cloverfield

beklenenin üstünde "kaliteli" ve "farklı" bir film olmuştur.

tamamı el kameralarıyla çekilmiş ve bünyesinde barındırdığı tüm aktör ve aktrislerin tanınmıyor olmasıyla da dikkat çeken, türkçesi "canavar" olan fantastik bir film.

lost diye beklerken canavar filmi cıkması

türkçe adı canavar olarak çevrilip vizyona giren yeni filmlerden biridir.

tamamı el kamerasıylaçekilen film $imdiye dek çekilmi$ olan hollywood filmlerinden fersah fersah uzaktır. çünkü kameranın saga sola dönmesi vesaire olan hareketleri izleyiciye sanki o an ordaymı$ hissini vermektedir.gerilimin etkisi koltuga yapı$mak olarak insan vücudunda zuhura gelmektedir.

film bir partide ba$lar, ve canavarın manhattan’da görülmesiyle aksiyon sahneleriyle devam eder.

--------spoiler---------
elizabeth diye bir kız vardır görülmeye degerdir, gidin bence.öhöm.
--------spoiler---------

ne sikim oldu bir bok anlamadım afedersiniz.

gayet boktan bir film.

çekim tekniği itibariyle, the blair witch project’i hatırlatan ama ondan çok çok daha kaliteli ve de anlamlı olan bir film.

arkanızda günden çıkmış yaklasık 10 adet kadınla izlerseniz pek eglenceli olmuyo.

insan çaresizliğini iliklerime kadar işleten bir film. filmi dünyanın en güzel iki sözcüğüyle bitirmeleride çok hoştu. böylesi bir kurgu içinde, doğasında arabesk olan iki insan arasındaki aşkı bile hiç göze batmadan verebilmeleri süperdi.helikopterden şehrin arasındaki canavarı gece çekimiyle o kameranın öyle görüntüleyemeyeceğini, ancak çok yüksek meblalarla çok yüksek tekniğe sahip özel kameralarla çekilebileceğini bilsek bile sorun olmadı. sinemada izlense daha iyi olur.

2008’in bana göre en iyi filmi. hakkında nasıl hala bir şey yazmamışım anlamadım. çok kızdım yazmıycam zaten.

arkanızda günden çıkmış yaklasık 10 adet kadınla izlerseniz pek eglenceli olmuyo.

(bkz: yan yana mıydık ne)