bilgiçlerin şiirleri

nopanic
çiçeklerle bezeli bir pencerenin önüne kondu minik serçe
kasımpatı,menekşe...
yorgun bir solukla içine çekti mis kokuyu
minik bir beden farketti prenses penceresinin önünde
açtı camı,minik serçeyi avcuna aldı
ah ne de çok yaralıydı minik serçenin minik yüreği...
yaralanmıştı da
akıllanmamıştı
yoksa yine böyle deli gibi çarpar mıydı prensesin avcunda?
’kalbin pır pır atıyor,uzaktan gelmiş olmalısın’
dedi prenses
’çok güzelsin prenses’
dedi minik serçe
’çok güzelsin minik serçe’
dedi prenses.
yumuşak elleriyle okşadı serçeyi prenses
aşık gözleriyle okşadı prensesi serçe...
yüreği göğsünden çıkmıştı
tamamen prensesin avcundaydı,
ya yaralarını saracaktı
ya bir yara daha açacaktı.
’titriyorsun’dedi prenses,
’acıkmış olmalısın’
minik serçeyi pencereye bırakıp gitti
ekmek ve suyla geri döndü.
’yemek istemiyorum,bana sevgini ver’
dedi minik serçe,
prenses ekmeği önüne koydu
’yemek istemiyorum,bana sevgini ver’
dedi minik serçe,
prenses önüne suyu koydu.
’yemek istemiyorum,bana sevgini ver’
diye yalvardı minik serçe,
prenses duymadı
insanlar serçeleri duymazdı ki...
camı kapattı prenses,
uçtu minik serçe
yüreğinde cam parçaları...

bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol