karninizin tam ortasina okuz oturmasidir.
eski gunler gelir akla, gecen subatin basinda cektiginiz cileler, "lan ne alsam acaba, hayir ya bu da olmaz, daha guzel bisey olmali daha guzel.." tripleriniz gelir akliniza. kucaginizda uyudugu gun, saatlerce ona bakmaniz, her nefes alisini izlemeniz, onu operken bile ona kiyamayisiniz, 2 saat habersiz kaldiginizda "acaba bi sey mi oldu?.. birisi ona zarar mi verdi" diye endiselenmeleriniz gelir.
ayrildiginiz gun gelir sonra.. iki kisi de ayrildigina uzgunse neden ayrilir ki ciftler.. sorgulamak icin cok gec oldugunu farkedersiniz.
14 subat gunu butun yalnizliginiza ve butun ciftlere inat deli gibi gezersiniz sokaklarda.. icinizde ufak bi umut, acaba onunla karsilasir miyim diye.. kendinize bile itiraf edemessiniz.
ve o guya varligina inanmadiginiz kader aglarini orer, onu gorursunuz, elinizde hic bir sey yok bu sefer, ne bir hediye ne baska bir sey.. baldirlariniz gerilir adrenalinin etkisiyle ilk once, sonra kalp carpintisi her seferinde oldugu gibi..o ise cok sakindir, sanki eski bir dostunu gormus gibi yanaginizi oper.. "naber, nasilsin?" muhabbetine girer, gozleri hala isil isil, ama bu sefer baska bir sey var icinde.. o gozlerde size ilk kez sevdigini itiraf ettigi ani gorursunuz 14 subatin afrodizyak etkisiyle.. o ise sizin gozlerinizde kaybettiginizi gorur. farkedersiniz.. "hik.. mik.." derken.. size sarilir, o hala ayni kokmaktadir. sonra gider..
sizin eliniz hala bos, yanaginizda garip bir his.. onda ise anilariniz, umutlariniz..
adim adim..
gider.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?