the curious case of benjamin button

passive
scott fitzgerald’ın 1992 yılında yazdığı bir kısa hikayeden esinlenerek sinemaya aktarılmakta olan david fincher filmi. fincher ve brad pitt’i uzun bir aradan sonra tekrar bir araya getiren filmin bu yılın sonlarına doğru vizyona girmesi beklenmektedir..

edit: cast’e cate blanchett ce jason flemyng’de eklenmiştir ve apaçık ortadadır ki bu film tadından yenmeyecektir.. kesinlikle yılın en çok beklenen filmidir. iron man, dark knight hikayedir. evet.
mitili
yasli dogan ve yillar gectikce genclesen bir adamin hikayesini anlatan ve su anda imdb top 250’de 8.4 puanla 63’uncu sirada olan film. oyunculugundan cekimine, hikayeden o hikayetin anlatilisina kesinlikle harika.

edit (imla): son cumledeki "hikayetin" kelimesindeki hatayi kendime ibret olsun diye duzeltmiyorum. ulan t ile n arasinda 500km fark var ne alaka anasini satim.
hakki bashar
reklamlar, fragmanlar, 10 dakikalık ara falan dahil toplam 3 bucuk saate yakin bir zamanini aliyor sinemaseverlerin. bu 3 bucuk saat sonunda cok fazla bir etki yaratamiyor izleyen kisi uzerinde, ama "hayatimin 3 bucuk saatini geri istiyorum" tarzinda bir serzenis de olmuyor kiside. filmin adı sebebiyle kafada bi konu oluyor. film hakkinda gazetelerde yeteri kadar spoiler verilmesiyle birlikte senaryo zaten kafada olusmus bir sekilde gidiyorsun.

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:


film birinci dunya savasi’nin bittigi gun bir bebegin dunyaya gelmesi ile basliyor. daha sonra bebegi dunyaya getiren anne oluyor, bebek ise baba tarafindan bir ucube olarak gorulup, "annesinin de olumunune sebep oldu pic" edasiyla baska bir evin esigine birakiliyor. cocuk, merhametli zenci bir kadin tarafindan evlat ediliniyor. sonra olaylar bir hayat hikayesi tadinda devam ediyor.

filmin en acikli sahnesi tahmin edilecegi uzere adamin asik oldugu kadın tarafından bakiliyor olarak olmesiydi.

filmde cok klasik olan seylerden biri ise unutulmaz bir ask yasamis bir kisinin olayi kizina ve/veya torununa anlatmasi yolu ile filmin seyircilere aktarilmasi idi.

benim en begendigim sahne daisy’nin ayaginin kirilmasi olayinin "soyle olmasaydi boyle olmazdı" seklinde anlatmalariydi. oradaki kelebek etkisi anlatimi bir harikaydi.


:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:

hersey bir yana 13 dalda oscar adayi olmasi sebebiyle gorulmesi gereken bir film. fakat anlayamadigim sey su; brad pitt simdiye kadar oynadigi filmlerdekinden farkli ne yapti da bu filmle erkeklerde basrol oscar adayi olmayi hak etti, bence film buna cevap veremiyor.
independence
kesinlikle izlenmesi gereken bir film.

giri$ geli$me sonuc bolumleri insani asla bunaltmiyor, vurdu kirdi istiyorsan bu film senin zevkini tatmin etmeyecek, hani bir zaman makinesi olsun bir i$in kilici olsun ne bileyim bir uzay gemisi ariyorsan bu film yine senin zevkini tatmin etmeyecek. ancak bilim kurgunun tarihle harmanlanmasini ve yava$ anlatimlardan ho$laniyorsan bu film tam senlik, git izle.

brad pitt film boyunca her gun 5 saat makyaj yaptirmak zorunda kalmi$ ve bu filmdeki oyunculugu sayesinde oscara aday oldu.

yineliyorum, izlenesi bir film.
aysemayse
konu sıkıntısı çekildiğine inandığım şu sıralarda gerçekten ilginç ve güzel bir konusu olan film. ama o kadar uzun ki yeter artık büyüsün de gençleşsin artık ne olacaksa olsun dedirtiyor insana.. hele sinemada değil de evde izlediyseniz arada bir iki şey yapıp geri geldiğinizde hala gençleşmemiş olması insanın sinirlerini bozuyor. bi de insana yahu bunca doktorlar bunca bilim adamları neden araştırmıyolar konuyu neden herkese bu kadar normal geliyo bu durum, neden kimse merak edip ne bileyim medyaya filan haber salmıyo dedirtiyo..ama çok acıklı bir yanı da yok değil insanı etkileyen.. sonuç olarak, dünyanın düzeni, herşeyin doğal düzen içinde olanı ne kadar güzel iyi ki yaşlanıyorum da dedirtmiyo değil..
orqn
iki küsür saat boyunca hiç ’kaç dakika kaldı acaba?’ sorusunu sordurmayacak kadar güzel bir film.
laughter
film bittikten sonra ’ya ben 9:30 civarı başlamıştım, saat yarım oldu, şimdi bitiyo, bu ne iş’ dememe sebebiyet veren, fazlasıyla uzun ama güzel film.

allah sinemada seyredenlere sabır versin lakin reklamıdır, film tanıtımıdır, arasıdır; herhalde sabah gir akşam çık olmuştur. yine de dediğim gibi güzel filmdi.

özellikle; brad pitt’e karşı normalin dışında yani genç kızların sevgilisi tarzında bir beğeni değil, bildiğin varolmasını sanat eseri gibi karşıladığım bir hayranlığım olduğunu da gördüm. ve ’bu adam benim olmalı’ gibi beylik laflar da etmedim çünkü boşa çabanın dik alası olurdu.

o yüzden tek dileğim o karşımda dursun, yani öylece dursun ben saatlerce izleyebilirim. bunu rahatlıkla söylüyorum çünkü adamın yaşlı makyajlı haline bile ilgi duyuyorsam bu kadarcık laf hiç de abartı kaçmaz.

filmi sanatsal açıdan falan değerlendiremeyeceğim çünkü benim için filmdeki en sanatsal öğe brad’ti, zaten o da oscar’a aday gösterilmiş. buradan yapımcılara sesleniyorum; brad’in bulunduğu daha çok sahne, daha çok film. ayrıca herhangi bi korku olmasın, o adam yaşlanmayacak. yıllanacak ama yaşlanmayacak. yani ben nine moduna geçer, bel büküp, suratımın hangi haritaya benzediğini tartışır hale gelirim ama o adam hep fit ve taş kalır.
kalimera
sırf arkadaşımın çişi yüzünden sonunu izleyemediğim film. ama olsun, bencil düşünmemek lazım. sonuçta ben filmin sonunu bi şekilde, bi yerden telafi edebilirim, ama o çişini hiç bi yerden, hiç bi şekilde telafi edemez öyle değil mi?

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol