gidip gelme

independence
en son denizi işittim
-öc alıyor benden-
içim için kaynıyordu demin
patlamadın ya dedim
patladı işte
öbür sesler
-fabrikanın düdüğü cankurtaranla ezan
ve göğsümün hırıltısı-
hiçbiri ayağına su dökemez bunun
bu vurdu muydu uçuyor canımın yongaları
pul pul pırıl pırıl ve oğul oğul
bir mevlut balığı ağıyor sanki menevişlere
hiç kalır yanında bütün seviştiklerim
bu deniz, düştükçe düşen nabzım terim benim
beyler gayrı beni sarı defterinizden silin
nem varsa definem ipim kefenim
hepsi sizin hepsi sizin, hapsinizin.
yeter ki beni bir genel afla başınızdan defedin
ve defleriyle çalparalarıyla gümüş sürülerinin
bu dif gibi cesedi kanal`ın döllüğüne defnedin
kulaklarınızı çınlatırım ordan
isırırım gözlerinizi
geri dönen bir hecetaşı gibi geceden
heceleyerek kendi kitâbesini
unutmuş bildiği ne varsa önceden
sekerek ve sikerek denizi
şaş kalacaksınız o zaman
şeytan minareleriyle nasıl okunurmuş ezan
ve düşmüş kalkmış bir allah gibi tuzlar içinde
varacağım ki cenazenize
bir kızım daha olmuş denizanalarından
ve tıpkı ve tıpkı bir insan
kaptığım gibi onu da atacağım ki dalgalara
ayrı düşmesin garip, sütanamızdan
anladınız mı şimdi can
niye gelirmiş hep boğaz`dan
.

can yücel

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol