confessions

ederleziavela

- Yazar -

  1. toplam entry 790
  2. takipçi 1
  3. puan 54854

atatürk u koruma kanunu

ederleziavela
kabul tarihi 4/5/2007 olan internet yasası’na eklenen son tüzük.

atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun;

kanun numarası: 5816

kabul tarihi: 25/07/1951

yayımlandığı resmi gazete tarihi: 31/07/1951

yayımlandığı resmi gazete sayısı: 7872

madde 1 - atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.

yukarki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

madde 2 - birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.

birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

madde 3 - bu kanunda yazılı suçlardan dolayı cumhuriyet savcılıklarınca re’sen takibat yapılır.

madde 4 - bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

madde 5 - bu kanunu adalet bakanı yürütür.

faso aga

ederleziavela
yönetmenliğini atif yilmaz’in yaptığı, senaryosunu ihsan yuce’nin yazdığı kibar feyzo isimli başyapıtta geçen bir replik.

kemal sunal ağalık düzenini eleştirmek için duvara " faşo aga" yazmıştır.amacı kovulup istanbul’’a gitmektir.

olaylar gelişir;

ağa: bu ne ola ki la fezyo ?
feyzo: şehirde öğrenmişem
ağa: anlamı nedir ki la ?
feyzo: puşt gibim ibnem gibi bişiii
ağa: ulannnnnn seniiiii
feyzo: koviyir misin ağam ?
ağa: kovmirimmmmm

(bkz: yatırın bu ousti falakaya)

denize sıçan insan modeli

ederleziavela
secim sansı yapmak zorunda kalan bahtsız insandir.ya denize ya altına.malum ulkemızde kanalızasyonların denıze dokuldugunu du$unursek pek de yaptıgı yadırganmayacak insan modelidir.kisi plaja gıtmı$tır lakın tuvalet olmaması sonucu ıcındekı seytana kulak vermesıyle gercekle$ebılecek durum.

bu uygulama dıkkatle yapılmalıdır.

tekniği;

1) kisı sortunu cıkarıp suya dogru dalar.
2) kıcı yukarıda kalacak sekılde butun gucuyle ıkınır ve ifrazatı bırakır.
3) aktıvıte gerceklestırıldıkten sonra suyun dıbıne dalınır ve uzak bır yerden cıkılmaya calısılır.aktıvıtenın yapıldıgı bolgeden cıkmak gıbı bır hata yapıldıgında kendı bokunuzla yuzmek zorunda kalırsınız.sız kulac attıkca uzerınıze gelır.kabus gıbıdır.

ayrıca hayvan falan olarak algılansa da kaderin bir cilvesine yenik dusmus post modern kucuk emrah.denıze sıcmak altına sıcmaktan iyidir der bu boktan muhabete nokta koyarım.ha zevk olsun diye denıze sıcıyorsa yorum yapmıyorum.

ek bilgi : bu uygulamanın tek avantajı kıcınızı yıkamak zorunda degılsınızdır.

türkiye de ermeni olmak

ederleziavela
değişik bir duygudur türkiye’de ermeni olmak...

her ne kadar da hrant dink sözde suikastinin ardından binlerce kişi ; "hepimiz hrantız, hepimiz ermeniyiz" diye bağırsa da... bir çok kesim, aslında "hepimiz insanız" manasına gelen bu sloganı anlamayıp, işi başka boyutlara vursa da…

değişik bir duygudur türkiye’de ermeni olmak... bağırmakla da olacak bir şey değildir aslında...

türkiye’de ermeni olmak, bilen dostlarının sana
"ne olur bir topik yap da yiyelim" diyebilmesidir. ermeni olmak, bir işlem için devlet dairesine gidip de adını söylediğinde memurun yüzüne tuhaf tuhaf bakmasıdır, hatta "sen ermeni misin?" diye sorarken yüzüne alaycı alaycı bakmasıdır...isminin her yerde yanlış yazılmasıdır.

türkiye’de ermeni olmak, askerdeyken arkadaşlarının sana, ne olur bir kere kelime-i şaadet getir demesidir...yine de kız kulesine aşık olmaktır ermeni olmak, galata kulesinden istanbul’u seyrederken derin duygulara dalmaktır...

türkiye’de ermeni olmak, okullarının tarih kitaplarındaki ermeni karşıtı yazıları okuyup gelip bunlar ne diye size sorduğunda çocuğunuz, verecek yanıt bulamamaktır...

türkiye’de ermeni olmak, seni tanıyan birinin üçüncü bir şahısa senden bahsederken. "ermeni bir arkadaş" dedikten sonra "ama iyi çocuktur gerçekten" diye bahsetmesidir... yine de balığın olduğu, rakının olduğu, midya dolmasının olduğu bir sofrada türk sanat musikisi eşliğinde sevgiyle şarkılar söylemektir...yine de bazı durumlarda bazı arkadaşlarının seni arayarak "üzülme, onlar cahil biz seni tanıyoruz seviyoruz" cümleleri karşısında duygulanmaktır …

türkiye’de ermeni olmak...birisi ile tanışırken ismini çekinerek söylemektir ermeni olmak, söylediğinde ise karşındakinin yüz ifadesinden, neler düşündüğünü anlamaya çalışma alışkanlığıdır... bakanların televizyonda terörist başları için "ermeni dölü" lafını kullanırken çocuklarınızın bunları duyması halinde bunu nasıl açıklayacağını kara kara düşünmektir...

türkiye’de ermeni olmak, fransa’da çıkmış yasalar hakkında birilerinin özelikle gelip sana "ne düşünüyorsun?" diye sormasıdır... ve vereceğiniz cevabın başına "sözde" kelimesini koymak zorunda oluşunuzdur... çöpçü olamamaktır türkiye’de ermeni olmak, devlet memuru olamamaktır... yine de vapura bindiğinizde martılara simit atarken türkiye’yi ne çok sevdiğinizi hatırlayışınızdır...

türkiye’de ermeni olmak, okullarınıza yerleştirilen ve ermeni asıllı olmayan öğretmenlerinize, büyük birilerinin ; "aman ha siz bizim gözümüz kulağımızsınız ona göre..." demesidir...türkiye’de, ilerde vali, bakan olmayı hayal eden çocuklarınıza, onları kırmadan ve durumu tam açıklamadan başka bir meslek seçmesi konusunda tavsiyelerde bulunarak caydırmaya çalışmaktır...

çünkü …,

türkiye’de ermeni olmak , türk olduğunuz halde, tıpkı almanya’daki türklerin, polis, memur, vekil olabildiği gibi olamamaktır... subay olamamaktır... yine de, işkembe çorbasını içmek, hababam sınıfı’nı izlemek, çiğ köfteyi sevmektir ermeni olmak... düşünebilmektir, üretebilmektir, sanatkar olmaktır... her başka bir ülkeye göç fikri geldiğinde, burayı çok sevdiğini hatırlamaktır... güvercin gibi ürkek olmaktır... yine de, her sabah okulda gururla istiklal marşını okumak, ne mutlu türküm diye bağırmaktır. söz sahibi olamayacağı bir türkiye’nin mutlu türkü olduğunu haykırmaktır...

ne zaman bu ülkede bir ermeni asıllı türk, devlet memuru, subay olur işte o zaman anlarım ki beni türk yerine koyuyorlar demektir...bu besleme durumunu, edip akbayram’ın aldırma gönül türküsü ile unutmaktır... bir yerde oturduğunda "sarı gelin" türküsünün ermenicesini söylediğinde birilerinin üstüne saldırmasıdır... olsun ne yapalım deyip, türkçesini söylemektir...

bazen de, delik bir ayakkabı ile yere uzanmaktır, fikirlerini sonsuzluğa kavuşturarak … binlerce kişiye "sarı gelin" türküsünün ermenicesini öğreterek...

sözün özü...

öyle kolay değildir türkiye’de ermeni olmak...
yine de güzeldir, güzel olduğu kadar da değişik...

bir aşktır türkiye’de ermeni olmak...

" işine gelmiyorsa çek git kardeşim "

diyenlere...

burası benim de ülkem

diyebilmektir...


*

nihat doğan

ederleziavela
seda sayan ile gittigi amerika gezisınde, seda hanımın rahatsızlanması sonucu hastaneye gidip baba olacagını ogrenmis lakin cocugun dusmesi ıle yıkılmıs ezik turkucu.

yasanan bu uzucu olaya istinaden soyle bir demeci olmustur ki aklıma geldikce gulmekten yerlere yatarım.

copyright nihat dogan: seda hanımla amerikaya gittik.burada seda hanım rahatsızlandı apar topar hastaneye vardık.meger seda 3 haftalık hamıleymıs, inanın en son babam oldugunde bu kadar uzulmustum. bilseydim amerika’dan buraya arabayla gelirdim .

ulan hadi cografya ile pek ilgin yok, insan haritaya dami bakmaz ? arada adı (ara: okyanus) adı verilen koskoca bır olusum var.boburlene boburlene miami ye, las vegasa, new yorklara gıttıgını anlatıyorsun ama insan 6 saat uzerınden uctugu atlantık okyanusunu gormez mi ? ya da merak edip ucagın camından asagı bakmaz mı ?

hadi eskiden paran pulun yoktu da zaten boktan olan egıtım sıstemımızden pek faydalanamadın, peki su an bmw fx ile gezmektesın ve hayalinde goremeyecegin paraları seda sayan sayesınde kazanıyorsun zira seda hanım olmadan bır hıcsın o ayrı konu.neden insan kendını gelistirmeye calısmaz ki ? amerikaya gittiginı boburlene boburlene anlatmak yerıne once gıttıgın ulkenın dilini ogren demezler mi adama. *

bu ve bunun gıbı ezık turkuculerın kıtlesı de ezik vatandaslardır.zira nasıl acitasyon yapacagını cok ıyı bılır bu organızmalar.oyleki, bu kefal bır donem seda sayan’ın ayaklarına gul doktu diye 17 yasındaki kuaforunu dovmustur ve bu durumu su sekılde yorumlamıstır.

sanırım beyaz show isimli programda yasanmıstı bu mevzu.

copyrıght nihat dogan:

beyaz: abi nedir senin bu kuafor olayın ?
nihat: ben ne yapayım abı gadınım, yarım, kıskandım.seven kıskanır, seven ne yapmaz ki?
beyaz: seven dover mı?
nihat: ben doverim arkadasıs.kimse benım gadınımın ayaklarına gul dokemez.
beyaz: abı sen doktun mu hıc ?
nihat: dokmedım, dokmem de
beyaz: niye abi?
nihat: erkek adam gul doker mi gardesimmm.ben ona yuregımı verdım, o benım belalım.

nasıl bır mantık anlamak mumkun degıl.hatta arada seyırcıye donup trıbune oynuyor.bagrını acmıs cevsenı de takmıs elleri de havaya kaldırıp " siz hic asıhh olmadınız mi gardesim "
deme cesaretını gosterıp o cocuktan özür dileyeceğine " zaten ben o genci affettim olur boyle seyler dıyo.

ama...

ne diyor bu adam diyorum ama kafam basmıyor.aslında basıyor ama basmak ıstemıyor.zira bu tasnıfı zor insan parcacıgı bır ulusal kanalın en baba programına cıkmıs karsımda duruyor ve ben onu seyretmek zorunda kalıyorum.hatta olayın boku cıkıyor ve her pazar nihat dogan ile pazar pazar * ısımlı bır program yaparak bızleri 3 saat rehin alıyor.

iste burada mensubu oldugum medya sektorune yuklenmek ıstıyorum.yeter artık bu ekran kırlılıgı.zira bu adama program yaptırıp 3 saat yayın hakkı tanınıyor.ne icin ? reyting...’ fakat programı reyring de almıyor.bırakın bı ahbap cavus ılıskılerını demek gelıyor ıcımden.

seda sayan bu adama nasıl katlanıyor diye dusunuyorum hos seda sayan da bu herıfden farksız gozumde lakın kendımı kadın yerıne koyuyorum ve yuh dıyorum.zira bu herif 31 olsa cekilmez.

olan oluyor seda sayan bu organızmaya yol verıyor ve programı da sonlandırılıyor.

neymis efendim ?

her basarılı erkegin arkasında bir kadın varmıs)

varosların antonio banderası)

yemedim yedirdim

ederleziavela
klasik ebeveyn repliği.

-yemedim yedirdim giymedim giydirdim
-baba farkındasyan üzerindeki takım elbise vakko
-yemedim yedirdim içmedim içirdim..
-her aksam rakı balık yapıyorsun ama ?
-pezevenk kime cektin bilmiyorum ki ?

tecavüzcu coşkun ile asansörde mahsur kalmak

ederleziavela
siki tuttuga delalettir kaynanan seviyormuş, bugün $anslı günün, gibi deyimleri akla getiren eylem.yıllarca kafanıza sıçan beyaz güvercine küfür edip taş attığınız günler gelir akıllara. hayatınızın tüm kareleri gözlerinize perde gibi iner.bayılacak gibi olursunuz lakin bayıldığınızda ba$ınıza gelecegi de az çok tahmin ettiğiniz için derin derin nefes alıp metabolizmanızı düzene sokmaya çalı$ırsınız.

her an ! sen ne tatlı şeysin öyle gibi bir kelam duymaktan tırsarsınız. bu hayatın size taktığı bir çelmedir.

(bkz: tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak)

vur kafasina

ederleziavela
kır saçlı yaşlı bir beden çıkıverdi günün birinde! elinde tespih, gözünde gözlük, heybetli bedeni ile şeytanınız bol olsun gençler dedi.irkildik, kim ki bu ?

" tesekkur ederiz amca " sözleri döküldü dudaklarımızdan.yaşlı bedeni yanımıza oturdu! ağır ve sessiz.te$rif edene kalk git demek olmaz diye dü$ündük ve bir çay söyledik.cebinden sakarin çıkarıp çayına attı ve bir yudum alıp oynamakta olduğumuz tavlaya devam etmemizi söyledi.

di$leri hafif sararmı$, göz kapakları çökmü$, yüz hatları topografya haritalarına benzeyen, arada sırada öksüren bir beden sorgusuz sualsiz oturmu$tu masamıza.

tavla açıldı pullar dizildi ve zarlar atıldı.oynamaya ba$lamı$tık fakat her hamlemize cık cık cık diye efektler çıkarmakta, hayırdır amca diye sordugumuzda yok bir$ey gençler siz devam edin demekteydi.

içten içe merak sardı bedenimi, neden oturdu bu memur kılıklı paspal ihtiyar masamıza?

bir iki oyundan sonra o ya$ı ve heybetli beden kükredi " vursana evladım kafasına " diye oyunumuza mudahale etti.akıl ya$ta değil ba$tadır mantığı ile davet ettim oyuna.

gel oynayalım amca

20 dakika sürecek azap anları ba$lamı$tı benim için.bir mars bir düz amca 3-0 önde.içten içie kızmaya başlamı$tı bedenim, bu paspal yorgun ihtiyara yenilme dü$üncesi bile zoruma gidiyordu ve 1 mars daha.

çalan telefon sesi ile irkilip kendime geldim.halâ nasıl yenildiğimi dü$ünürken yaşlı beden çalan telefonu açıp " bonjour " dedi ve hatasız, su gibi berrak olan fransızcası ile devam etti.hem konuşuyor hemde tespih cekiyordu, bir an imamesini kopardı tespihinin ve gözleri doldu.ya$lı bedeninin yorgunluğu ile ağır ağır oturduğu sandalyeden kalktı ve çay için te$ekkur etti.

gençler dedi " tavlada açık vermekten korkmayın vurun hemen rakibinizin kafasına! en iyi savunma saldırıdır "

" hayatta böyledir eger atik davranmazsanız vurur kafanıza "

tanım mı ? : tavlada kullanılan bir terim / önerme / tümce adını siz koyun.

kanser olduğunu öğrenmek

ederleziavela
once icinizi bir korku kaplar. acaba ! dersiniz olecek miyim? lakin hayata o kadar sıkı sıkı sarılırsınız ki, o hayatı elinizden bırakın tanrıyı - kanseri kimse artık alamayacaktır.hele ki, size destek olacak bır sevdiceginiz ya da sevdikleriniz varsa vız gelir tırıs gider, artık nereye gidiyorsa kendini yenilemeyen o yavsak hucreleriniz.

gunes sızın ıcın soluk dogar her sabah, acaba soruları cogalır.bugun mu? yarın mı? ne zaman gıbı soru ısaretleri ile zaten yorgun olan beyniniz daha da yorulur ama bır gunes her sabah dogar kapınızda ve elinde kocaman bır buket gul ile " gunaydın askların en guzeli " der.ne solan gunes gelır akıllara ne hucreler.koy gotune hayatın der ademoglu ve o cıcek getırene oyle sıkı sarılır ki bırakmamacasına, kerpeten getırsenız sokemezsınız.

gun gelir beyaz bır melek o uzun sarı saclarınızı odunc ıster sızden.hayır dersınız, aglarsınız, sızlarsınız ama vermek zorundasınızdır.evet kemoterapi ve ardından radyoterapiye tabi tutulursunuz.aynaya her baktıgınızda acaba soruları cogalır.acaba bu uzun sarı saclarım gibi bedenım demi teslim olacak!

yine o gunes dikilir her sabah kapınıza " askların en guzeli " der.kafanızdaki bereyi cıkarır oper.

sevdiceginize saka ile karısık, bu yasta evlenip cocuk dogurulur mu be diyen siz, allahım ne olur gunesimden torun torba gormemi nasip eyle dersiniz.

evet maalesef yukarıdaki eleman sızı iplemez ve buraya kadar der.

nereden mi biliyorum ?

askların en guzelinden
21 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol