emine şenlikoğlu

nickmickyock
28 eylül cuma günü kanaltürkteki cevizkabuğu programında kahraman türk ordusuna dil uzatmaya cesaret edebilen nankör insandır. zamanında "bu vatan bizim ancak bu rejim yani atatürk cumhuriyeti bizim değildir, bu devlet de yıkılacaktır" diyen aşırı dinci milletvekillerinin destekçisi olduğu aşikar olan, malezya ve türkiye hakkındaki düşüncelerini dinledikten sonra hayatımda son zamanlarda bu kadar kör cahil ve recü -yani irtica- destekleyicisi bir insan dinlemediğimin farkına varmama sebep olan kişidir.

edit: laikliğin de binlece kadını geneleve sürüklediğini iddia edecek kadar cahil bir kadındır, gidip stüdyoyu basasım gelmiştir o derece yani.
(bkz: uluslararası seks ticareti)
dersaadet
"ben kimin kurbanıyım" adlı kitabını okumuştum yıllar önce,daha doğrusu teşebbüs etmiştim ama bitirememiştim..o tecrübeden sonra da konusu,üslubu,kurgusu ve sair cihetlerine binaen hiç bir kitabını alıp okumuşluğum yoktur,dinî hassasiyetim olmasına rağmen tasvip etmediğim,bi basitlik hafiflik var romanlarında etkileyici değil. ama buna rağmen azımsanamayacak bi okur kitlesi olduğunu da biliyorum, bi çok askadaşımın evinde serisi mevcuttur e.şenlikoğlu nun.
sepulturk
dün gece kanal 1’de fatih altaylı denen insanın programına konuk olmuş ve "laiklik belası dünyaya geldiğinden beri..." ile başlayan bir cümle kurmuştur. kendisine kalsa kara şarşaflı bir türkiye en müthiş türkiyedir. allah’ım madem yaratıyorsun neden takip etmiyorsun. senin dinini savunurken senin dinini rezil ediyorlar.
ederleziavela
(bkz: fatih altaylı vs emine şenlikoğlu)

fikir özgürlüğünü dilediği gibi kullanan kadın. fikir beyan etmekle saçmalamak arasındaki ince çizgiye dikkat etmesi lazım. zira canım ülkemde, bu kadının söylemlerini ciddiye alacak primitif beyinler var.

her islamcı yazar gibi, bireysel özgürlüğünü kısıtlayan mefhumun laiklik olduğunu deklare ederek kolaya kaçmış.

sözleri;

"türkiye’yi küçük beyinler çok karıştırıyor. geniş ufuklu değiller. dar ufukla bu gemi yürümez.herkes ufkunu açmak zorunda. laiksen laikliğini bil, bana hakaret etme, ben sana yasak getiriyor muyum?, sende bana getirmeyeceksin".

ad hominem bir bakış açısı olacak.

emine hanım demiş ki; laiklik, dini, tanrıyı ve dahi biz inananları öcü ve tehdit olarak algılayan bir mekanizma.türkiye’nin siyasi tarihini, kitlesel ve ideolojik devinimlerini iyi kötü gözümüzün ününe getirirsek, bu ülkede turan dursun, bahriye üçok, ugur mumcu gibi adını hatırlamadığım nice aydın, nice entelektüel insanlar dinci örgütlerce öldürülmüştür. aziz nesin’i protesto etme ayağına bilinçli ve organize olarak 37 insanı yakan ve dahi alevler arasında çığlık atan onlarca insanı seyredip "tekbir" çeken zihniyeti, laiklik elbette tehdit olarak algılar.

çorum, malatya ve kahramanmaraş olaylarının kahramanları kim?. kimse insan öldürürken "türkiye laiktir laik kalacak" naraları atmıyor. ekseriyetle atılan tek nara var. o da, "tekbir" ve müteakiben "allahu ekber"...

çevrenizde tanıdığınız türbanlı ya da cübbeli insanlara laikliğin tanımını, bakış açılarını sormanızı tavsiye ediyorum. laikliği "dinsizlik" laiki "dinsiz" olarak tanımlarlar. en basit tanımı ile nedir laiklik?; al sana camii, al sana ibadethane, al sana imam hatip, git dinini özgürce yaşa, lakin devlet yönetimine dini karıştırmam. anayasayı, kanunu ve kaideleri dini hükümlere, ilahi emirlere göre düzenlemem. vakti zamanında engizisyon mahkemeleri devlet yönetimine karıştı da ne oldu?!. bugün imrenerek baktığımız muhtelif avrupa ülkesinin devlet düzeni laikliğe dayalıdır.

emine hanım demiş ya, "dar ufukla bu gemi yürümez" diye. kesinlikle katılıyorum. zira türbanla ya da başörtüsü ile jeoloji ya da arkeoloji bölümünde okuyan öğrenciye, dünyanın 7 günde oluşmadığını, adem’in kaburgasından türemediğimizi nasıl öğreteceksin?!. şimdi çıkıp "yahu eder, ben turban takmıyorum fakat dinin buyurduğu yaradılış terosini benimsiyorum. inanırım inanmam bu benim seçimim. eğitim kurumu olarak bana da aynı hizmeti sunmak zorundalar" derseniz, "haklısın canım kardeşim. bir insanın üniversite’de eğitim alamamasının nedeni bir çabuk parçası olmamalı" derim.

ha senin hükumetin ota boka sansür uygular, her köye bir camii kampanyaları düzenler, medrese tadında imam hatip liseleri açar, devlet okullarında öğrenim gören ermeni ya da alevi talebelerin inanışlarını hiçe sayıp din dersinde islamı işler, azınlıkların taleplerini hiçe sayar, alevilerin cemevi isteğini islam’da yeri yok diye geri çevirirse, mum söndü oynuyorlar benzeri talihsiz açıklamalar yaparsa " kusura bakma canım kardeşim, sende universite’nin kapısından girmeden önce başındaki yazmayı çıkarıver" deme hakkına sahip olurum.

laik devlet yapısı her dine, her inanışa, ve her millete ve dahi sorunlarına eşit olarak yaklaşmak, çözüm bulmak zorundadır.

evet emine hanım, dar ufukla bu gemi yürümez. eğer ben "gemide" adlı filmi mozaiksiz, sansürsüz seyredemiyorsam, sorun bu dar ufuklarda sanırım.alkol ve sigarayı özendirmemek maksadı ile medyaya sansür uygulamak istemeniz gayet güzel bir fikir. fakat medyaya sansür getirerek bunu başaramazsınız. her köşe başında " mal lazım mı abi" replikleri ile gezen kafası güzel torbacılara müdahale etmek dururken, 3. dünya ülkelerinde görülen basın özgürlüğüne getirilen yasaklar hastalığın merhemi olamaz. bizim köyde buna takiyecilik deriz.

sonuç; sen bana dinsiz dersen, bende sana gerici derim. sen bana hakaret edersen, bende sana yobaz derim. sen bana yasak getirirsen, bende seni türbanla üniversiteye sokmam. sen benim insanımı diri diri yakarsan, ben senin insanını yakmam, sizleri çok sevdiğiniz tanrınıza havale ederim.

işte aramızdaki fark bu!

"geniş ufuk ve dar beyin"

düşünce özğürlüğü mü?, kafanın arkasında kurşun deliği olmadan, dilediğin gibi kendini ifade ediyorsun zaten. unutmadan turan dursun ve aziz nesin’i de analım. ve nicelerini!


part 2;

(bkz: kadir çelik vs emine şenlikoğlu)


açık açık din´i kullanarak $ov yapan ve bundan rant elde eden, yazar bozması. insanlar, elbette çeli$ebilir. lakin çeli$mekle tükürdügünü yalamak ve saçmalamak arasında fark var.

olay mahali; fox tv´de yayınlanan objektif programı.

kadir çelik; kç

emine $enlikoglu; eş

kç; laik dinsizliktir dediniz
e$; evet dedim
kç; laikligi benimseyen müslümanlara "dinsiz" demek ne derece dogru?
e$; dogru degil tabii ki
kç; ama siz dinsiz dediniz
e$; bakın kuran´ı reddeden dinsizdir
kç; laiklik kuran ı reddediyor mu?
e$; bakın ben reddediyor demedim
kç; ama laikligi dinsizlik olarak tanımlıyorsunuz
e$; olayı farklı boyutlara çekmeyin lütfen. bakın ben çok okunan bir yazarım... bla bla bla $eklinde devam ediyor.

yazar dedigin fikir ve beyanatlarının arkasında durur. ha kendini ifade edemeyecek kadar potansiyelin yoksa eline kalem alıp okunan bir yazarım edebiyatı yapmayacaksın.

seni ve senin gibi din´i kullanıp $ov yapanları milletvekili seçen gerzekler oldugu sürece, sırtınız ne yere gelir, ne de küfeniz bo$ durur.

din bilgisine ayrıca taktım kafatı; " kuran ı reddeden dinsizdir".. ademogluna tevrat ve incil´i, uçan spagetti canavarı mı gönderdi?!. bu mantıga göre; museviler ve hristiyanlar dinsiz.



bir ba$ka sıçı$ için;


kç; size yobaz diyorlar
e$; yobaz degilim
kç; ama laikligi dinsizlik olarak tanımladınız
e$; bakın yanlı$ aksettiriyorsunuz
kç; okuyucularınız sizi "islamcı yazar" olarak tanımlıyor
e$ kesinlikle bu yakı$tırmayı kabul etmiyorum.

sanırım bu kadın esctasy içip programa çıkıyor.ya da $izofren. daha hangi kitleyi ve hangi ideolojiyi benimsedigini ifade edemiyor.

independence


27 mayıs 1953 tarihinde, giresun’un dereli ilçesi’nin ambaralan köyü’nde dünyaya geldi. 1996 yılında istanbul kanatlarımın altında imam hatip lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine, fıkıh, akait gibi temel islam bilimlerini incelemek için kahire’deki el-ehzer üniversitesi’nde yoğun şekilde devam etti. bir süre bir butikte şef olarak çalıştıktan sonra, 1976 yılında hatiplik, öğretmenlik ve yazarlık yapmaya başladı. 1985 yılından itibaren mektup dergisinde editörlük görevini üstlendi.

yazıları ve şiirleri, gençlik, sur, ribat, yeni devir, milli gazete, marmara, yeni asya, mektup, vahdet ve akıncı gibi pek çok dergi ve gazetede yayınlandı. “bize nasıl kıydınız” adlı romanı televizyon dizisi haline getirildi ve bir diğer romanı “maria”, 1997 yılında, arapça ve malezya dilindeki çevirilerinin ardında almanca’ya çevirilerek yayınlandı.

şenliklioğlu, 1984 yılında yazdığı “gençliğin imanını sorularla çaldılar” adlı ilk kitabından dolayı yaklaşık iki buçuk yıl cezaevinde yattı.

iki çocuk annesi olan şenliklioğlu, istanbul’da yaşamakta ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif görevler almaktadır.

çalışmaları:

denemeler:

1984 – gençliğin imanını sorularla çaldılar
1988 – islamda erkek
1990 – ülkemi arıyorum
1992 – insanlar da kayar
1992 – önce soru sorarlar, ham insanı koparırlar dininden
1993 – isimsiz kitap
1994 – geçmişin izleri
1995 – geri tepen kurşunlar

araştırmalar:

1991 – biz bu vatanın neyi oluyoruz?
1995 – geri tepen kurşunlar
2002 – klavuz-islam’ı doğru anlamak

romanlar:

1988 – bize nasıl kıydınız?
1990 – ne olur ihanet etme
1993 – idamlık genç
1994 – ben kimin kurbanıyım?
1995 – sabıkalı ve dul
1996 – çingene
1997 – imamın mankenleri
1997 – çin işkencesi
1997 – kadınları kadınlar da eziyor
2000 – hıristiyan gülü

şiirler:

1988 – mahkum duygular
1990 – ruhumun penceresi

anı:

1988 – burası cezaevi

kısa hikayeler:

1991 – kelepçeli kalemimden
1991 – vicdan azabı
2003 – depremin ardından
2003 – ağlayan köpek

röportaj çalışmaları:

1990 – telefonla röportaj
1995 – radyo-basın röportajları
1997 – televizyon röportajları

seyahat yazıları:

1993 – ağlatan yollar
1993 – kıbrıs sular içinde bir yetim
1994 – insanlığın belgeseli
1995 – uzaktaki çığlıklar

çocuk hikayeleri: anne büyüklere bir şey söyle, şirin köy, küçük kız, küçük kelebekler, yılan yavrusu, kırmızı elbiseli kız, satılık çocuk, topal karınca, küçük kızın umudu, hayal çocuk, ali’nin dünyası, civciv ailesini tanıyalım, civcivin rüyası, hastalanan civciv çimçimi, karşılık beklemeyen civciv, özür dileyen civciv, soru soran civciv

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol