gone with the sin

him’in rozarblade romance adli albumunde yer alan ve en begenilen sarkilarindan birisi.ciddi guzel ama.sozleri ise boyle:
i love your skin, oh so white
i love your touch cold as ice
and i love every single tear you cry
i just love the way you’re losing your life

oh, my baby how beautiful you are
oh, my darling completely torn apart
you’re gone with the sin my baby
and beautiful you are
so, gone with the sin

i adore the despare in your eyes
i worship your lips once red as wine
and i crave for your scent sending shivers down my spine
i just love the way you’re running out of life

?arkynyn klibinde,grubun canli performansindan sonra him hayrani oldum.

(bkz: gone with the wind)

him’in en guzel sarkisi. hatta varolan en guzel sarkilardan biri. asla bikilmadan dinlenebilir ve sadedir, hatta belkide muhtesemligi sadeliginden kaynaklaniyordur...

sarki zaten bunyeyi alir da hayal alemlerinde surukler, bir de klip izlenirse hayattan uzaklasilir, donmek de istenmez zaten...

olenin ardindan dinlenmesi en uygun sarkidir.dagitir,bitirir orasi ayri.

en iyi him şarkılarındandır,eski sevgilileri özleten,gün işığı gibi karanlık geceleri aydınlatan, ölümsüz tınıların bulunduğu şarkı.

alkol almadanda insanın sarhoş olabileceğini ispat eden müzik.

şarkının sözleri ayrı etkiler him’in sesi ayrı etkiler.kısa süreli de olsa uzaklaştırır sizi hayattan,sigara yaktırır,derin nefesler çektirir..

villein "my spine" diyisini duyabilmek icin dinledigim him sarkisi

ilk dinlenildiginde bu ne lan dedirten ama sonradan tekrar tekrar dinlenilmesinden biktirmayan him sarkisi. ipod alma sebebi

nası bi şarkıdır çözemedim bin saat aralıksız dinlebilir,sarhoş edebilir,oturur ağlatır cinsten.

güzel şarkı hatta him’in varoluşunu temellendiren şarkı basit sözlü,müzikli ama ilginç güzel sade ve güzel.

sadece solo bölümü bile insanı bitiren şarkı...

fazla dinlenmemesi gereken sarkılardan

(bkz: your pretty face is going to the hell)

nacizane çeviri;

tenini seviyorum,ne kadar da beyaz
bir buz kadar soğuk dokunuşunu seviyorum
gözlerinden akan her bir damlayı seviyorum
hayatını kaybediş şeklini seviyorum

bebeğim ne kadar güzelsin
bebeğim tamamen ayrısın
günahınla gittin
ve güzelsin
günahıyla gitti


gözlerindeki umutsuzluğa tapıyorum
şarap kırmızısındaki dudaklarına tapıyorum
cesaretimi titreten kokunu seviyorum
hayattan kopuş şeklini seviyorum

lise zamanları peder havuz kenarında bir cafe gibimsi bir yeri işletiyordu ve orada bir kız vardı, lisede sana 5 m yaklaşan kıza yazma eğilimizden dolayı olacak bende sanırım kıza açıktan yazıyordum ve kız ne zaman havuz etrafında görünse türkçe popta çalsa, arabeskte çalsa ne çalarsa çalsın koşarak şarkıyı değiştirip bu şarkıyı açıyor kız da bunu farkedip bana bakıyor gülümsüyordu.babam işletmeci mantığıyla tepki gösteriyordu ama içimde oluşan fırtınalara tribi sökmüyordu.bu vesilelerle olacak ne zaman denk gelsem boş boş gülümsediğim on numara güzel him şarkısı.