3 kasım 2020 abd başkanlık seçimleri

redleader
tüm dünya'nın geleceğini etkileyecek, amerika birleşik devletlerinin 46. başkanının belli olacağı seçim. gelin birazcık adaylara, sürecin kendisine ve o akşam neler olabileceğine bakalım. bu sefer iyice uzun, çay kahve tavsiye ederim.

başlarken müziğimiz bu sefer:


amerika'da bildiğiniz üzere iki tane parti var, cumhuriyetçiler ve demokratlar. bu iki kelime birbirine ne kadar yakınsa, bu partiler de o kadar yakın: yani aynı bokun laciverti. zamanında bağımsız adaylar, diğer partiler vs. var tabi ki, ama oyların sayılma ve mecliste temsilindeki saçmalıklar yüzünden yıllar içerisinde bu iki parti kalıyor. bu saçmalıklara, seçimin nasıl yapıldığından bahsederken detaylı değineceğiz. aşağı yukarı 1950'lerden beridir, abd'de iki partili seçimler oluyor.

adaylarımızdan birincisi donald trump, cumhuriyetçi aday. şu anki mevcut başkan, sarı kafa, portakal reis.


başkan olmadan önce hobi olarak şirket kurup batıran ve bu sayede zengin olan biri. evet, batırdıkça zengin olan; çünkü amerika. şu anda evli, çocukları var. çocukları hükümette önemli kademelerde hem de; ortadoğu'da barış anlaşmaları imzalıyorlar filan. eskiden hayat kadınlarıyla birlikte olmuş, otobüste "öf şu hatunu nası ayıklarım" gibi muhabbetler yapmış, egosu ile gerçeklik arasında kocaman bir fark olan birisi.

adaylarımızdan bir diğeri ise joe biden, demokrat aday. obama'nın yardımcısı, slenderman, kömürü bitirecek ve zengini vergilendirecek olan, "will you shut up, man" reis.


1973'ten beridir senato'da görevliymiş, tam 47 yıl! ohannesburger. obama'nın başkan yardımcılığını yapmış, çocuklarını doğrudan devlet kademelerine sokmamış ama başka yollardan kullanıp çıkar sağlamış birisi. başkalarının çocukları kendisinden son derece rahatsız oluyor bir de. kucağa oturtmaktan filan bahsediyor.

adaylarımızın her ikisinin de bok olduğunu gördük tekrar. şimdi bütün bu parti sisteminin bir cümlelik özetini veriyorum. cumhuriyetçiler diyor ki "yönetimi halk seçsin ama halkın kim olduğuna ben karar veririm", demokratlar diyor ki "yönetimi halk seçsin ama yönetimin süresi/detayları gibi şeylere ben karar veririm".

böylece trump sadece zenginlikle cumhuriyetçi bir abd başkanı olabilirken, biden 1973'ten beri demokrat olarak o binada takılabiliyor.

konumuza dönelim. adaylarımız kötü evet, ama en azından ikisi de politik olarak ciddi sorumluluklar üstlenmiş. trump 4 yıl başkanlık, biden 8 yıl başkan yardımcılığı yapmış. onların dönemlerinde olan, hatırlayabildiğim önemli olayları bir yazıyorum. unuttuklarım olursa affola.

trump: ortadoğu'nun aşağı yukarı yarısına bomba, yarısına barış getirmiş bir değişik tip. damadı jared kushner ticaret anlaşmalarından barış görüşmelerine her şeyi yapıyor. suriye'den çıktı(ğını söyledi diyelim), ama yemen'e en çok bomba atan başkan olabilirmiş. barış getirdiği ülkeler ise çıkar ilişkisi olan ülkeler, saudiler filan. bu adam önceki seçimlerde hillary karşısında daha az oy aldı ama başkan oldu. sonra seçimlerde hile yapıldı diye peşine düştüler, geçtiğimiz sene de yargıladılar filan hatta. rus bağlantılarını da araştırdılar, dediler ki "bu adam'ı rusya seçtirdi ve trump bunu biliyordu" ama hiç akıllarına putin'in bunu trump'tan habersiz yapmış olabileceği gelmedi. ben de abd başkanını trump yapabilsem sırf trollüğüne yapardım yani. ki, yeterince zenginseniz, istediğiniz kişiyi amerikan başkanı yapabilirsiniz. çok ciddiyim. turmp bir de duvar inşaatına başladı, daha parasını kim ödüyor bilmiyoruz ama başladı yani.

biden: obama gibi pr nasıl yapılır şovu yapan bir başknaın yardımcılığını yaptı. başkan yardımcılığı orada nispeten ciddi bir olay, ama görebildiğim kadarıyla biden'ın özellikle üzerinde uğraştığı bir şey yok. engellediği bir şey de yok. yani adam "öyle gelmiş gitmiş ofise 8 yıl" demek istemiyorum ama obama ne derse o olmuş. bir tek, bu başkan yardımcılarının bir görevi var: yeni atanan beyaz saray mensuplarını kabul ediyor. burada elinin ulaşabildiği tüm çocuklara dokunup onları rahatsız eden biri. videolarını başka bir giride paylaşmıştım.

yani adaylarımız bakınca trump'ın en azından bir şeyler yapmış olduğunu görüyoruz, ama onlar da kimseye hayrı olmayan saçma işler. daha doğrusu, eğer trump retoriğine inanıyorsanız baya mutlu edecek işler aslında.

şimdi başardıklarına baktıktan sonra, gelin bir de dedikoduları kirli çamaşırları görelim. burası eğer survivor yarışması izliyor olsaydık çok eğlenceli, ama başkanlık seçimi izlediğimizden çok korkunç aslında.

trump taaa ilk zamanlarında aday olurken hillary'yi tutuklatacağını söylüyordu. orada neler döndü bilmiyoruz, ama bu işten sessiz sedasız vazgeçti. daha sonra bir otobüste söylediği, kadın bir muhabir hakkında uygunsuz sözleri basına sızdı. başka bir porno yıldızı, zamanında para karşılığı bu adamla beraber olduğunu söyledi. vergilerini vermediğine dair 4 yıldır süregelen iddialar var, ama kanıtlanamadı. rusya ile çıkar ilişkisi olduğuna dair iddialar var, ama kanıtlanamadı. çok golf oynuyor, işe güce bakmıyor diye iddialar var, onlar kanıtlı. kızına yürüdüğü, "öf kızım olmasa var yaaa" dediği videolar var. kızı ve damadı beyaz saray'da ve siyasette aktif rol alıyor, "danışman" sıfatında.

biden tarafında adam sinsi gibi hiç bir şey yapmamış diyorduk ki, geçen hafta oğlu hunter biden'ın her şeyi yaptığı ortaya çıktı. yok ukrayna'nın iç işlerine karışıp rusya'dan para alıyormuş, yok bilmemne şirketinden para aklamış, kokain çekmeler, seks videoları filan. kokosu filan bizi ilgilendirmez de, bir kokainmana ülke çıkarları ile ilgili bir görev verirsen sıkıntı olur. bu bilgiler de nasıl bulunmuş bu arada? adam kafası güzelken laptopu 2 eyalet ötedeki bir tamir dükkanına bırakıyor ve geri dönüyor. sonra laptopunu orada unutuyor. yersek. bunun dışında biden'ın çocuklarla ilgili sıkıntısını konuştuk.

farkındayım konu sürekli "bakın bu kötü ya, bu daha da kötü" diye gidiyor, ama söz buradan sonra kişilerden bahsetmiyorum sistemden bahsediyorum. yarısında filanız sanırım, bir mola vermek isterseniz sağda soldaki reklamlara tıklayın ^^

devam edelim, seçim sistemi. 2020 yılı pandemi denen illet yüzünden, en tartışmalı konu "mektupla oy kullanmak". bu meseleden daha önce
(bkz: amerikan seçimleri ile covid vaka sayısı ilişkisi)
şurada bahsetmiştik. aslında ortada ne yasadışı olan bir şey var, ne de daha önce görülmemiş bir şey. misal tekerlekli sandalyedeyseniz mektupla oy verebiliyordunuz. ya da misal sizin kasabada oy sandığı yok, o zaman. pandemi dolayısıyla, bazı eyaletler bu şekilde oy kullanmaya geçtiler, hatta haftalardır oylar postalanıyor ve oy kullanıyorlar. trump burada hile olacağına emin ve sürekli olarak bunu gündeme getirip "seçimlere güvenmiyorum" algısı yaratıyor. ama aynı götelek gidip posta ofislerini özellikle yavaşlatıyor ki oy kullanılmış olsa bile 3 kasım'a yetişmesin.

çakallık burada da bitmiyor tabi ki; ve yeni gündemini çıkarttı trump. şu anda diyor ki "seçim günü gelen oyları sayalım, daha fazlasını saymayalım." aslında çok mantıklı diyeceğim, ama zaten öyle yapılıyor. sıkıntı, kendisi de biliyor 3 kasım'a kadar bir çok eyaletten oyların gelemeyeceğini. çünkü neden?

eğer corona dediyseniz haklısınız. kendi seçmeni sandığa gidip oy kullanıyor. karşı seçmen maskeli ve lockdown'lu, ve oylarını postayla gönderiyor.

oyları aldık ok. saydık ok. peki kim kazandı ona nasıl karar veriliyor? işte burası gerçekten olayların en saçmaladığı yer. hangi oyların hangi çuvallarda neresi için sayılacağını "bağımsız" bir kurum belirliyor. işi uzun uzun anlatmak yerine şu çizimi bırakıyorum:


böylece daha az oy alan biri, başkan seçilebiliyor ya da bazı eyaletlerde iki partiden biri %51 oy alıp bütün delegelere sahip olabiliyor.

farkettiyseniz bu inanılmaz basit, ilkokul seviyesinde bir plan. biden gibi 47 yıldır siyasetin içinde olan kurt bir isim buna bir çözüm üretmiştir değil mi?

değil. valla hiç bişi yapmıyor adam. bu mektupla oy meselesine dikkat çekenler partideki küçük balıklar filan. adam sanki kendi başkanlık seçimi değilmiş gibi umursamaz.

peki biden genel olarak ne yapıyor derseniz, miting düzenliyor arada. o kadar. bugün çıkan iki tane haber var: birinde biden konvoyunun önünü kesip silah göstermişler, trabzon styla. diğerinde de obama deliksiz üçlük atıyor.

hala mı obama'nın sporcu kişiliğinin ekmeğini yemek be abi? biliyorum 8 yıl vampirlerin ömründe hiç bir şey ama biz insanlar sıkılıyoruz bundan. şu noktaya kadar yaşı ile ilgili hiç bir şeye değinmedim, ama sabahtan beri gördüğümüz üzere adamın değinilecek başka bir şeyi de pek yok. belki de yaşlı olduğu için yok, onu bilmiyorum. genel olarak yaşlılar yönetemez gibi bir iddiam asla yok, ama bu kişi özelinde 4 yıl dayanıp dayanmayacağını kestirmek zor. eğer ki bir şey olursa, o durumda da yerine kamala harris geçiyor. ona da bir şeyler yazardım, gerçi başlığına yazılmış bol bol.

geldik yazının sonuna. bu kadar yazdım, bir tahmin yapma hakkını elde ettiğimi umarak: ben trump'ın kazanacağını düşünüyorum. gerçeklikten kopuk, sadece internette yaşayanlar daha çok sesi çıkan bir grup ve amerikan halkının genelini yansıtmıyor. ve daha önemlisi, trump'ın suçluluğunu inatla kanıtlayamıyorlar. hatta "rusya'yla ilişkisi var" diyorlar, biden'ın oğlu asıl bunu yapan çıkıyor. "trump vergilerini açıklamıyor" diyorlar, ama biden'ın kendi önerdiği vergi sisteminde en az 1 milyon dolar daha fazla vergi vererek kendi bacağına sıkacağından bahsetmiyor. bu adam neden bacağına sıkıyor? bu arada trump vergi açıklasa bile gene ortada yasadışı bir şey çıkmaz. nedenini kankasından dinleyebilirsiniz youtube'dan: /watch?v=pbJVte7mkJs

sonuçta "ben trump'ım" sloganıyla çıkan aday mı, yoksa "ben trump değilim" sloganıyla yola çıkan aday mı kazanacak göreceğiz.

dünya'ya hayrı olmayacağı olan seçimlerdir. kötü olan kazansın mk biz yolumuzu buluruz bir şekilde.

iyi pazarlar.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol