zorba

serco
kurban’in dinlenmesi gereken ho$ parcasi.

gizledigin birsey mi var
bilmedigim derdin mi var
ellerin neden titrer
zorbadan korkun mu var
yakinman bosa
beni sucluma
o vurdukca sana yetmedi yetmedi
alistin buna
bosuna aglama
cektigin sana kar etmedi etmedi
sen korktukca
sen kactikca zorba da gelir ustune
davranmazsan haykirmazsan
her gun tokadi ensende

gizledigin birsey mi var
bilmedigim derdin mi var
ellerin neden titrer
zorbadan korkun mu var
yakinman bosa
beni suclama
o vurdukca sana yetmedi yetmedi
alistin buna
bosuna aglama
cektigin sana kar etmedi etmedi
sen korktukca
sen kactikca zorba da gelir ustune
davranmazsan haykirmazsan
her gun tokadi ensende.
firambogaz
ne masal ne rüya albümünden bir nilüfer şarkısı...

söz: aysel gürel müzik: onno tunç

yıllar oldu yüzünü göremedim
dağları al gel benim için
hasretinden öldüm dön bana
güneşi al gel benim için
efkarlıyım ah yana yana
sorma sorma can gidiyor

içimde sevda zorba mı zorba
yandım aman aman
yüreğim darda
içimde sevda zorba mı zorba
sorma sorma zor geliyor
seeyouindisneyland
zorba, yunanlı ünlü yazar nikos kazancakis’in olgunluk dönemi ürünü (1946). ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi. nikos kazancakis, çağdaş yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. geçmişin, elden kayıp giden zamanın ve insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman.


zorba aracılığıyla kazancakis, özyaşamının yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. bu bağlamda ele alınınca, bu roman, zorba ile yazarın yaşam öykülerinin çizili sınırları arasında sonsuz atkı ve çözgülerle sokunmuş büyülü bir kumaştır denebilir. baştan sona sürekli bir arayışı, sonu gelmez çabaları yansıtan bir kanaviçedir. insanı arayışın serüvenidir... ’korkmamayı, yaşamı sevmeyi ve ayakta durabilmeyi bana o öğretmişti’ diyor yazar. gerçekten de zorba, bir yaşam kılavuzudur. özgür ufukların ve özgür insanların simgesidir. bugün nikos kazancakis’in mezar taşında yazılı olanlar, doğrudan zorba’nın ağzından dökülmüş yazgı sözcüklerini andırıyor: ’hiçbir şey ummuyorum; hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm.’


allah’in garibi
tayfa75
"bir zamanlar diyordum ki: bu türk’tür, bu bulgar’dır ve bu yunanlı’dır. ben,vatan için öyle şeyler yaptım ki patron, tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım,köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim… neden? çünkü bunlar bulgarmış, ya da bilmem neymiş… şimdi kendi kendime sık sık şöyle diyorum . hay kahrolasıca pis herif, hay yokolası aptal! yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim : bu iyi adamdır, şu kötü. ister bulgar olsun,ister rum, isterse türk! hepsi bir benim için. şimdi, iyi mi, kötü mü, yalnız ona bakıyorum. ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça da, buna bile bakmamaya başladım. ulan, ister iyi. ister kötü olsun be! hepsine acıyorum işte… boş-versem bile, bir insan gördüm mü içim cız ediyor. nah diyorum, bu fakir de yiyor, içiyor, seviyor, korkuyor, onun da tanrısı ve karşı tanrısı var, o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek… hey zavallı hey! hepimiz kardeşiz be… hepimiz kurtların yiyeceği etiz…"
elifielifine
zorba, yunanlı ünlü yazar nikos kazancakis’in olgunluk dönemi ürünüdür..
ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi.

“korkmamayı, yaşamı sevmeyi ve ayakta durabilmeyi bana o öğretmişti” diyor yazar. gerçekten de zorba, bir yaşam kılavuzudur.

özgür ufukların ve özgür insanların simgesidir.

kazancakis’in bu romanı toplum içindeki zıtlıkların da bir göstergesi aslında.

hayatını madencilik yaparak kazanan kuralcı biraz da korkak bir adamın karşısına çıkan ters karakterdeki özgürlükçü, kural tanımayan, dilediği gibi yaşayan yaşlıca bir adama rastlamasıyla değişen bir hayat. tutkulu bir dostluk.
bir nevi hayatın ve özgür bir yaşamın ipucunu içeriyor bu kitap. betimlemeler ve tasvirler çok çarpıcı.

örneğin romanı okuduktan sonra canım inanılmaz derecede girit kıyılarında köhne bir meyhanede vakit geçirmek istedi. özetle yaşamın tadı, kurallar, kuralsızlıklar, kadınlar, zıtlıklar, dostluk kısaca yaşama dair ne varsa bu kitapta

bugün nikos kazancakis’in mezar taşında yazılı olanlar, doğrudan zorba’nın ağzından dökülmüş yazgı sözcüklerini andırıyor;

“hiçbir şey ummuyorum; hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm.”

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol