mutlu bir bayram sabahı bayramlık kıyafetlerimi alıp yolla çıktım.tabir-i caizse (zekeriya hocaya sordum caiz imiş) sözlüğün babası olarak nitelendirdiğimiz bu insanın elini öpmek için yola koyuldum.aldığım yeni ayakkabıları da giyip atladım otobüse; heyecandan ayakkabanın fiyat etiketini bile çıkarmamışım.uzun yolculuğun ardından ankara’dan istanbul’a indim.baktım heycan daha da artıyor.
bir nefes aldım daha sonra bir nefes daha.baktım alışkanlık yaptı alıp vermeye devam ettim. hemen bir taksi çağırdım, ve dedim ki;
şu adrese götür beni.
götürürüz abi dedi taksici.
kısa bir vakitten sonra adrese ulaştım.cebimden parayı çıkardım taksiciye verdim.
indy’nin harikulade malikanesi artık gözlerimin önündeydi.2 son model arabası bahçede parıldıyordu.havuzun büyüklüğü ise tartışılmazdı.birden kamera bana doğru döndü.
+ kimsiniz?
- ben mad.
konuşan indy’nin hizmetçilerinden biriydi.kapı otomatik olarak açıldı ve içeriye alındım.bahçıvanın hafif gülümseyişiyle çicekli yollardan kapıya doğru süzüldüm.kapıya yaklaşmıştım da artık.tam elimi uzattım ve;
+ hoşgeldiniz.
kapıyı sarışın çıtır bir rus dişisi açmıştı.hizmetli rolündeydi ki indy’nin özel olarak rusya’dan getirdiğini tahmin ettim.ve beni içeri buyur etti çat pat türkçesiyle.
+ siz şöyle oturun efendim ben independence beye haber vericem.
koltuğa oturdum.sanki tüy kadar hafifti.hemen başka bir bayan geldi.ve soruyu yöneltti.
+ efendim bir şey içmek ister misiniz?
- viski.2 buz olsun lüften.
bu sefer ki rus değil tam bir isveç dişisiydi.uzun sarı düz saçları ve mavi gözleriyle adeta ortamı büyülüyordu.viskimi yudumlarken yukarıdan yaklaşan hafif kahkahalar ve adım sesleriyle indy merdivenlerden göründü.
görünen sadece indy değildi.iki kolunun altında da eşsiz güzellikte iki bayan vardı.sağ kolunun altındaki annesi brezilyalı babası italyan olan melez bir hanım kızımız sol kolundaki ise fransız güzellerinden biriydi.hugh hefner havasıyla kızlarla birlikte yanıma geldi.kızlar ise iç çamaşırlarıyla yanında gülücükler atıyordu.
+ hoşgeldin mad.
- hoşbulduk indy.
..abi playboy mansiona çevirmişsin olayı dedim.
’’sözlükten hatun kalkmadı bende reklamlardan paranın amına koydum afedersin.dedim param var,bekarım,evimde geniş neden böyle bir sinerji yaratmıyım.’’ dedi.
’hayrola mad niye burdasın?’ diye soru yöneltti.
+ elini öpmeye geldim abi.harçlık hesabı.
elini cebine attı ve;
- al bakalım şu 10 ytl’yi.
+ abi naptın sen ya?
- bayram parası oğlum işte.
+ abi ankara-istanbul 30 ytl.git gel 60ytl.otogardan buraya taksi 25 tuttu.toplam 85.yolda yedim-içtim 15 te onlara 100ytl.
-o zaman sana bir kıyak yapiyim.al bu hatunlardan istediğini.sora istediğini öhm.
+abi hizmetçi seçebiliyoruz di mi?ben şu isveçliyi isterim.
-al hadi al kereta.hemen nası unuttun parayı.
+büyüksün abi.ver elini bir daha öpiyim.
bayram ziyeretlerini kısa tutmak gerek ama bu ziyaret pek bir uzun sürdü.(oh$)
bir gece o mükemmel malikanede zevk-ü sefa içinde konakladıktan sonra tekrar ankara’ya dönüş için otogora gidildi.bu sefer taksi parasındanda yırtıp indy’nin özel şoförü catherina bıraktı.(tüm çalışanlar bayan lan)
istanbul bin-ankara in ve dream mode off.
not:bu hikayede anlatılan olaylar,karakterler ve mekanlar tamamiyle hayal ürünüdür. (tüh lan)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?