kings of convenience

emma the gold one
i d rather dance with you adlı şarkısı dalin’in banyo şarkısı gibi bazı evlerin günaydın müziği, kahvaltı şarkısı, ’’hadi uyanın’’ tınısı olmuş grup. yani akşam 6’da uyanılan bazı evlerin. yani tamam işte bizim evin. hem sakin, hem canlandıran güzel ve mutlu parçaları var. dinleyiniz.
sosyete kizi suzan
"huzurlu, akustik, yumuşak tonlar soft bir vokal ve elimize bir fincan kahve al sana kings of convenience" denesi, yıllar önce o zaman tanımadığım eirik glambek boe’nin yere yatmış gitar çaldığı, başımızı döndüren, döne döne, çayır çimen geze geeze bir klibe sahip olan misread klibi ile tanışıp bırakamadığım grup.

fran healy gibi huzurlu bir sese sahip idi kendisi.

debutları quiet is the new loud ile riot on an empty street albümleri ayrıca nefistir.

ayrıca don’t know what i can save you from’un röyksopp remixi de gayet güzeldir. sadece introyu biraz ileri almak lazımdır tık tık seslerinden hazzedilmiyorsa.

aynı zamanda radyo eksen’in en sevdiği isimlerdendir.
seeyouindisneyland
kings of convenience: mevki: norveç’in ikinci büyük şehri bergen’den güneye doğru yaklaşık yarım saat yürüdüğünüzde king of convenience’ın hikayesinin başladığı yere varmış olursunuz.

bahsettiğimiz yer; üst katı erlend oyes’in psikiyatrist olan babasına, alt katı ise erlen’in ressam olan annesine ait eski büyük bir ev. üst kattaki dairenin bazı pencerelerinden; apartmanları, küçük bir futbol sahasını, her daim trafiğin olduğu ana caddeyi ve bütün bu karmaşanın ortasında sıkışmış yazın ördeklerin yüzdüğü küçük bir göl görünüyor. sound: herşeye rağmen bu eski ve beyaz bir ev; erlend ve eirik’in şarkı sözlerinin ilk kez gün yüzüne çıktığı yerdi.

bu sırada ikilinin yanında norveçli ve adları pek duyulmamış topluluk skog’dan arkadaşları vardı. kendilerine bir fincan kahve koyup şu sorulara cevap bulmaya çalışırlardı: şehrin ortasındaki bir park yerinin ücretini ödeyip, arabayı park etmek yerine piknik yapsalardı be olurdu? kızlar gerçekten farklı bir gezegenden mi gelmişlerdi? ve bhutan’ın başkenti neresiydi? çaylar soğuduğunda ve saat geç olduğunda, gitar çalmaya ve oyuncak dükkanından aldıkları plastik flütler, komşularının eski bir hediyesi olan balalayka ve okuldan aldıkları klarnetlerle küçük konserler vermeye başlarlardı.

söylentilere göre bu verilen küçük konserler sırasında yapılan kayıtlar hala varlığını korumakta. oldukça özel kayıtlar. komik gözlükleri olan çocuk: erlend, sahneye çıkmadan önce de bergen’de ünlü bir kişiydi. okulda oldukça tembel bir öğrenciydi. fakat farklı bir kabiliyeti vardı (hala var). dergilerde, kitaplarda, televizyon şovlarında gördüğü tuhaf detayların hepsini hatırlıyordu. aynı zamanda dünyadaki tüm ülkelerin başkantlerini ezbere biliyordu. bu da kendisine trivial pursuit oyunlarına her katıldığında kazanmasını sağlıyordu. o, skog adlı grubun tuhaf solistiydi.

bu müzik türüyle haşır neşir bir çok kişi skog’un müzikal hırsını ve tutkusunu anlayamadı. bununla birlikte küçük bir hayran kitlesi grubun bütün konserlerine gidiyordu. bugün kendilerine hayalperestler deniyor. onlar gelecekte olabilecekleri önceden gördüler. yumuşak sesli karate-kid: gençken eirik oldukça yetenekli bir dağcıydı. aynı zamanda karate kurslarına da gitti. bugün ise kısa duvarlara, yoksa kayalara tırmanarak veya yoga yaparak kendine bakıyor. goethe’nin renk olma ve jung’a göre rüyaların nasıl tercüman oldukları konusunda kitaplar okuyor. eirik’in hayatının her bölümünde kalite bulunuyor. bunu tek bozacak şey ise hiç bir zaman bir defada çalışmayan 66 model beetle’ı. skog döneminde eirik şarkı söylemiyordu.

hatta söyleyebileceğini bile bilmiyordu. gerçekten başlayacağa işe inanmadan yapabileceğini söyleyebilecek türden bir insan değildi. fakat bir gün; eirik ve grubun diğer üyeleri sesinin o kadar da kötü olmadığını fark etti. ve son skog kaydında; norveç’li sanatçıların joy division’a yaptıkları tribute albümde, grubun kaydettiği "eternal" parçasında solist eirik oldu. ikilinin bir araya gelmesi: skog elemanlarının tamamı farklı yönlere dağıldı. erlend londra kayıtlı norveçli topluluk; peachfuzz’ın "komik gitarist"i olmuştu. eirik psikoloji derslerine başladı. baterist gazeteci olarak kendine iş buldu. gitarist bir kafe açtı, it-öğrencisi ve grubun internet sitesi www.kingsofconvenience.com’un web-master’ı oldu.

erlend ne zaman londra’dan gelse ikili o eski beyaz evde oturup çalışmalarına devam etti. bir süre sonra yapılan çalışmalar bir adım daha ilerledi ve sadece oturup çalmak yerine şarkıları kaydetmeye başladılar. eirik okul için, londra’nın hemen dışında doğu greenstead’e taşındığında şarkıları üzerinde daha düzenli çalışmaya başladılar. iki akustik gitarla şarkı yazan iki kişi için oldukça uygun olduğunu düşündükleri kings of convenience’ı gruplarına isim olarak seçtiler. imza: 4 kanal kayıt cihazıyla çalışmak; 18 yaşında okulu terk ettikten sonra tek hayali plak sözleşmesi olan erlend için işleri oldukça kolaylaştırmıştı. bu sırada farklı plak şirketleriyle görüşmelerini sürdürüyordu. source records’tan bir fransız çalışan ikilinin yaptığı akustik sakin kayıtlardan kar elde edebileceklerini fark eden ilk kişi olmuştu. grup plak şirketiyle sözleşme imzaladı. eski beyaz evin pencere pervazında veya eirik’in yeni apartman dairesinde oturup çay içip bir yandan da şarkı yazan ikiliye tüm dünya artık kulak kabartmaya hazırdı.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol