özlemek

0 /
independence
kelimelerin kifayetsiz kaldigi zamanlarda tum yogunlugu ile hissedilen ve vucutta kalp carpintilari ile beraber duyumsanan duygu yogunlugu.

oyle ki bulutlarin $ekilleri bile "o" na benzetilir ba$kalari tarafindan koyuna kuzuya benzetilirken bu $ekiller..

ay uzerindeki kara lekelerde simasi aranir ve onun ismi konulur."o" diye ba$layan cumlelerdeki ucuncu tekil $ahis her zaman "o" nun ozel ismidir beyninizde ve hic alakasiz gibi gozuken son derece alakali konularda.

sabah haberleri verilir televizyonlarda ve pur dikkat izlenilir olan bitenler.ya "o" na yakin bir yerlerde kotu bir $eyler olduysa?

elektrigin kesilmesi bile "o" nu du$unmek icin kacamak firsatlar yaratir insana "o" nu du$unmedigi bir saniye olmasa dahi.

telefonun digital ekrani durmaksizin check edilir geceli gunduzlu "ya ben telefonun ba$inda degilken aradiysa?" du$uncesi ile ve en kotu ihtimalle mesajlar birmilyononbinyediyuzuncukere yeniden okunur hep ayni tadi alarak ve bir daha okuyana dek muhafaza edilmeye devam edilir..

tamamen bagimsiz konularda "o" nun ismi gecse "o" ndan habersiz, konu ile "o" ozde$tirilir ve hayal aleminde bir peri masali yaratilir "o" ve "sen" elele gokten du$ecek uc elmanin beklenmesine dair.

beyaz show izlenirken yapilan anonslarda bahsedilen "oooo bir guzelll" cumlesinin sahibi o anda studyoda olan ki$i degil tamamen sana ait olan "o" dur ve tum muhte$em sifatlar "o" nundur beyninde ve hayatinda.

ve bir zaman sonra ruyadan kalkilir, aci gercekle burun buruna nefes yakinliginda bulur insan kendini."o" yoktur aslinda.sadece "sen" ve senin hayallerin vardir aslinda bitmek bilmeyen gecelerin zifiri karanliginda.ve bitmek bilmeyen gecenin zifiri karanligi bir ba$ka bitmek bilmeyecek olan gecenin zifiri karanligi ile harman olur olmayan "o" nun ozlemleri icerisinde..

icin kanar...

hayati fonksiyonlarin i$levselliklerini surdururken sen aslinda olusundur ama kimse bunun farkinda bile degildir.

ciglik cigliga susarsin insanlar gulup eglenirken etrafinda, ciglik cigliga bagirircasina susarsin.

bir hapisanenin hucresinde sadece su ve ekmege mahkum edilmi$sindir gun i$iginin ortasinda ve hucrene gun i$igi asla girmez gune$in yakici sicagi altinda bile.

ve gun gelir olursun coktan olmu$ olmana ragmen.ve gun gelir biter her $ey.
darth sidious
kimseye ozlediginden bahsedememektir.calan telefonda, gelen mesajda, aynadaki yansimada onu ummaktir.imkansız oldugunu bilsen de karşılaşmak için, binlerce kilometreye inat, gercege inat, tum olasiliklara inat ayni sehirde oldugunu varsayarak yolu uzatmaktır. bir ses, bir yazi, bir haber için günlerce uyumamak, arar ve konusamam korkusuyla evde cekmeyen telefon tehlikesini kaldirmak icin saatlerce parkta oturmaktır. yurekteki kusun durmadan cirpinmasi, her kanat cirpmada yureginin acimasidir. ozlemek kanamaktır. ne kadar kanasan da kanatmamaktır. her acıyı ondan geldi diye bas ustunde tutmaktır. ondan gelen acıya asık olmaktır. acıtmamaktır. kendince herseye sebebler uydurarak kendini kandırmaktır. soyledigin yalana inanmak ve oyle olması için içten içe dua etmektir. ozlemek, iyi oldugunu ummaktır. senin oldugun durumda olmaması, senin kadar acı cekmemesi,senin kadar ozlememesi icin adaklar adamaktır. ozlemek ölmektir. öldügünün farkında olmak ama farkettirmemektir. öldükçe özlemek, özledikçe ölmek, özlemin şanındandır. isminin harflerinin tum alfabeden degerli olmasıdır. tum alfabeyi isminin harflerinden olusturmaktır.tum çiçek isimlerini, tum renk isimlerini, sevdiginiz tüm isimleri, isminin harflerinden kurmaktır. ona yakışıyor diye kırmızıdan nefret etmemektir artık, tum renkleri ona yakısıyor diye sevmektir. sevecegini dusundugunuz bir şeyi ona hediye etmek istemek ama paranızın yetmemesidir. almayı isteyip alamamanın ezikliğidir. özlemek onun için yaşamaktır. o yanında değilken bile yanında olmaktır. o varmış gibi yaşamaktır. ozlenildigini bilmeden karsiliksiz olani makbuldur.ozlemek sevmektir. ozleyerek seve seve olmektir.
su
gunes vardi o gun uyandigimda..ama icimde bir yumru oturmus hic kalkmaya niyeti yoktu iste ne yapayim??
sonra denize girdim arindim kendimden o gun...
ve sonra o gun babam geldi..
isik gibi,cennet gibi,ben gibi...onu gormek herseyden guzeldi o gun...
ve o gun sevgilim vardi yanimda,ben cocuktum o gun...
sonra o gunun aksaminda babam gitmek zorundayim dedi

bakakaldim arkasindan
cunku gidis o gidisti...bir daha asla o yumru kalkmadi bogazimdan,asla ben arinamadim denizlerde..

o gun bir cocuk son vermek istedi herseye...
acilarini dindirmek istedi ama olmadi...

iste o gun belki icimdeki guvenin,samimiyetin ilk sarsilisiydi,o yaz gunu serinden bir ruzgar esti icimde,derinlerde bir yerde..

ben bir kis gunu dogdum bes katli bir apartmanda..yikildi depremde o apartman.
bir daha hic yaz gelmedi mevsimlerime,ben bir kis cocuguyum..

o gun bitti biteli,gitti gideli bir daha yaz olmadi bende...
ozluyorum seni baba,ozlem kelimesi kifayetsiz..
melankomik
üç çeşittir.

1- kavuşacağını bilerek özlemek.
2- kavuşmayacağını bilerek özlemek.
3- hiçbir şey bilmeden özlemek.

en kötüsü hangisi siz karar verin..
one way ticket
hava çok soğuk , istanbul bogazının ayazı ahşap evden içeri süzülüyor , yorganın içindeyim , bir tek burnum dışarıda çıkmasam hiç yataktan , gitmesem bugün okula ama olmaz anne bağırıyor aşağıdan ’’ hadi kalkın artık ’’ . kalkıyorum , el yüz yıkamak işkence, kuyudan gelen su buzun biraz çözülmüş hali . koşarak aşağıya ön odaya iniyorum , işte cennet ... soba yanıyor , üzerinde ekmekler çay da doldurulmuş bardaklara , benim ki paşa çayı biraz ılıtılmış , baba da okul önlüğümü sobada ısıtıyor heyyyt be ekmeklere tereyağ da sürülmeye başladı , gömül ...

evet özlüyorum çocukluğumun sabahlarını ...

okul yolundayım yanımda pati . pati benim köpeğim, kaniş - sokak köpeği kırması bişey. kedilerden acayip korkar ama gene de kendi çapında beni korur işte. hemen her sabah evden dışarı kim çıkacaksa ayakkabıları alıp çatıya çıkarması en büyük olayıdır , babam birkaç kez bu sebepten vapuru kaçırdıktan sonra akıllandık , geceden saklıyoruz ayakkabılarımızı .

evet özlüyorum pati’yi ...

sınıfımdayım , öğretmenimiz yeni birşeyler anlatıyor , bol örnekli , bol hikayeli . tenefüs ; mevsim hiç farketmez eksiksiz bahçedeyiz , oyun çok , lastik favoriler arasında . bir don lastiğiyle bu kadar mı eğlenilir arkadaş .. bayılıyoruz hepimiz ...

evet özlüyorum okulumu ...

okul sonrası eve dönüş , kapının üzerinde anahtar , bizim orada hep anahtarlar kapının üzerinde olur , gelen kimse kapıyı açar girer , anahtar bırakmamak çok ayıptır , komşular senin onlara güvenmediğini düşünür. giriyorum içeri , çantayı fırlatıp hemen sofraya ohhh çorba miss ...

evet özlüyorum annemin çorbalarını ...

veee sokak saati . işte burası günün en keyifli anı , mevsim hiç farketmez mutlaka sokağa çıkılır. kışsa parka , hele de kar varsa yokuştan merdivenle kaymaya, yazsa denize gidilir. vapur köpüğüne atlanır , hava kararana kadar bisiklete binilir ve illa ki salçalı ekmek yenir.

evet özlüyorum çocukluğumu ...
proserpina
en sıradan konuşmanızın içinde sadece bir cümledir bazen: "seni özledim...". o an tüm dünya değişir, ıslık sesiyle karışır soğuk bir rüzgar, hem mutlu olursunuz, hem de üşürsünüz uzaktaki sesi duyarken. yanına koşmak gelir, dünyanın sonuna gidip atlamak gelir içinizden. gün sayarsınız delirmemek için, en son günü bilmeden. aşktan, sevgiden, nefretten daha yakıcıdır özlemek; gitmez çünkü, yanınızdayken bile öznesi, siz onu özlersiniz hep.
elma sekeriiii
bir anda tutuşur.

telefonundan hala silemediğin numarasını ararsın. karşına telesekreter çıkar, o minicik umudunun tam tersine. sanki cevap verecek miydi ki? hayır. ucu olmayan saçma salak bir umut belki ama, beklentiyi savamazsın ki. geldi mi yapışır benliğine, gitmek bilmez.

telesekretere dakikalarca konuşursun. ağlarsın. sesin titreye titreye ne kadar çok özlediğini tekrarlar durursun. ses yok seda yok. makine işte.

onun sesini bir daha duymama realitesini bile bile bitirirsin aramayı. ah bir de kabullensen sonsuzluğa göçtüğünü...
bisizofreninyarattigikarakterimben
birden ozleyiveriyorsunuz...
coktan unuttuğunuzu sandiginiz
ya da yalnizca bir kere karsilastiginiz
ve ozlemek icin yeteri kadar tanimadıginiz birini
bir sabah cilginca ozleyerek uyaniyorsunuz.

ruyalariniz, icinizdeki o gizli, esrarini ele vermez buyucu,
siz carşaflarinizin arasinda,
butun tehlikelerden uzak,
guvenle yattiginizi sandiginiz bir anda,
usulca ruhunuza sokulup,
sizden habersiz oralara yigilmis cephanelikleri
birer birer atesleyiveriyor.
infilaklarla sarsilarak uyanıyorsunuz.
hayatinizda olmayan birini hayatiniza almak,
ona dokunmak,
onun sesini duymak icin kivranirken buluveriyorsunuz kendinizi...

ozlemek, o yakici istek,
bilinen herseyi ve onem sirasini degistiriveriyor.
ozlediğiniz ise cok uzaklarda...
yaninda olmasini istediğiniz halde
yaninizda olmayan bir tek kisi,
yaniniza bile yaklasmadan,
hatta onu ozlediginizden
ve onu istediginizden haberdar bile olmadan,
butun hayati,
butun goruntuleri eritip
baska kiliklara sokuyor...
nukleerbasliklikiz
ellerim ü$üdü..uzun bi süre tutamayacakmı$sın ellerimi.ısıtamayacakmı$sın anladım..
dokunamayacakmı$ım sana..göremeyecekmi$im yüzünü..

soğuk,$ekersiz kahvelerin geldi aklıma.olsa dedim ke$ke.
ke$ke bağırsan bana,kızsan. yeterki yanımda olsan.
kıskansan eskisi gibi.gezsek kordon’u ba$tan sona.

gülü$ün geldi aklıma,öpücüklerin,dokunu$un,sarılı$ın..eksik kaldığımı farkettim.

sahipsiz kaldı öpücüklerim..gözlerimden ya$lar süzüldü.neden ağladım unuttum..seni üzdüğüm hergün için kendimden nefret ettim.

$u an hissedemiyorum nasıl olduğumu..hastayım galiba derken anladım özlemi$im.
kurabiye
unutulmuş, bilinçaltına itilmiş her şeyi bütün ayrıntılarıyla hatırlamaktır aniden. nereye koyduğunu unuttuğun bir fotoğrafı bir kitabın arasından düşürmek gibidir. kalbine düşer sanki o fotoğraf ve sonra usul usul beyin kıvrımlarına sızar. aşkın dudağının kenarındaki o minicik beni hatırlarsın. saçlarının elinden kayıp giden yumuşaklığını hatırlarsın. uzun öpüşmelerden arda kalan tadı hatırlarsın. elinin sıcaklığının seninkine nasıl karıştığını hatırlarsın. yüznün, vücudunun, onun, ona ait olan her şeyin ama her şeyin en ince ayrıntılarına takılıp kalırsın. ama sonra birden anlarsın ki sen ondayken o sende değil şimdi. ayrıntılar şimdi sadece ona ait ne yazık ki...
hobaa
koridorda karsidan onun gulumseyerek sana geldigini gormek.bir saniye sonra koridorun aslinda bos olusunu farketmek.sarilsa sanki ucacaksin,sanki gozunden binlerce kantar su akitacaksin,sarilsa geberecek kadar mutlu olacak doyacak ve hep mutlu olacaksin hissiyle sarilmanin imkansizliginin aklina geldiginde bozulan ifaden,bukulen dudagin ve sen.
spoiled
varligini bunyenin derinliklerinde hissedip dalmaya calisilan kelimelere yenildiginde,gozlerini kapatip o oldugunda ve bunu istem disi yaptiginda,bildigin bir sekilde bilmedigin bir sebepten aglamaya basladiginda,nefes almak icin boguk havalari teneffus ettiginde,b harfinin kavisleri satirlardan tastiginda engel olunamayan huzun yuklu duygu.
tombik
sabahları uyandıgında her seyin bir rüya oldugunu anladıgın anda gözlerinden dökülen yasların nedenidir özlemek.çaresiz bırakır insanı bir yerden sonra ve bu çaresizlik neler yaptırır sana.anlayamazsın komik duruma düştüğünü.yeri gelir ayrı kaldıgın günleri sayarsın ya da kavuşacagınız ana kaç gün kaldıgını.kimi zaman alırsın eline kagıdı kalemi dökersin yazdıgın satırlara bir bir içinde yaşadığın çaresizliği,dertleşirsin kagıdınla kaleminle ama yine de alamazsın kendini ’özlemek de güzeldi’ demekten.
melankomik
yaşam destek ünitenizin fişi çekilmiş gibi hissetmeye başlarsınız bir noktadan sonra kendinizi, aldığınız her nefes, attığınız her adım acı verir.. günler uzar, takvimler küser size.. içinizde minik bir kuş can çekişir, minik yüreği dayanamaz acılara, kafesinden çıkıp uçmak ister o’na doğru, parmaklıklara çarptıkça kanar onun minik kanatları, damla damla akar kanları, içiniz yanar işte, özlersiniz. sadece özlersiniz..
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol