mrs dalloway

virginia woolf’un en büyük eserlerinden...
birinci dünya savaşı zamanında yazılmıştır.
cllarisa dalloway yaşlılığın verdiği çaresizliği,üzüntüyü sık sık tertip etiği partilerle örtmeye çalışır.yine böyle bir parti vermiştir günün birinde.o gün de eski sevgilisi peter hindistan’dan dönmüştür.parti hazırlıklarını yaparken bir taraftan da zamanın muhasebesini yapar yüzleşmek istemediği gerçeklerle. eski sevgilisi peter ile şimdiki kocası richard’ı mukayese eder bilinçdışı bir istemle.mazideki tatlı anılarla yaşlılığın verdiği o dayanılmaz melankoli uğuldar durur beyninde.

bir de lucrezia ile şizofren eşi septimus vardır.savaştan döndükten sonra aklını yitiren eşinin sağlığı için didinip durur lucrezia.lakin septimusun korkuları dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır.en kolay yolu intiharı seçer.
biribirinden kopuk hikayeleri virginia woolf o baygın anlatımıyla izdüşümlerle dolu bir hikaye yaratmıştır.

bir bakıma kendisini anlatmıştır yazar.nitekim kendisi de bir paranoya hastasıdır ve daha genç sayılacak bir yaşta kendini nehre atarak intihar etmeyi seçmiştir.

"yaşamı ve ölümü vermek istiyorum, sağlığı ve çılgınlığı; toplum düzenini eleştirmek istiyorum, işler halinde, en yoğun biçimde" virginia woolf bu kitabı hakkında bu yorumları yapmıştır konusunu ise "insan zihninin bir günde algıladıkları" şeklinde kısa ve öz anlatmıştır

"bayan dalloway çiçekleri kendisinin alacagini soyledi" cumlesi ile baslayan, virginia woolf’un bu cumleyi yazmak icin uzun sancilar cektigi ve ilk cumlesinden feminist ideolojiyi cesurce ileri suren bir roman.