yaran fıkralar

16 /
kris kindle junior
adamın biri birgün kahvehaneye girmiş çok mutluymuş sormuşlar
-oo neden bu kadar mutlusun?.
-ya büyük oğlumu evlendirdim.bizim gelinde bir mal var ben siktim büyük oğlum sikti ortanca oğlum sikti hani bizim küçük mehti var ya o bile sikti ondan mutluyum" demiş.
adam yine bir gün kahvehaneye girmiş çok mutluymuş sormuşlar
- neden bu kadar mutlusun? oda demiş :
-ya ben ortanca oğlumu evlendirdim.bizim gelinde bir mal var ben siktim,büyük oğlum sikti ,ortanca oğlum sikti ,hani bizim küçük mehti var ya o bile sikti ondan mutluyum "demiş.
adam yine bir gün kahvehaneye gitmiş ama bu sefer çok mutsuzmuş sormuşlar:
-neden bukadar mutsuzsun?
-ya kızımı evlendirdim.bizim damatta bir mal var beni sikti büyük oğlumu sikti ortanca oğlumu sikti hani bizim mehti var ya o öldü öldü"demiş.
mechul
iki genc uyusturucu icerken yakalanmislar ve cuma gunu mahkemeye
cikarilmislar.
hakim - bakin cocuklar daha cok gencsiniz size 2. bir
sans veriyorum. hafta sonu elinizden geldigince insanlari uyusturucudan
vazgecirin pazartesi goruselim.
haftasonu gecmis.
hakim - eeee ne yaptiniz anlatin bakalim .
1. genc - ben 5 kisiye uyusturucuyu biraktirdim..
hakim - cok guzel, nasil yaptin?
1. genc - iki daire cizdim.. ( o o ) seklinde ve 1. si uyusturucudan onceki beyniniz 2. si ise uyusturucudan sonraki beyniniz deyince inandilar.
hakim - guzel, inandirici.. serbestsin..ya sen?
2. genc - ben 156 kisiye biraktirdim..
hakim - ho !?..inanilmaz, nasil ?
2. genc - bende 2 daire cizdim.( o o ) seklinde.. 1. daire uyusturucudan onceki kiciniz 2. si ise hapishaneden sonraki dedim.
pistazie
ingilizler türkleri aşağılamak için demişler ki
bize bir levha saç yollayın size gemi yapalım
temelin çok zoruna gitmiş temelde demiş ki
o bişey mi sen kız kardeşini bana yolla ben sana geminin bütün tayfasını yapıyım!!!
fistikli domelyan
kadının biri papagan almak üzere petshopa gider.
gözleri birden tüyleri mükemmel parlakliktaki bir
papagana takilir ve papagana yaklasir...
fakat kadin papagana her yaklastiginda papagan kadina orspu der.kadin hayretler içinde petshop sahibi necdet’e dönerek bu papagani alicam ama egitmen lazim der..
necdet eline bir kova su ve papagani alir....
hanimefendi geldiginde ne diceksin der.papagan orspu dicem der.necdet papagani suya sokar ve tekrar sorar.
hanimefendi geldiginde ne diceksin.orospu dicem.
necdet tekrar papagani suya sokar ve bu kez bi müddet bekletircve tekrar sorar
-hanimefendi geldiginde ne diceksin
-hosgeldiniz hanimefendi dicem
ertesi gün olur kadin petshopa tekrar gider......
papagana yaklasir
-ben eve geldigimde ne diceksin?
-hosgeldiniz hanimefendi.
-peki ben yanimda bi erkekle geldim ne diceksin?
-hosgeldiniz hanimefendi hosgelidiniz beyfendi dicem.
-ben yanimda iki erkekle geldim o zaman ne diceksin?
-hosgeldiniz hanimefendi hosgeldiniz beyfendiler dicem.
-tamam buraya kadar çok güzel pekii ben yanimda üç erkekle birlikte geldim zaman o zaman ne diceksin
papagan bi kovaya bakar, bi necdet’e
- necdet kovayi getir anam avradim bu kari orspu.....
fistikli domelyan
wilson civileri wilson adinda birinin bir çivi fabrikasi vardir ve reklama ihtiyaci vardir.pazarlamaci bir arkadasi ile konusurken arkadasi "wilson çivileri" diye bir reklam ayarlayabilecegini ifade eder. "bana bir hafta ver" der arkadasi, "sana bir kasetle dönecegim" bir hafta sonra pazarlama uzmani wilson ’u görmeye gelir. kaseti videoya koyar ve çalistirir. romali bir asker hz.isa ’yi carmiha çivilemekle mesgul, yüzünü kamereya çevirir ve ; "wilson çivileri kullanin, onlar herseyi tasirlar" der. wilson çilgina döner ve bagirir ; "senin problemin ne? bunu asla tv de göstermezler, sana ikinci bir sans veriyorum, ama kesinlikle romalilarin isa’yi çarmiha germesi gibi seyler istemiyorum" ikinci hafta pazarlamaci elinde baska bir kasetle gelir, yine kaseti videoya koyar ve çalistirir. bu sefer kamera romanin disindan merkeze dogru yakinlasir ve çarmiha asili isa’nin önünde durur. romali bir asker yukari bakar ve ’wilson çivileri, herseyi tasir’. wilson kendini tutar bu sefer ; "sen beni anlamiyorsun, çarmihta bir isa istemiyorum.sana son bir sans veriyorum bir hafta içinde yayinlanabilecek bir reklamla gelmeni istiyorum" bir hafta daha geçer. wilson sabirsizca beklemektedir. pazarlama uzmani yeni kasetiyle gelir.saçlari uzamis, çiplak bir adam nefes nefese kosmaktadir. bir düzine romali askerde pesinden kovalamaktadir. tepenin basina gelirler ve askerlerden biri kameralardan birine dönerek ; ’wilson çivileri kullansaydik böyle olmazdı!’
hsynsyh
uluslararasi ölçekte bir kadin arastirmasi yapan sosyolog, dünyanin çesitli ülkelerinde kadinlara bir soru sormus.
kocanizi baska bir kadinla yakalarsaniz ne yaparsiniz???
soruya ülkelere göre verilen yanitlar ise söyle olmus:
isveçli : neyimi begenmedigini sorarim.
rus : evi terk ederim.
fransiz : sesimi çikarmam, sevgilime gider beni teselli etmesini isterim.
italyan : kadini vururum.
ispanyol: kocami vururum.
yunanli : her ikisini de vururum.
türk : benim kocam yapmaz!
fistikli domelyan
adamın biri gece arabasıyla yolda ilerlerken aniden lastiği patlar.ancak arabada kriko olmadığını farkeder ve çevreye göz atar.500m uzakta bir ev görür belki kriko vardır umuduyla eve doğru yürümeye başlar. yürürken aniden durur ve içinden:
-"ulan gecenin bir yarısı şimdi adamı uyukusundan kaldıracağız. o kızgınlıkla olsa da vermez krikoyu" diye düşünür. ama şansını denemek ister ve devam eder yürümeye.bir an yine duraklar.
- "belki karısıyla sevişiyordur. bide üstüne kriko istersem kesin dalar bu herif bana"diye düşünür. ama yinede devam eder. artık evin kapısının önündedir. tam zile basacakken saate bakar:
-"saatte bayağı geç olmuş bu saatte kiriko istersem sapık felan sanır belki küfür eder hatta dövebilir beni krikoyuda vermez bu ibne bana"diye düşünerek zile basar. ev sahibi kapıyı açar ve bizim adam:
-"senin vereceğin krikonun ta ...na koyiim" der.
raiden
bir gün bir alman bir fransız bir ingiliz bir de jamaikalı uçakta gidiyorlarmış.alman,fransız ve ingiliz jamaikalıya:"sen buralarda yenisin galiba"
deepblack
adam en yoğun saatte berbere girip sorar.
- "ne zaman bana sıra gelir?"
berber:
- "iki saat sonra, "
der.
adam çıkar gider.
üç gün sonra aynı adam
berbere girip sorar:
- "ne zaman bana sıra gelir?"
berber:
- "bir buçuk saat kadar, "
der.
adam çıkar gider. bir hafta sonra yine aynı manzara:
- "ne zaman bana sıra
gelir?"
berber:
-"en az bir saat."
adam çıkar gider.
son seferinde berber dayanamaz. adamın ardından çırağını gönderir:
- "bak bakalım bu herif nereye gidiyor?"
bir süre sonra çırak döner:
- "adamı izledim usta."
berber merakla sorar:
- "ee, nereye gidiyor buradan çıkınca?"
çırak cevap verir:
- "sizin eve usta!"
deepblack
oksuz cocuğun bırı bır aksam taksıye bıner yolda cocuk bıseyler soylenır der kı, babam avukat annem avukat olsa bende avukat olurum babam doktor annem doktor olsa bende doktor olurum der taksıcı sınırlenır ve baban pezevenk annen orospu olsa ne olursun der cocuk taksıcı olurum abı der

deepblack
baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"getir bakayım şu karneyi!"
-"al baba..."
adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. ne bu notların hali, rezil şey!"
-"baba... o benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..."

pandulayak
temel amerikadan türkiye’ ye gelicektir. telefonla dursun’u arar ve kendisini hava alanından almasını söyler

+la dursun ben panam havayolları ile gelıyrım. istanbul’a ineceğum al beni.
-la ne hava yolları ne dersun anlamadum.
+la panam hava yolları panam
-la anlamayrım kodla ne dıysın
+dur tamam kotlayrım. iyi dinle
-dinlıyrım
+pantolonun panı ananın amı
elma sekeriiii
kadinin biri kocasini aldatmaya karar verir ve köyün imami olan mahir’e
bunun cezasinin cehennem’de ne kadar olucagini sormaya gider..

imam mahir, anlatmaya baslar :

’kizim köyün muhtariyla kocani aldatirsan alti ay,
ögretmeniyle yaparsan bir yil, bekçi ile yaparsan iki yil..’

kadin dayanamayip sorar:
’peki imam efendi ya köyün imamiyla aldatirsam cezasi ne kadardir?’
imam gevrek gevrek gülerek :

’seni gidi kafir seni!.. cennet’e mi gitmek istiyorsun.’
jemima
temel çarşıda gezinirken bir dükkanın önündeki papağan dikkatini çekmiş. papağana ilgiyle baktığını gören dükkan sahibi temel’e yanaşmış.

temel :- bu kuş kaç paradur? diye sormuş.
dükkan sahibi: - maalesef satılık değil. bu kuşu damızlık olarak tutuyoruz, demiş.
temel: -haçan kuş kuştur daa sat bunu bağa, diye tutturmuş.
dükkan sahibi de: -bu papağanın çok özel bir yeteneği var. nasıl yapıyor bilmiyoruz ama dükkana giren herkesin ne olduğunu şıp diye biliyor. bu papağanı satamam ama yumurtalarından verebilirim. siz de aynı yeteneğe sahip papağanlara sahip olabilirsiniz, demiş.

bu fikir temel’in aklına yatmış. papağanın 10 tane yumurtasını satın almış. trabzon’a gitmiş.

kısa bir süre sonra yavrular çıkmış yumurtalardan ama ne hikmetse yumurtaların 10’undan da -hindisinden güvercinine -papağan hariç her türlü kuş çıkmış. temel canhıraş bir biçimde istanbul’a gidip -önünde papağan- aynı dükkanı bulmuş. içeri girer girmez papağan başlamış: -aptal, aptal...

temel (papağana)dönmüş: -ha benim aptal olduğumu bi sen biliysun ama senin orospi olduğunu bütün tirabzon öğrendi.



jemima
çok fakir bir adama piyangodan büyük ikramiye çıkmış. yoksul yıllarının acısını çıkarmaya karar veren adam en lüks otelin kral dairesini tutup hemen yerleşmiş.

yemeklerin en kralını ısmarlamış, yemiş de yemiş. karnı iyice şişmiş, sıkışmış da kalkıp tuvalete gitmiş. bakmış klozet, musluk başlıkları falan hep som altın. kendi kendine düşünmüş ’şimdi ben bu tuvalete sıçarsam çok ayıp olur hem de görgüsüzlük.’

çıkarttığı eski çorabına sıçmaya karar vermiş. bi güzel sıçmış sonra da çoraba düğüm atıp bunu sallayabileceği bir yer aramış. otelin havuzuna bakan camı açmış , kendi kendine ’buradan dışarı sallarım gider, diye düşünmüş. çorabı sallamış sallamış, tam fırlatacak -meğer çorabın tabanında patates büyüklüğünde bir delik varmış- içindeki bi külçe bok delikten fırladığı gibi tavana yapışmış.

adam kara kara tavandaki boku nasıl temizleyeceğini düşünürken kapı çalınmış, oda servisi için genç bir çocuk gelmiş. adam bir iki kıvrandıktan sonra bu gence : -delikanlı, demiş.bir maruzatım var, sana 100 milyon versem şu tavandaki boku temizler misin?
genç tavana bakmış bakmış sonunda: - abi demiş, ben sana 200 milyon vereyim de o tavana nasıl sıçtığını bana bi anlat.
tetik
adamın biri nerde eğilmiş bi kadın görse arkadan dalarmış. bu böyle sürüp gitmiş.

bir gün adam tam iş başındayken melekler onu yanına çagırmış "bir daha yaparsan seni cehenneme göndeririz" demişler. adam tövbe etmiş bi süre. bir gün otobüse binmiş, önündeki kadın parayı düşürmüş, almak için egilmiş ve adam dayanamamış. iş bitince de "puf" diye cehenneme gitmiş. kadın da hamile kalmış doğurmuş; çocuk da aynı babası gibiymiş. bir gün melekler onuda yanlarına çagırmış ve "bir daha yaparsan seni de baban gibi cehenneme göndeririz" demişler. çocuk da tövbe etmiş ama üç beş gün sonra dayanamamış ve "puf" diye cehenneme gitmiş. bi bakmış cehennem buz gibi, herkes donuyor.

zebanilerin yanına yaklaşmış demiş ki:
-ya cehennem dediğin yanar kazanlar kaynar burası neden böyle?

zebani cevap vermiş:
-m...a koyiim, baban izin vermiyo ki eğilipte iki odun atalım!
deepblack
fransız, ingiliz, alman, rus, iranlı, holandalı, bir de bizim temel barda sohbet ederlerken sıra gelmiş memleketlerini övmeye..
ingiliz,
"arkadaslar. ." demiş "bizim biramız cok meşhurdur.. içmeye kıyamazsınız
fransız hemen girmis konuya
"bizim kızlarımız meşhurdur.." demiş, "öpmeye kıyamazsınız"
alman içini cekip " hey gidi memleketim.. " demiş,
"biz öyle arabalar üretiriz ki binmege doyamazsınız. ."
holandalı hemen atılmış, "evlerimiz.. " demiş,
"bizim dünya şirini evlerimiz meşhurdur.."
bizim en meşhur şeyimiz kgb’dir.." demiş rus,
"dünyanın bir ucunda sinek havalansa haberdardır ! ..
sıra ona gelince iranli ya
" halılarımız. ." demiş, "yumuşacıktır ve çok meşhurdur.."
sonra hepsi birden suskun oturan temele dönmüşler..
sakin sakin bakmış onlara ve gülerek baslamış söylemeye..
"bizim delikanlılarımız meşhurdur.
öyle ki ;
alır fransızın kızını , içer ingilizin birasını , atar almanın arabasına , götürür holandalının evine , yatırır iran halısının üzerine , degil kocasının, kgb’nin bile ruhu duymaz.."
16 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol