bir bulent ortacgil sarkisi. sezen aksu da soylemistir.
beni kategorize etme, benle oynama
yaftayi yapistirip bana isim koyma
karikaturlestirme beni, ilahlastirma
tabulastirma sakin, tapulastirma
ben seni oyle sevdim, oyle sevdim
ben seni oyle sevdim, boyle mi sevdim
matematiklestirme beni, carpma, bolme
toplama, cikartma sakin beni hesaplastirma
mekaniklestirme beni otomatiklestirme
yaristirma sakin onla bunla karsilastirma
ben seni oyle sevdim, oyle sevdim
ben seni oyle sevdim, boyle mi sevdim
sikistirip tikistirma beni depolastirma
duygularim yok oldu, yuregimi nasirlastirma
beni demoralize etme, depolitize etme
her isten kacar oldum, illegalize etme
beni kategorize etme
özellikle düzenlemesi ve kendinizi müziğine kaptırdığınızda tınılarını duyabileceğiniz ismail soyberk tandanslı bas tınılarıyla, hoş bir sezen aksu parçası. beni diğerlerinden ayrı yere koy, diğerlerinden bir farkım var herhalde demeye de getirir bu parça insanı.
burjuvaların en çok yapmaktan hoşlandığı eylemdir.
toplumun genelinin ona biçtiği rolü oynamak istemeyen kişinin karşısındakinin de toplumun geneline dahil olduğunu farkettiği ilk an sarfettiği cümle.
(bkz: sen farklıydın)
(bkz: sen farklıydın)
modelleme olayına kar$ı çıkan birey serzeni$i.
beni insan et, adam et, kutsa beni. fakat kategorize etme...
‘ yere tüküre tüküre yürüyen kürt ü sollayıp incil dağıtmaya çalışan bir grup provokatör gavur u da atlatarak istasyona ulaştım sonunda. trende karşımda oturan iki apaçi kıvırta kıvırta önümüzden geçen allahın topu nun arkasından kıs kıs güldüler. aynı ikili bir durak sonra önümüzden geçen beton gibi hatun u keserken vücutlarındaki her organı kontrol edemediklerinin farkında değillerdi. hemen yanımdaki iki liseli kız sataştı bu çocuklara. ama onlar kadın milleti ydi zaten, boş konuşmaktan başka ne yaparlardı ki? … ‘
her gün yaşadığım olaylardan küçük bir kesit. bu diyalogları bütün bir güne yayarsak yüzlerce kategoriye ayrılmış insanlar olduğumuzun farkına varabiliriz.
sizce de çok fazla ayrılmadık mı?
birkaç gündür şunu düşünüyorum; insandan başlayıp cinsiyet, din, ırk, dil, cinsel tercih, kültür, maddi durum… ve benzeri konu başlıkları altında sınıflandırılmış şemada ben neredeyim?
türküm, müslümanım, erkeğim, heteroseksüelim, üniversite mezunuyum, beyazım, türkçe konuşuyorum… yani türkiye sınırları içerisinde hep avantajlı taraftayım. istesem bu meziyetlerimle övünebilir, benim gibi olmayan azınlıklara ev sahipliği taslayabilirim.
sizin tarzınız ne bilmiyorum ama ben insanlara notumu verirken yukarıda saydığım kıstasların hiç birini baz almam. benim için insanın yaptıkları, başarıları, karakteri önemlidir. evet türküm, ama hiçbir türkü sadece türk olduğu için bir başka milletten olandan ayrı tutmam. bu övünülecek bir şey değil çünkü. hepimiz dünyaya senegal’ li olarak da gelebilirdik. türk olmanın kötü bir şey olduğunu falan savunmuyorum, yanlış anlaşılmak istemem. ama bu kimlik benim gözümde bir başarı değil. aynı durumu yaşıyor musunuz bilmiyorum ama ben son zamanlarda çok fazla ‘ ne milletsin? ‘ sorusuyla muhatap oluyorum. inanın çoğu zaman cevap bile vermiyorum. alt kimlik olayı kadar rahatsız edici bir muhabbet varsa o da hemşerilik muhabbetidir. aynı ilin sınırları içinde doğduğu için birbirine sempati duyan insanlardan değilim. siyah-beyaz ayrımı konusunda nispeten rahat bir ülkede yaşıyoruz. en azından ben bugüne kadar çevremde böyle bir olaya tanık olmadım. ama diğer ırkçılık mevzularında başkalarından aşağı kalır yanımız yok. etrafım özellikle ermeni, yunan ve rus asıllılara kötü gözle bakan insanlarla dolu. ellerinde olsa hepsini bir gemiye bindirip uzaklaştıracaklar türkiye’ den. din konusundaki ayrımcılık çok daha tehlikeli bir noktaya geldi. bırakın gayrimüslimlerin dışlanmasını, müslümanlar arasında bile iyi müslüman- kötü müslüman ayrımı, mücadelesi var. ben daha çok küçükken annem toplum içinde dini konulardan konuşmam, kimseye bu konu hakkında soru sormamam, insanların dinleriyle ilgilenmemem gerektiğini öğretmişti. o zamanlar herkesin annesi çocuklarına bunları söyler, herkes benim gibi düşünür zannediyordum. 4 gün önce arkadaşlarımdan bir tanesi neden cuma namazıma gitmediğimi öğrenmek için yirmi dakika sorguya çekti beni. verdiğim cevapları hatırlamıyorum bile çünkü o an düşündüğüm tek şey içinde bulunduğum durumun trajedisiydi.
aslında anlatmak, örnek göstermek istediğim daha çok şey vardı ama biraz fazla uzattığımın farkına vardım. dikkat çekmeye çalışıyorum; sizce de bazı değerlerimiz ortadan yok olmuyor mu? çok fazla sınıfa ayrılıp birbirimizden uzaklaşmadık mı? ‘ herkes suçluluğu kanıtlanıncaya kadar masumdur ‘ sözü, ‘ herkes masumluğu kanıtlanıncaya kadar potansiyel suçludur ‘ a döneli kaç zaman oldu?
yunus emre’ ye kulak ver;
(bkz: yaradılanı sev yaradandan ötürü)
her gün yaşadığım olaylardan küçük bir kesit. bu diyalogları bütün bir güne yayarsak yüzlerce kategoriye ayrılmış insanlar olduğumuzun farkına varabiliriz.
sizce de çok fazla ayrılmadık mı?
birkaç gündür şunu düşünüyorum; insandan başlayıp cinsiyet, din, ırk, dil, cinsel tercih, kültür, maddi durum… ve benzeri konu başlıkları altında sınıflandırılmış şemada ben neredeyim?
türküm, müslümanım, erkeğim, heteroseksüelim, üniversite mezunuyum, beyazım, türkçe konuşuyorum… yani türkiye sınırları içerisinde hep avantajlı taraftayım. istesem bu meziyetlerimle övünebilir, benim gibi olmayan azınlıklara ev sahipliği taslayabilirim.
sizin tarzınız ne bilmiyorum ama ben insanlara notumu verirken yukarıda saydığım kıstasların hiç birini baz almam. benim için insanın yaptıkları, başarıları, karakteri önemlidir. evet türküm, ama hiçbir türkü sadece türk olduğu için bir başka milletten olandan ayrı tutmam. bu övünülecek bir şey değil çünkü. hepimiz dünyaya senegal’ li olarak da gelebilirdik. türk olmanın kötü bir şey olduğunu falan savunmuyorum, yanlış anlaşılmak istemem. ama bu kimlik benim gözümde bir başarı değil. aynı durumu yaşıyor musunuz bilmiyorum ama ben son zamanlarda çok fazla ‘ ne milletsin? ‘ sorusuyla muhatap oluyorum. inanın çoğu zaman cevap bile vermiyorum. alt kimlik olayı kadar rahatsız edici bir muhabbet varsa o da hemşerilik muhabbetidir. aynı ilin sınırları içinde doğduğu için birbirine sempati duyan insanlardan değilim. siyah-beyaz ayrımı konusunda nispeten rahat bir ülkede yaşıyoruz. en azından ben bugüne kadar çevremde böyle bir olaya tanık olmadım. ama diğer ırkçılık mevzularında başkalarından aşağı kalır yanımız yok. etrafım özellikle ermeni, yunan ve rus asıllılara kötü gözle bakan insanlarla dolu. ellerinde olsa hepsini bir gemiye bindirip uzaklaştıracaklar türkiye’ den. din konusundaki ayrımcılık çok daha tehlikeli bir noktaya geldi. bırakın gayrimüslimlerin dışlanmasını, müslümanlar arasında bile iyi müslüman- kötü müslüman ayrımı, mücadelesi var. ben daha çok küçükken annem toplum içinde dini konulardan konuşmam, kimseye bu konu hakkında soru sormamam, insanların dinleriyle ilgilenmemem gerektiğini öğretmişti. o zamanlar herkesin annesi çocuklarına bunları söyler, herkes benim gibi düşünür zannediyordum. 4 gün önce arkadaşlarımdan bir tanesi neden cuma namazıma gitmediğimi öğrenmek için yirmi dakika sorguya çekti beni. verdiğim cevapları hatırlamıyorum bile çünkü o an düşündüğüm tek şey içinde bulunduğum durumun trajedisiydi.
aslında anlatmak, örnek göstermek istediğim daha çok şey vardı ama biraz fazla uzattığımın farkına vardım. dikkat çekmeye çalışıyorum; sizce de bazı değerlerimiz ortadan yok olmuyor mu? çok fazla sınıfa ayrılıp birbirimizden uzaklaşmadık mı? ‘ herkes suçluluğu kanıtlanıncaya kadar masumdur ‘ sözü, ‘ herkes masumluğu kanıtlanıncaya kadar potansiyel suçludur ‘ a döneli kaç zaman oldu?
yunus emre’ ye kulak ver;
(bkz: yaradılanı sev yaradandan ötürü)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?