new york ta beş minare

lenix
halbuki haluk bilginer’i hoca profilinde görünce ne de umutlanmıştım. her ne kadar mahsun kırmızıgül adına şüpheyle yaklaşsamda (türkücü geçmişi nedeniyle değil, inanın) haluk bilginer kaliteli projelerin habercisidir benim için. ama ne yazık ki bu filmi izledikten sonra yaşadığım his hayal kırıklığı ve pişmanlık (boşa giden param ve zamanımdan dolayı).

özellikle senaryo çok kötü. o kadar kötü bir senaryo ki tonla gedik, açık, mantık hatası, zırvalık ve kopukluk bulabilirsiniz. mahsun kırmızıgül’ün senaryo yazma becerisi 4 yaşında bi çocuğun resim çizme becerisi kadar, bu kadar açık ve net söylüyorum. o değil, insan hiç mi araştırma yapmaz. bir de o ülkücülerin andının gösterildiği sahneyle bu film ne alaka! gerçekten anlamadım. birbiriyle alakasız sahneler, birbirinden eğreti ve kötü diyaloglar...

sırf göstermiş olmak için göstermek, sırf söyletmiş olmak için söyletmek... işte mahsun kırmızıgül’ün sineması bu.

senaryo kötüde yönetmenlik şahane mi, hayır. bi kere kamerasının bir dili yok. her sahne geniş açıyla çekilir mi. bu filmde çekilmiş. karakterlerin çoğu iki boyutlu. hiçbir derinlikleri yok. hele robert partick’in oynadığı karaktere iki boyutlu demeye bile dilim varmıyor. bildiğin bütün müslümanlardan nefret eden kötü amerikalı. nedeni de varmış güya! kardeşi ikiz kulelerde can vermiş. bu kadar basit ona motivasyon sağlamak için. danny glover karakter olarak biraz daha inandırıcıydı. ama dediğim gibi karakterlerin hiçbir derinliği yok.

haluk bilginer’in oyunculuğu yine bildiğimiz kalitede. zaten filmin (bence) en büyük kozu (ayrıca benimde filme gitme nedenim). ama o da nerdeyse her sahnede ağlıyor. kızını görüyor ağlıyor, bi laf söylüyor ağlıyor. malum, eğer iyi bir bi din lideri profili çizmişseniz onu her sahnede ağlatmalısınız.

filmde hoşuma giden iki unsur oldu sadece. ilki filmin başındaki terörist baskını. gerçekten iyiydi. bir türk filminde böyle sahneler görmek gurur verici. birde finaldeki duygusal patlama.. zaten mahsun böyle sahneleri iyi çekiyor. onun haricinde gerçekten tırt bir film. beş para etmez. argo dilim için bağışlayın ama ağdalı bir eleştiriye değecek bir film olduğunu dahi düşünmüyorum bu filmin.

son sözüm şudur; ben mahsun’un yerinde olsam, hadi oyunculuk neysede hikayelerimi mutlaka profesyonel bir senariste yazdırır, yönetmenliğide yardımcılıktan öte yapmazdım. bişeyi yapamıyosan yapmıycaksın.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol