led zeppelin

priapus
led zeppelin, muzigin oncu dortlusu, ekim 1968’de ingiliz gitarist jimmy page (d. james patrick page, 9 ocak 1944, heston, middlesex, ingiltere) tarafindan, onceki grubu yardbirds’u dagilmasindan sonra kuruldu. john paul jones (d. john baldwin, 3 haziran 1946, sidcup, kent, ingiltere; bas, klavye), taninmis besteci ve muzisyen, cekirdek kardrodaki chris dreja’nin yerini aldi. birliktelige terry reid’i de vokalist olarak katmak istiyorlardi, ama o alcakgonullu bir tavirla robert plant’i (d. 20 agustos 1948, west bromwich, west midlands, ingiltere) tavsiye etti. o zamanlar hobbstweedle’da olan plant de sonradan, davula john bonham’i cagirdi (d. 31 mayis 1948, birmingham, ingiltere, o. 25 eylul 1980) asil cagirilan b.j. wilson’in procol harum ile kalacagini soylemesinden sonra. "new yardbirds" ismiyle bir sure idare ettikten sonra, led zeppelin ismini aldilar. beklentileri ve becerilerini tartisirken acimasizca gelen "muhtemelen kursun bir zeplin gibi dibi boylayacaksiniz" sozu uzerine secilmisti bu isim...

atlantic records ile masaya oturmanin verdigi heyecanla bir anda hic beklenmedik bir ataga gectiler. amerikayi turladilar. ilk calismalari led zeppelin, "good times, bad times", "communication breakdown", "dazed and confused", "how many more times?" ve "you shook me" gibi siradisi calismalari da iceriyordu. page’in dehasi plant’in davetkar sesiyle birlesiyordu. led zeppelin ii (tanitimini okumak icin tiklayin) fazla gecikmeden cikti. topluluk amerika’da simdiden en cok konusulanlar arasindaydi. bu son albumleri de yerlerini pekistirdi.

tanitim parcasi "whole lotta love", -willie dixon ’in "you need love" parcasinin biraz degistirilmisiydi- bir klasik oluvermisti. "livin’ lovin’ maid" ve "moby dick", bonham’in da katkilariyla grubun ilk baslardaki repertuvarinin buyuk kozlarindandi. ayrica "thank you" ile "what is and what should never be" led zeppelin iii’te daha cok karsimiza cikacak olan bir tarzin habercisiydi. "that’s the way", "tangerine", "the immigrant song", "gallow’s pole" led zeppelin’i duyanin onde gelen muzisyenleri arasina katmaya yetti, bununla da kalmadi.

konserlerde plant’in seksi pozlari adonisvari tavirlari, page’in efendi, uslu hareketleriyle tam bir zitlik olusturuyordu. gitaristin ve solistin uyumu da bununla birlesince -belirtmek gerek ki sahneyi cok iyi paylasiyorlardi- izleyenlere ayri bir keyif veriyordu. led zeppelin iv, diger isimleriyle "dort simge", "runes albumu" ya da "zoso" (albumun adi kelimelerden olusmuyordu, dort simge vardi, bu yuzden bu kadar cok ismi var), "stairway to heaven" parcasini iceriyordu... o sarki ki hala oduller kazanmaya devam ediyor. led zeppelin’in gercekten tanindigi album olarak nitelendirilebilir. "stairway to heaven", albumdeki diger sarkilari geri plana itmisti, evet, ama "when the levee breaks", "black dog", "rock ’n’ roll", "the battle of evermore" (sonuncusu sandy denny’nin katkilariyla) gec de olsa ilgi toplamayi basardi.

zoso (bu isim en cok yakistirilan olsa gerek) mart ’96 itibariyle onalti milyon adet satmisti. nedense bu albumu begenenler, "houses of the holy" gelince sustular. elestirmenler yine iyi notlar veriyorlardi ama tatmin olmamis gibiydiler. amerika turnesi butun rekorlari altust etti. ordan gelen parayla 1976’da "the song remains the same" isimli bir konser filmi de yapildi. topluluk kendi plak sirketini kurdu: swan song. "bad company", "the pretty things" ve "maggie bell" de hemen katildilar bu yeni sirkete.

boylece led zeppelin "custard pie" ve "sick again"de gorulen sert muzik ile "kashmir"deki deneysellik arasinda kendi istedigi gibi gelip gidebiliyordu, yaratma ozgurlugu kazandi. "trampled underfoot" ve "in my time of dying"e gosterilen ilgi cok buuyktu. blues muziginde ilerleme anlamina geliyordu bu calismalar. bunu sahne calismalari izledi, dunya turuna da cikilacakti ama plant bir araba kazasinda bir cok yerinden yaralaninca 1975 agustos’unda tur iptal edildi.

onun bu sikintili gunlerinde de yeni bir album icin calismalar surdu. ongorulenden gec cikabilen bu album henuz cikmamisken bile aldigi siparisler ona bir platin kazandirmaya yetiyordu. ama bu kadarla yetinmek zorundaydi topluluk, ingiltere satislari sonucunda hayal kirikligina ugramislardi. on dakikalik "achilles last stand" kayda deger bir calismaydi, diger parcalar ise pek taninmadi ve basariyi yakalayamadi. 1977’de beklenen birlesik devletler turnesi geldi. robert plant’a da aci haber bu siralarda geldi.

alti yasindaki oglu karac, kaptigi bir virus nedeniyle olmustu. grubun dagilacagi yonundeki dedikodular arasinda kalan konserler iptal edildi. bir yildan fazla bir sure hic bir sey yapmadilar, ta ki 1978’in sonlarina dogru abba’nin stockholm’daki polar studyosuna gidinceye dek. oncekiler gibi degildi ama "in through the out door" john paul jones’un onemli rol oynadigi guclu bir koleksiyon oldu. ingiltere’nin knebworth festival’indeki iki konser toplulugun punk muzige biraz daha yaklasacagi bir avrupa turnesinin ilk adimlari oldular.

bu turne de bir amerika turnesi icin yarida kesilmisti ki 1980 eylul’unde hayranlarini sok edecek bir gelisme olmustu, bonham olu bulunmustu. olum nedeni asiri alkol idi. bu inanilmaz haber toplulugun tarihindeki en onemli olaylardandi elbette. 4 aralik’ta swan song, arsiv niteligindeki "coda" piyasaya surulse de toplulugun resmen emekli oldugunu acikladi. jones daha sonralari "mission" ile calisarak basarili bir yapimci oldu, plant ise solo gecmisinin uzerinde bir de "pictures at eleven" kayitlarini ekledi. page "death wish 2"yi cekti, plant ile kisa bir sure icin tekrar bir araya geldi. honeydrippers calismasiyla 1984’te paul rogers ile yine kisa sureli "firm" icin calisti. daha sonra atlantic’in duzenledigi "25. yil konseri"nde babasinin biraktigi davula oturacak ogul jason bonham ile "jimmy page band"i kurdu.

toplulugun "remasters" ile gozler onine serilen yenilenmis, eskisinden tamamen farkli ilgi alanlarina ragmen birarada kalmak icin sarfedilen caba buyuktu. bir turlu "buraya kadarmis, herkes kendi yoluna" diyemiyorlardi. yine de bu kolay olmayacakti. 1994’te page ve plant bu birliktelik icin gidilmesi gereken yolun yarisindan fazlasini asarak, ismi nazire yaparcasina "unledded" konmus calismaya katildilar, yokluguyla dikkat ceken john paul jones unutulmus gibiydi...

1998’de ikili yeni islerini ortaya dokerek bir page ve plant albumu cikardilar. ticari acidan sorgulanmayacak kadar basarili oldular. led zeppelin hakli olarak rock tarhini en cok, en derinden etkileyen topluluklar arasinda sayiliyor.

yaptiklari kayitlar bir cok basarili muzisyenin yol gostericisi oldu, olmaya da devam edecek gibi gozukuyor: "sarki ilk gunku gibi"...

bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol