sınavda kopya yazılan sıradan kaldırilmak

yaşanacak en büyük talihsizliklerden biridir.son çare olarak yaşadığınız hayal kırıklığı ve dumurun da etkisiyle ’hocam bu benim uğurlu sıram yanımda götürsem olur mu’ diye saçma bir cümle bile kurabilirsiniz.

son umudun da tükendiği andır, yapılacak gidilen bölgede çalışkanları saniyesinde gözünden anlamak,güvenilir gözüküp,çekebildiğince kopya çekmektir

kopya çekmek anlamında yapılan en büyük salaklığın semeresidir. madem kopya çekecen böyle bir ihtimalin var ne diye yazarsın denilesidir.

asistan kere ananı sikiyim tarzında söz öbeklerinin telaffuz edilmesini sağlayacak cümledir.
en uyuz olan durumu ise kaldırıldığınız sıraya başka bir ballının oturtulması ile cereyan eder.

ankara universitesinde yaşanmayan durumdur.cunku tüm sıralarda aynı kopyalar asetat kalemiyle yazılmış haldedir

kendinden baska hic bir seye guvenme ve/veya problemler ile dogrudan dogruya yuzlesmek gerek v.b. durumları anlamak icin ders niteligi tasır olaydır.

ilk önce asistanın "arkadaşım sen şöyle geçermisin?" cümlesi duymazdan gelinir, ama asistan ısrarcıysa "sen kırmızı kazaklı", "gözlüklü arkadaşım" şeklinde betimlemeye başlar ve kopyalarınızdan ayrılmak zorunda kalırsınız. kopya yazılı olan sıra gibi sınava kasan arkadaşın yanıda çok kıymetlidir.

(bkz: abi dürttüğümde biraz kenara kay tamam mı)

sınavda kopya yazılı telefonunuzun alınması gibi talihsizlikler de vardır.zira latince öğrenilmesi zor şeyler yazılmıştır.sınavda tamamen bunlardan oluşmaktadır.ağlamaklı olur kişi.

bi de tertemiz sıranızdan kaldırılıp kopya yazılı sıraya oturtulmak vardır.başınızdaki zebanilerin bunu görmesinden korkup hızla kağıdı verip çıkmak vardır.tırsmak vardır tırsmaak.
(bkz: ben küçükken çok salaktım)

ne olur ne olmaz diye bir kağıda sıraya yazılanlar da geçirilmelidir. kalktığında içi yanmaz bari kişinin. ya da her sınıfta kopya yazılmamış sıra kalmayacak benim kopyam senin kopyan durumu olacak. aradan yok ben kopya çekmem çalıştım tüm gece diyenler çıkarsa başka tabi.

kendini ispatlama çabasındaki ibne asistanlar yüzünden kimi zaman başımıza gelen olay.

bizim bölümde başınıza gelse de sallamayacağınız olay. çünkü tüm sıralar, abla ve abilerimiz tarafından kalıcı bir şekilde çok iyi donatılmıştır.

o sıraya oturan yeni kişi için büyük bir nimet.

insana en fazla koyabilecek durumlardan biridir.tabi olan size olur ve sizin sayenizde şanslı bir kişilik o sıraya oturtulur,kopyaları görünce ise gözlerinde yıldızlar belirir,lakin bu kişiliklerin içinden bazı kişiliksizler çıkar ki genelde öğrenci dayanışmasını takmayan yüksek ihtimalle kitabı yalayıp yuttukları için rahat olan tiplerdir.işte bunlar çok tehlikelidir her an masadaki kopyaları ispiyonlayabilirler. bu durum ise olabileceklerin en kötüsüdür.onca zahmet hazırlanan kopyadan yararlanmamanıza rağmen çekmiş gibi ceza alırsınız.

daha kötüsü ise, sıraya yazmayıp işi garantiye almak için kopyayı kağıtlara doldurduğun zaman, hocanın sizi en öne burnunun dibine getirmesidir.

başından aşağıya kaynar sular dökülme olayıdır ve en "sıçtık" denilecek andır...

sıradan kalkarken parmakları kopyaların üzerinde dolaştırmak suretiyle kopyadan eser bırakılmaz. bu sayede hem sınavın ordasında "ulan şansa bak..." diye başlayan bilimum küfür içeren cümlelerin boş yere beyni meşgul etmesi engellenir hem de yeni gelen öğrencinin ispiyonlama ihtimali sıfıra indirilir.
hatta yeni sıraya büyük bi mutlulukla bile geçilebilir.
(bkz: ya benimsin ya kara toprağın)

eğer o sıra boş kalırsa arkadaki öğrenciye inanılmaz güzel bir sınav geçirtebilecek(hatta deneyimlerle kanıtlanmış)durum.

bahysız bedeviyi çölde kutup ayısı... durumudur yazıktır yahu emeğini çalınmasına vesile olur

bir başkasının kopya yazmış olduğu sıraya oturtulmayı ümit eder ancak aynı sınavda kabak gibi bir sıraya oturtulmuşsanız işte biz ona yağlı kazık diyoruz.