bir de madalyonun oteki yuzune bakalim..

ne yazik ki turkiyede halen "ataturk benim atam degil o yuzden mustafa kemal`e ataturk demem" diyen, "ataturk yunanlidir, kendisi selanikte dogdu" diyen ve ellerine minicik bir koz gecsede ulu onder icin o salyalarini akittiklari agizlarindan hakaret iceren cumleler sarfedebilseler diye bekleyen az da olsa bir kisim talihsiz tek hucreli basit ya$am formlari bulunmakta..tarihe i$ik tutacak olan bu belgeler, i$igi neresinden gordugu belli olmayan bu kitle tarafindan carpitilip, yamultulup muhakkak iclerinden bir $ekilde salak sacma sebeplerle bir $eyler cikartilarak ataturkcu gencligin zihnini bulandirmak amaci ile kullanilacaktir..bundan da zerre $uphem yok..

sabirsizlikla 3 $ubati bekliyorum..
muque
ilk mektup 21 ağustos 1926’da istanbul’dan yazılıp gönderilmiş. şöyle;


"istanbul’un bir köşesinde elem ve ızdırap içinde yuvarlanan güzel izmir’in bedbaht kızını bir suretle hatırlamanız, ahlakınızın, hissiyatınızın, nezahat ve asaletine en büyük delildir. seyahat meselesini unutmuştum. saadetimden, yuvamdan, kıymetli emellerimden öyle feci şekilde uzaklaştırıldım ki, kendimi çok sevdiğim türk dilini ve beklemekte canımla başımla merbut olduğum türk yurdunu seyretmekten de mahrum bırakmak istemiyordum. samimi ve mucip bir lüzum olduğu halde, memleketimden ayrılmaya karar veremiyorum. belki latife hanım’ı azim sahibi, benlik sahibi bilirdin. bu ne zaaf.. kendini niçin bu kadar derin bir eleme kaptırdın? onun yüksek izzet-i nefsi, kadınlığı, şerefi nerede diyeceksiniz? çok rica ederim, beni sakın tağyip (ayıplamak) etmeyesiniz. hayatta öyle muammalara, öyle müthiş fırtınalara tesadüf edilir ki, bazen en kuvvetli dimağ bile muvazenesini kaybedecek kadar sarsılır. böyle vaziyetlerde, bence yakın bildiğimiz insanların, hazan yaprakları gibi titreye titreye, çırpına çırpına kızarıp sarardıklarını, solduklarını ve nihayet merbut oldukları dala tutunamayarak düştüklerini ve toprağa karıştıklarını görürüz. fakat bazen elem, yine o kahhar (kahredici) pençe, tefrik ettiği mütait bir ruhu kuvvetli yumruğu içinde sıkar. bir gün dünyanın her acısını küçük görecek kadar kudretli olarak, yepyeni bir zihniyetle (vazife zihniyetiyle) beşeriyetin içine atar. öyle zannediyorum ki, mensup oldukları heyet-i içtimaiyeye (sosyal topluluğa) en büyük hakları sebkat etmiş (geçmiş) olanlar, bu mektuptan çıkanlardır. elem büyük mürebbiyedir. bilseniz bana ne hakikatler öğretiyor. bana sıhhatli ve neşeli bir hayat temenni ediyorsunuz. mutlaka bir hakk-ı hayat edebilmek için, evvela sıhhatli olmak lazımdır. bilhassa dimağ ve his meselesi mühimdir. maalesef hem manen, hem maddeten hastayım. çok muzdarip bir haldeyim. neşeyi unuttum.
latife"//

kaynak:

http://www.sabah.com.tr/2004/12/20/gnd108.html

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol