anne olmak

0 /
goetica
içinde buyuyen canlıyı 9 ay ta$ıyıp,çocuk sahibi olmaktır..kadın’a tanrı tarafından verilen en buyuk mucizedir ama her kadın’ın haketmediği mucizedir.keza sadece 9 ay karnında ta$ımak anne olmaya yetmez,yetmemeli.
salome
nedense uzerine cok buyuk bir misyon yuklenmis hadisedir. altu ustu kadin dogurmustur. ama bu oyle bir abartilir ki sanki dunyada doguran, cocuk sahibi olan bir o vardir. hayata bakis degisir hemen durus, oyle oncesinde oldugu gibi laylaylom yasanmaz zaten o yasantinin bir kismi o sekilsiz deftere imza atarken torpulenmistir, simdi cila atilir ki iyice altta kalsin, cikamasin aciga. varsa yoksa cocugu, sanki osmanli sehzadesi o velet, dunyayi kurtardi o dogum yaparak artik kutsal varliklar arasinda onun da adi gecmektedir. boburlendikce boburlenir yeni anne.
elma sekeriiii
anne olmadan önce: gece ne kadar geç yatacağım ya da sabah ne kadar geç kalkacağımı düşünmezdim.dişlerimi fırçalar, saçlarımı uzun uzun tarayabilirdim... kesintisiz, düşüncesiz uyuyabilmenin kıymetini bilmezdim.evimi her gün temizlerdim. hatta süsler, püsler, küçük dekorasyon oyunları yapardım. evimi dağıtacak şeylerin küçük oyuncaklar, yırtık kağıtlar olacağı aklıma bile gelmezdi... saksılarımın zehirli olup olmadığını düşünmemiştim bile. ya da banyoda duran el sabununun bir içecek gözüyle görülebileceğini... üzerime bu kadar işeneceğini, kusulacağını ve daha da ilginci bundan rahatsız olmayacağımı bilemezdim. gaz çıkartmanın eğlenceli tarafını göremezdim. ağlayan bir bebeği aşısı yapılsın ya da test için kan alınacak diye böğüre böğüre kucağımda sıkabileceğimi bilmezdim. ağlamaklı gözlere bakıp ağlayabileceğimi, minik bir tebessümden büyük mutluluklar yaşayabileceğimi düşünemezdim. saatlerce uyuyan bir bebeği seyretmek için uyanık kalabileceğimi... kalbimin vücudumun dışında bir yerlerde olabileceğini... aç bir bebeği doyurmanın insanın ruhunu nasıl doyurabildiğini.. bir anne ile çocuğunun arasındaki bağın göbek bağından çok daha sağlam olduğunu... bu kadar küçük bir bedenin bu kadar büyük bir huzur verebileceğini...düşünemezdim... bütün bir gece boyunca, hatta geceler boyunca her şeyin yolunda gidip gitmediğini kontrol etmek için 10 dakikada bir uyanacağıma.kapılardan nefes sesi dinleyeceğime; başkasının öksürüklerinin ciğerimi parçalayabileceğine;bir insan öpücüğünün kesilen parmağımın acısını dindirebileceğine inanamazdım.... iyi ki bana bu duyguları yaşatıyorsun iyi ki benimsin bebeğim....

dejavulu
içinde bir mucizeyi büyütmek onu korumak geceleri sabahlara kadar en ufak bir hareketinde acaba bişey mi oldu diye uyanmak gözünden sakınmak işte böyle bişeydir bence anne olmak.
elma sekeriiii
bebeğini ilk defa emzirirken dünyanın durup sadece bu an’ı beklediğini düşünmektir. minicik el ve ayaklara bakarken allah’ın ne kadar büyük olduğunu bir kez daha kabullenmektir. gözlerini açmaya başladıktan sonra ilk defa yüzüne baktığı an’ın hayattaki en naif en hafızaya kazınılası an olduğunu hissetmektir. anne olmak, kutsaldır.

one way ticket
duyu organları diğer canlılara göre çok daha güçlü olan canlılardır.

- parkta bir bakışta çocuğu ve çocuğun kullandığı oyuncağın tüm teknik detaylarını görür , tehlike varsa milisaniyede müdehale eder.

- uykusunda, 130m2 evde duvarlar arası çocuğun odasındaki yorgan hışırtısını duyar, kalkar gider çocuğun üzerini örter.

- dokunarak ateş ölçer .

- tüm yiyeceklerin tadından içerisinde ne olduğunu, çocuk için yararlı olup olmadığını anlar.

- koku alma duyusu çok güçlüdür, tüm gaz , duman gibi kokuları çevrede herkesten önce algılar. ayrıca çocuk kaç yaşında olursa olsun onu öptüğünde kimsenin algılayamadığı o süt kokusunu bir tek o duyar.
elma sekeriiii
hiç çok sevmekten korktuğunuz oldu mu? taparcasına sevmekten? kaybetme korkusunu iliklerinize kadar hissettiğiniz? peki ya birini yanınızdayken özlediğiniz? kokusunu içinize çekmeden uyuyamadığınız?
anneliğe hoşgeldiniz...
elma sekeriiii
kendinize ait hiç bir mahrem anınızın olmaması.
kitap okuyamamaktır, televizyon izleyememektir, gazete okuyamamaktır, tuvalette bile ağlama seslerine off çekip apar topar toparlanıp çocuğunuza koşmaktır, makyaj yapamamaktır. eskiden gardrop önünde geçirilen "onu buna mı kombinlesem hmmmmm..." diye geçirilen saatlere kıçınızla gülebilme raddesine gelmenizdir. zira tek bir 5 dakikada giyinip çıkmak zorundasınızdır artık...
gece oturup dinlenebilmektir. aslında bebeğiniz uyuduğunda siz de uyusanız en güzeli...ancak yeni yeni düzene oturtuyorsanız hayatınızı, geceleri tek kaçış zamanınız haline geliveriyor.
aysemayse
anne değilim, çocuk da isteyip istemediğimden emin değilim ama yaşım kemale erdiği için, o yaşı kemale eren kadının gördüğü rüyalardan birini görmüştüm. çocuğum vardı. böyle kucağıma aldığımda kalbim yerinden çıkmış gibi olmuştu, daha çok nasıl içime sokabilirim ama canını nasıl acıtmam düşünmeye başlamıştım. o kadar garip bir his oluşmuştu ki içimde, daha önce hissetmediğim, şu an bir parçamı kesseler acımaz diye düşündüğümü hatırlıyorum. hiç bırakmayayım istiyordum, güldüğü zaman, beni görüp heyecanlandığı zaman hiç bitmeyecekmiş gibi, çok yoğun bir mutluluk yaşadım. sonra uyandım, ya dedim rüyamda, böyle bişiyse, gerçeği nasılmış, bu tip olaylar filan bana göre değil. noluyor bana, kendimden korkmuştum. acayip güçlüymüşüm gibi, acayip o an bir şey olacak diye algılarım açıkmış gibiydi, resmen kurtadam gibiydim, havayı kokluyordum, her sesi duyuyordum, barok gibi ama sanki gotik gibi çıldırtan, garip bir duyguydu.

analık içgüdün 2 dk uyandı böyle bişiler hissettim, gerçekten o hissi tahmin bile edemiyorum.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol