optikkagittakiasikki

pascal nouma bugünkü yüzleşme için twitter hesabından nihat’a ne sorabilirim gibisinden anket yapıyordu en son. izleyelim de görelim bakkalım önce kim kimi vuracak.

an itibariyle kafayı programlarla bozmuştur.

an itibariyle küçük sırlarda feci şekilde reklamını yapmışlardır. markafoni’nin bir çeşidi yani pahalı markaları biraz daha az pahalıya alabiliyorsun.

bikaç senedir onunla yaşıyorum ha bi de ventolinle. haftada iki şiddetli kriz dışında ventolin ile halledemeyeceğim kadar kötü bir durum olmuyor.kortizonlu ilaçlar sayesinde 11 kilo aldım. ama hala nefes alamıyorum çünkü bana destek olan ebeveynlerim sağolsun 7/24 sigara içiyorlar yanımda. böyle bir durumda ailenin desteği onların hassas davranması durumu bir nebze de olsa kurtarabilir.

tarladaki havuçların yanmasıyla bu sene bu içeceğin fiyatlarında patlama olacaktır. mesela bardağını 1 tlye içebilirsiniz. belki daha pahalı bile olabilir..

onca yılın kaybı, acı.. ama o gittiği için değil giderken götürdükleri için giderken size yaşattığı şeyler için birçok şeyi kaybetmekten ziyade birçok kişinin gözünde yerin dibinde olduğunuz için çektiğiniz acı kalır geriye..

beni beni bihter’ini diye gittiğin yere bizi de götürdüğün o günü biz hiç unutmadık bihter! ölümünün 1. yıl dönümünü acı içinde anıyor olacağız. senden sonra karşımıza ne fatmagül’ler çıkarsalar da senin yerin bizde hep başka kaldı. ruhun şad olsun.

kendilerine verilen serveti de reddetmiş ne çift ama.
http://webtv.hurriyet.com.tr/2/18191/0/1/onlerine-sunulan-serveti-geri-cevirdiler.aspx

derya onu alkısladıgı halde onun ’’ben nihat’ı tutuyorum beni destekleyenler artık onu desteklesin’’ demesiyle gözümde bitmiştir.

dünyada böyle iğrenç kokan başka bir memleket var mıdır açıkcası merak etmiyorum. ne bulsalar yiyorlar evet doğru. bari bi burger filan bulalım bunlar belli yerden geliyordur diyorsun giriyorsun amk burger bile lanet kokuyor. çakma boğaz köprüsü de gülümsetici. binalar filan mükemmel ötesi bir de şu kokulara çare bulsalar fena olmaz hani.
ayrıca apple’ın çin’de ki fabrikalarında çalışacak olanlara intihar etmeyeceklerine dair bir sözleşme imzalatıyorlar. çalıştıkları süre içerisinde kendisine iyi bakacağına intihar etmeyeceğine dair bir sözleşme bu. 15 günde bir izinleri var ve saat başına 1.5tl para alıyorlar. ne kadar kötü şartlarda çalıştıklarını da siz düşünün.

4s kuralı doğrudur. cümlede belirttiği gibi olmasada illa şaapmaası gerekmiyor az acı cektirdin mi (bu kız/erkek farketmez)köpek gibi koşar peşinde ama yok sevcem illa diosan da sonuç bellidir. hem sevip hem şaapanlar da vardır onlar ayrı bir kategoriye giriyor ben de bilmiyorum ismisini.

bir ma yaptım
iki ma yaptım
üç ma yaptım
dört ma yaptım
beş ma yaptım
altı ma yaptım
ayyy altıma yaptım!
edit: ne var canım bunda başlıkta iğrenç yazıyor değil mi?

-sana orçun’un selamı var.
-hangi orçun?
-soldier of fortune.

diskoda çalan şarkılardan sıkılıp bu şarkıyı çalmasını istedim dün. saolsun çakma dj çalıverdi şarkıyı. sonra hepimiz başladık yayayee koko cambo yayayeee.. öylesine özlemişim ki seniiiii

candela şarkısına hiç durmadan saatlerce dans ederim edersiniz ederler..

6-7 yaşlarındayken doğum günü hediyesi olarak babamın bana aldığı hayal gücünde sınır tanıtmayan bir oyuncak. kaç parçaydı hatırlamıyorum ama baya bi kalabalıktı. bir parçasının kaybolması komşunun kızının elini ısırıp kan çıkarmama sebep olmuştur.
http://coromandal.files.wordpress.com/2009/08/lego-adam-and-eve.jpg
bunun gibi birşeydi işte.

iki domates yolda karşıdan karşıya geçiyorlarmış
domates demiş ki; aa araba geliyor vıckkk
diğer domates demiş ki; hani nerde vıckkk.

hiçbir zaman dahil olamayacağım buluşma.

uzuun zamandır girmemiştim şu sınavlara ama pek de girmem gerekmiyormuş zaten. saçma sapan bir sistem! bi sosyal bilimler sınavı bu şekilde işkenceye dönüştürülemezdi. ilk 65 dk tarih ikinci 25 dakika coğrafya üçüncü 45 dakika felsefe. girmeyenlere girmeyi düşünenlere kesinlikle girmemeleri gerektiğini önereceğimdir bilginize.

mustafa ceceli’nin leziz bir şarkısı.

anılar var sana dair
silinmiyor istesemde yürek hazırken
acılar var zaten gönül zahir
ölünmüyor istesende ecelinle

uyudum ben büyüdüm ben
yüreğini niye pişmanlık sarıyor
her lokmam sen her yudum sen
ne yapıyor ne ediyor gönül sana varıyor

gidişini ben anca anca hazmettim
aramızdaki ince farkı farkettim
bi yere kadar demiştin
ben o yere kadar direndim
seni bana yazılmış bi şarkı zannettim