yaran fıkralar

15 /
elma sekeriiii
siyasal gerginliğin dışında, iki toplumun insanlarının arasındaki sosyo-kültürel farklılığın da büyük boyutlara ulaştığı bir dönem de, bir türk gurbetçisinin evi: küçük oğlan, akşam üstü okuldan gelmiş... kapıdan girer girmez:
-anne! diye seslenmiş, "ben alman oldum!"
annesi:
-o nasıl söz? sakın bir daha tekrarlama!
-anne ben alman oldum. bugün sınıfta karar verdik, ben almanım artık"
annesi "sus bakayım!" diye tiz perdeden bağırırken, babası da içerden duyup koşmuş. bir tokat, bir tokat daha.
çocuk bir yandan yediği dayaktan korunmaya çalışırken, bir yandan da konuşmasını sürdürüyormuş:
-şu dünyanın işine bakın! alman oldum. yarım saat sonra türklerle başım derde girdi!"
elma sekeriiii


evin kucuk oglu surekli tirnaklarini yiyormus.anneside her
gordugunde cocuga kizarak "yeme su tirnaklarini oglum yoksa
karnin siser. bak ellerine lastik takacagim" diyormus. bir,
iki, uc en sonunda kadin cocugun parmaklarina lastik
eldiven takmis.
cocuk bu haldeyken misafirlige giderler. ev sahibi hanim
hamiledir.kadinin bu halini goren cocuk hemen "ben senin karninin
neden sistigini biliyorum" der.
bu durumdan utanan anne ogluna susmasini soyler ama nafile cocuk
tekrar tekrar kadina "ben senin karninn neden sistigini
biliyorum" der.
ev sahibi kadin en sonunda dayanamiyarak sorar " soyle bakalim
karnim neden sismis?". veledin cevabi hazir "lastiksiz yedin
demi..."
idiamin
adamcağız, yirmiyılı aşkın bir süre almanya’da çalışmış ve sonunda emekli olmuş. dönmüş gelmiş ülkesine. geldiğinin haftasına da ölüvermiş. gitmiş öbür tarafa, çıkarmışlar çıkacağı yere, açılmış büyük defter ve bakmışlar ki “cehennemlik...”
- uzunca yıllar almanya’da çalıştığınız için sizin iki hakkınız var! isterseniz alman cehennemine ya da isterseniz türk cehennemine gidebilirsiniz.

adamcağız son alışkanlıklarını tercih ederek önce “alman cehennemi” ne gitmek istemiş. hemen alıp götürmüşler. gördüğü manzara gerçekten çok şaşırtıcı. bu cehennemin daha önce bildiği işittiği ile hiç alakası yok. son derece güzel ve düzenli bir yer. sormuş:
- buranın nesi cehennem?

demişler ki:
- burada saat tam beşte bir fincan bok gelir ve sen onu yemek mecburiyetindesin !

bu durum adamcağızın pek içine sinmemiş ve
- peni bir de türk cehennemine götürün ?...

melek eskortunda derhal götürüvermişler “türk cehennemine”. durum burda da aynı.
sormuş:
- ya buranı nesi cehennem?

- burada saat beş cıvarında bir kova bok gelir ve sen de bunu yemek zorundasın.
adamcağız kararsız kıvranıp duruyor. melekler beklemekten sabırsız:
- işimiz var hadi çabuk ol !

adam kesin kararını vermiş:
- ben türk cehenneminde kaliyorum..
bu sefer şaşırma sırası meleklerde, sormuşlar:
- sen deli misin? neden burda kalıyorsun?”

adamcağız cevap vermiş:
- bak kardeşim, alman cehennemi dediğinde saat beşte mutlaka bu boku yersin. ha bizimkinde ya saati geçirler, ya kovayı bulamazlar ya poku yetiştiremezler, geçinip gidersin...
tetik
temele sormuşlar entel mi olmak istersin ibne mi ?
temel’de o kadar kitabı kafama sokacağıma götüme sokarım daha iyi demiş.
addicted to pain
adamın biri uzun zamandır ishalden yakınıyormuş.biri haşlanmış patates demiş,öteki başka bişey,beriki geçer boşver demiş falan derken adam hepsini denemiş tık yok.ishali bir türlü geçmiyor.bir arkadaşı bu durumun normal olmadığını, hastaneye gitmesi gerektiğini söylemiş.adam gitmiş hastaneye,fıkra bu ya,dosyalar karışmış bizim adamı almışlar psikiyatri servisine yatırmışlar.adam iki ay sonra taburcu olmuş.


arkadaşını görmüş yolda.aralarında şu konuşma geçmiş;

-ooo ismailcim nasılsın ya nerelerdesin?
+iyiyim be abi nolsun işte,hastanedeydim taburcu oldum falan.
-haa doğru yaa.senin ishalin vardı noldu geçti di mi?
+yok geçmedi hala devam ediyor da artık kafama takmıyorum.
-?!?!?!?
ebruli
erkek karınca azmış. ama ortalarda bir türlü dişi karınca bulamıyormuş. ormana çıkmış. file rastlamış. yalvarmış yakarmış:
- nolur bir kerecik ver bana diye
fil:
- git işine demiş. sen bana ne edersin ki.
sonunda ikna olmuş. karnca geçmiş filin arkasına. fil de tık yok. o sırada bir arı gelmiş ve fili sokmuş. filde bir feryat kopmuş. karınca şöyle bir gerinip seslenmiş:
- bağır ulan orospu!!
x
bir albay, bir er, bir yaşlı kadın, birde genc kız aynı kompartmanda yolculuk etmektedir.tren bir tünele girip kompartman karardığı zaman mucukxx diye bir öpücük sesi ve ardından sirraakk diye bir tokat sesi duyulur. tren tünelden çıktıkdan sonra yaslı kadın:

+aferin kıza nasıl yapıştırdı tokadı
diye düşünmekde ve kafasını sallamaktatır.
genc kızda:

+zevksiz herif bu morukta ne bulduki bi de öpmeye kalktı ama kadında iyi yapıştırdı
diye düşünmektedir.

albay ise:
bizim eşşoğlueşek er kızı öptü tokayı biz yedik
diye yanarken er asker icinden şöyle düşünmektedir:

+hehe aferin lan bana elimi öpüp nasıl yapıştırdım tokatı albaya.

serpens
diyarbakır’da şehmus okula gelir, tabii bizim şehmus ilkokul talebesi, ama her tarafı yara bere içinde, hoca sorar, "şehmus oğlum ne oldu sana", şehmus der, "babam dövmiştir". hoca sorar, "niye oğlum", "valla bilmiyom hocam akşam evde yatıyık biraz sonra babamın sesini duyuyom, ali uyudun mi ali den ses çıkmiy veli uyudunmi e veliden de ses çıkmiy mehmed uyudin mi mehmedden de ses çıkmiy şehmus uyudin mi diy, ben de yok buba uyumadım diyrem oda geliy beni doviy." bunun üzerine hoca, bak şehmus bu gibi durumlarda uyumasan da ses etmemek lazımdır der. şehmus kafa sallar eve gider, ertesi gün okulda şehmus daha fena dövülmüş olarak gelir.

bunu gören hoca merakla gider yanına ; "şehmus ne oldi kim yapti" der. şehmus der ki "bubam yapmıştır." "niye şehmus ne oldi", şehmus anlatır. "hocam akşam evde yatıyık biraz sonra yine babam in sesini duyuyom, ali uyudun mi ali den ses çıkmiy veli uyudunmi e veliden de ses çıkmiy mehmed uyudin mi mehmedden de ses çıkmiy şehmus uyudin mi diy, ben de uyumadım ama hiç ses etmedim.

bunun üzerine anam ile bubam bir gıpraşmaya başladiler anlamadım ne oliy biraz sonra anam dedi ki, la ihsan ben geliyom, bubam da haticem ben de geliyom dedi ben de ula nereye gidiyonuz ben de geliyom dedim... hoca derki; oğlum bunlar anne baba, gider gider gelirler. sen hiç bozuntuya verme. uyuyo gibi yap. peki demiş şehmus. ertesi gün bir bacak kırık. " bu sefer ne oldu? " der hoca. hocam, dediğin gibi yapmişem. hiç ses çıkarmamişem. en son bubam anamın arkasına geçti, "ben çocuk isterem, ben çocuk isterem!" diye bağırmaya başlayınca; ben de fırsat bu fırsat demişem. geçtim bubamın arkasına, " ben de bisiklet isterem !!!! ""
serpens
iki tane eşcinsel istanbul’da işe çıkarlar. batılı olan doğulu olana sorar :
-sizin orda bu işler nasıl olur ?
+kardaş bizim orda bizi gördükleri yerde döviler sonra götürüp istedikleri gibi yapiler, daha sonra hakaret vs. arabadan paldir küldür yuvarliler bizi perişan ediler.anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan celi.
vay be demiş batılı olan çok yazık size.bu defa doğulu sorar :
+sizde nasil oli ?
-bize önce telefon acarlar;uygun muyuz değilmiyiz diye sorarlar,sonra araba gönderir evden alırlar, sonra sauna, yemek, sonra gece hotel derken sabah kahvaltı ve en sonunda da üceretimizi alırız. bizi tekrar araba ile eve bırakırlar.
+kardaş valla, sizdeki sosyal imkanlar bizde olsa bizim alayımız ibne olur.
ylmzcrk
adamın biri gazetede gördüğü seçkin bir şirketin iş ilanına başvurur ve kısa bir süre sonra da görüşmeye çağırılır. görüşme olumlu geçer ve prensipte anlaşıldıktan sonra çalışma koşullarına gelindiğinde müstakbel patronuyla aralarındaki konuşma şöyle gelişir.
a: beyefendi bilmeniz gereken bir mevzu var ki, ben 5 bin dolardan aşağı bir ücretle çalışmam
p: aman efendim dert ettiğiniz şeye bakın biz zaten 7500 dolardan aşağı maaş vermiyoruz kimseye..
a: harika! ancak bir mevzu daha var ki bana tahsis edeceğiniz araba iyi bir araba olmalı üstelik son model.. zira başka türlü çalışamam..
p: hah hah haa hiç merak etmeyin biz zaten bütün çalışanlarımıza jip veriyoruz.üstelik chrysler.. adam gittikçe hem sevinmeye hem de endişelenmeye başlar, ama böyle bir fırsatta ele geçmez deyip devam eder konuşmasını sürdürmeye.. a: peki yalnız çalıştığım ortam stresli olursa ben verimli olamam.. bu nedenle sadece benim için çalışacak bir hizmetli ve bir de özel asistan ile yardımcı istiyorum.. müstakbel patron aynı rahatlıkla cevap verir..:
p: bu konuyuda düşünmeyin efendim zaten şirketimizin bir reviri bu revirde istihdam edilmiş her bir çalışan için özel hizmet verecek masözlerimiz var... adam artık iyice afallamıştır ve dayanamayıp sorar:
"şaka yapıyorsunuz herhalde !"
patron cevap verir: ama önce siz başlattınız...!
teomanyak
kadının biri halı almak için dükkana girmiş..halılardan bitanesine dokunmak için egilirken osuruvermiş..
az sora kasaya gelerek dokundugu halının fiyatını sormuş ..
kasiyer : " abla dokunurken osurdun .. fiyatını sölesem altına sıçarsın !! "
redd
bir gün bir çocuk ve annesi yolda yürürlerken karşılarına çiftleşen iki kedi çıkar.ufaklık merakla sorar.
-anne bunlar napıyor böyle??
anne:yavrum üsteki kedinin ayakları kırılmış alttaki de onu hastaneye taşıyor,der.
küçük çocukta hayıflarak:
-vay a.ına koyayım hem yardım et hem s.ksinler
pistazie
temel bir gün arabasıyla gezerken benzini bitmiş beni benzinciye kadar idare etsin diyerekten depıya işemeye başlamış yoldan geçen bi adam durup temele
a:bu yaptığın normal mi? demiş
temel:hayır kurşunsuz.. demiş..
durum
çocuk, dedesine sormuş,

-dede, ninemle kaç yıldır evlisiniz?
-40 yıldır evlat
-peki ama dede, ben sizin kavga ettiğinizi hiç görmedim. bunun sırrı nedir?
-otur anlatayım evlat. bu biraz uzunca bir hikaye. evlat, biz ninenle evlendiğimizde, elde avuçta bir şey yoktu, kimsem de yoktu. nineni, bizimkinden oldukça uzak bir köyden aldım. nikahımız kıyıldı. benim at arabasina, nenenin 3-5 eşyasını attık ve bizim köyün yolunu tuttuk.yolda benim atın ayağı sekti ve tökezledi. ben, "bu biiir" dedim. devam ederken bir daha tökezledi, ben, "bu ikiiii" dedim. köye daha epey yolumuz vardı, bizim atın ayağı bir daha tökezleyince "bu üüüüüççç" dedim ve çektim belimden pitonu, atı orada vurdum. ben atı vurunca, ninen başladi söylenmeye, "biz nasıl gidicez şimdi, niye durup dururken atı vurdun, sende hiç akıl yok mu, bu eşyaları nasıl götüreceğiz" diye... ben de döndüm ninene "bu biiir" dedim. o gün bugündür gül gibi geçinip gidiyoruz işte evlat.sır bu.


pinky winky
iki deli tımarhaneden kaçmaya karar vermişler. biri ötekine: "git bak bakalım dikenli teller yüksek mi alçak mı, eğer yüksekse altından kaçarız, alçaksa üstünden atlarız." diğeri gitmiş, bir süre sonra geri gelmiş ve şöyle demiş: "ne yazık ki kaçamayacağız arkadaşım çünkü hiç dikenli tel yok!"
dersaadet
new york`tan los angeles`e giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın bir hanım yanyana oturuyorlar. avukat hem hanımla yakınlaşmak hem de hoşca vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. kabul görünce oyunu anlatıyor:
-size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksınız bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim.
ve ilk soruyu soruyor:
-ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır?
kadın tek söz söylemeden çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış.
soru sorma sırası sarışına gelmiş:
-tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla asağı inen şey nedir?
adam dakikalarca düşünmüş. yanıtı bulamamış... cuzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. kadın parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:
-cevap ne?
kadın tek kelime etmeden çantasını açmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmış...

mechul
adam resepsiyonda bekliyormuş. arkadasındaki güzel bayanı görememiş. ve birden dirseği kadının göğüslerine dokunmuş. adam: - "hanımefendi eğer kalbiniz de göğsünüz kadar yumuşaksa beni affedersiniz", demiş.
kadın da bunun üzerine:
- "beyefendi eğer penisiniz de dirseğiniz kadar sert ise oda 406’da bekliyorum."
15 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol