these immortal souls

seeyouindisneyland
these immortal souls; 1987 yılında; crime and the city solution ardından, solist/gitarist rowland s. howard, bas gitarist harry howard ve baterist epic soundtracks tarafından kuruldu. aralarına klavyede geneieve mcguckin’i de ekleyen these immortal souls, kendilerine özgü “şehir blues”u melodilerini icra etmeye başladı. “modern müzik konusunda beni rahatsız eden şeylerden biri sadece belirli bir duyguyu etkilemek için yazılıyor olması.

bana göre önemli olan; derinliği olan herhangi bir şeyin aynı zamanda çatışan tüm duyguları etkileyebilmesi.” diyerek rowland; grubunun geçeceği yolun özetini yapıyordu. rowland howard’ın kişisel geçmişi these immortal souls hakkında fikir sahibi olmamızı sağlıyor. örneğin kırıp geçiren gitar sound’u the birthday party’nin integral’ini oluşturuyordu. 1983 yılında birthday party’nin dağılması ardından rowland ve kardeşi aralarına simon bonney, mick harvey ve eski swell maps ile red crayola bateristi epic’i de ekleyerek crime and the city solution’ı oluşturdu. rowland grup hakkında “bir çok sevdiğim şarkı var.

bu şarkılar eğer ben ‘evet ben bu şarkıları söylerim’ demezsem repertuara giremezler. çünkü ortaya çıkacak işten bir parça dahi olsa samimiyet bekliyorsanız yazdığınız şarkı sözlerini beğenmeden bir başkasına veremezsiniz.” diyordu. ilk 45’lik ’marry me (lie lie)’ 7 eylül 1987 yılında piyasaya çıktı. melody maker’ın şarkı hakkındaki düşüncesi “romero’nun bir sonraki filminin ana konusu olabilecek bu sapasağlam müzikleri ortaya çıkarırken rowland howard’ı etkileyen şeyler nedir?” olmuştu. kişisel kudrete karşı dürüstlük bunun cevabı olabilir. these immortal souls’u etkileyen temalar çok az insanın bakmayı akıl edebildiği yerlerde. “sevdiğim tüm müzikler insanı yerlere vuracak karaktere sahipler. öyle ki bu müzikler aklınızın alamayacağı içgüdüsel olayları algılamanızı sağlıyor ve sizi hiç bir şeyi düşünmeyeceğiniz veya neler olduğu konusunda fikir yürütmeyeceğiniz bir boyuta taşıyor.” diyerek rowland müziğini yaparken etkilendiği şeyler konusunda ipucu veriyor. “olay aslında tam düştüğünüz sırada notaları girmekten ibaret.” ilk albüm ’get lost (don’t lie!)’ 1 aralık 1987 yılında piyasaya çıktı.

albüm; hayalet şehrin piyanosunun phil spector melodilerini çaldığı ve umutsuzluğun iyimserlikle tanıştığı bir paralel evrene geçirerek dinleyiciyi baştan çıkarıyordu. doğal olarak albümün sunduklarıyla ortaya çıkan uyuşmazlıkların çoğu kendi cazibesi yüzünden gerçekleşiyordu. “bizimle, diyelim ki u2 arasındaki fark; onların destansı bir havası varken, asaleti resmetmekten tedirgin olmaları, bu bir haksızlık duygusu, ‘neden bu korkunç şeyler var olmak zorunda ki?’ diye soruyoruz. öte yandan bu tip olayların var olması gerektiğini de düşünüyoruz.” diyor rowland. albümde yer alan önemli şarkılar arasında; ’these immortal souls’, ’one in shadow, one in sun’, ‘blood and sand’ ve bir alex chilton cover’ı olan ’hey! little child’ bulunuyordu. melody maker’ın yorumu ise “sonuca bakacak olursak; limiti olmayan isteklerin istiaresi. aşk, egemenlik fantazisini izliyor” olmuştu.

these immortal souls etkileyici, ilham verici konserlerle yolculuğuna 1988 yılında başladı. grubun konserleri hakkında yapılan yorumlardan biri: “yok etme duygularıyla korunma mücadelesi grubu çekici hale getiriyor.” olmuştu. daha önce yapılan işbirliklerinin meyveleri 1988 yılının nisan ayında ’honeymoon in red’ albümünün lydia lunch’ ın widowspeak plak şirketinden yayınlanmasıyla ortaya çıktı. 1988 yılının haziran’ında berlin’de kayıtları tamamlanan albümde adı geçenler arasında rowland, lydia, geneveive ve birthday party’nin bas gitaristi tracey pew’da blunuyordu. lydia, rowland’ı ilk defa birthday party zamanında duyduğundan beri onunla birlikte çalışmak için azimliydi. lydia, rowland’ı; new york’tan londra’ya kadar takip etmiş ve sanatçı hakkında “dünyadaki en iyi gitarist” diyordu. rowland, harry ve lydia 1991 yılında “shotgun wedding” albümü için tekrar bir araya geldi.

aralarına bad seeds’ten jim sclavunos’u da alan grup 91 yılının sonuna kadar konserler verdi. rowland aynı zamanda londra’da sadece bir tek konser için tender justice adındaki grupla sahne aldı ve einstürzende neubauten’la ’thirsty animal’ 45’liklerinde birlikte çalıştı. “stüdyoya girdiğimde blixa (bargeld)in vücuduna mikrofonlar bağlanmıştı. bas ritmlerini alabilmek için blixa’nın vücuduna vuruyorlardı. stüdyonun yerine etler atılmıştı. 3 gündür yiyecek hiç bir şey vermedikleri ve midesinin etrafına mikrofonlar yerleştirdikleri bir köpeğin o etleri yerken çıkarttığı sesleri kaydediyorlardı. çok tuhaftı. bu stüdyonun ortasında durmak zorundaydım. ortalıkta kemik ve et parçaları vardı ben de gitar çalıyordum. bakılması bile oldukça güç bir olaydı, inanın bana” 1992 yılının eylül ayında londra’da, town and country club’da; bad seeds konserinin bir parçası olarak kısmen tekrar bir araya gelen birthday party üyeleri olarak üç şarkı çaldı. ’wild world’, ’dead joe’ ve ’nick the stripper’. rowland konser hakkında; “oldukça iyi ve bir o kadar da heyecan vericiydi fakat aynı zamanda 1983 yılına bir geri dönüş gibiydi, çünkü ben hala herkesten farklı şarkılar yapmak istiyorum. ben çalmamız gereken şarkıları söyledim. nick ve mick’de bunun aptalca olduğunu. ben de evet işte hiç bir şey değişmemiş diye düşündüm” diyor. fakat bu dıştan gelen baskılara rağmen, rowland düşündüklerinden vazgeçmedi. 1992 yılının ekim ayında these immortal souls; ’king of kalifornia’ 45’liğiyle birlikte tekrar yayınlandı. aralık ayında ise oldukça iyimser bir havası olan ’i’m never gonna die again’ albümü piyasaya çıktı.

’i’m never gonna die again’ için rowland; “albüm genelde diğer insanların sizi nasıl algıladığı ve ne kadar insanın size düzgün davrandığı, bir süre sonra da sizin ne olduğunuzla ilgili. uzun yıllar insanlar yaptığım kayıtların kasvetli olduğunu söyledi. fakat ben bu albümleri hiç de kasvetli bulmadım. ben buck’ın fizz’ini ya da insanlığı ifade etmeyen kayıtları kasvetli buluyorum.” diyordu. bununla birlikte ’i’m never gonna die again’ oldukça sıcak karşılandı. “bunun sebebi sadace howard’ın mükemmel bir gitarist olması değil. günümüzde; romantik yalnızlığını bu şekilde yakalayabilen çok az şarkı sözü yazarı var.” diyordu vox. ’i’m never gonna die again’in yayınlanmasından sonra epic soundtracks solo projeleri üzerinde çalışmak için these immortal souls’dan ayrıldı. rowland, harry ve geneveive ise memleketleri avustralya’ya geri döndü. rowland, lydia lunch’la çalışmaya devam etti. (1994 ’live in siberia’ albümünde yer aldı) ikili birlikte konserler verip yeni shotgun wedding materyalleri üzerinde çalışmaya devam etti. these immortal souls’un yeni çalışmaları ise bu durumda rafa kaldırıldı.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol