kazım koyuncu

utopya
“bu arada; hic basimizdan eksik olmayan gokyuzune, gunun karanlik saatlerine, ara sira kopsa da firtinalara, bir gun bogulacagimiz denizlere, eski gunlere, neler olacagini bilmesek de gelecege, kotuluklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akisini duze cikarmaya calisan tum guzel yuzlu cocuklara, don kisotlar’a, ates hirsizlarina, ernesto ’che’ guevara’ya, yollara, yolculuklara, sevgililere, sevismelere, sadece dusleyebildigimiz olamamazliklara, usurken isinmalara, her seyden sicak annelere, babalara ve tadini butun bunlardan alan sarkilara kendi sicakligimizi gonderiyoruz.
kotu seyler gorduk. savaslar, katliamlar, olen, oldurulen cocuklar gorduk. kendi dilini, kendi kulturunu, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gorduk. yanan koyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gorduk. yoksul insanlar, aglayan anneler, babalar, her gun bile bile sokaklarda olume kosan tinerci cocuklar gorduk.
biz de olduk.
ama her seye ragmen bu yeryuzunde sarkilar soyledik.
tesekkurler dunya.”

kazim koyuncu

bu beden su paragraftaki agirligi icinde ne kadar tasiyabilir ki? iliklerine islemez mi, kanseri tetiklemez mi? farkinda olmak en guzeli oldugu gibi yukunu tasimak en zorudur. bircok seyin farkindaydi, yuku cok agirdi. huznuyle boguldu, yureklerde sel gibi yasiyor. seninleyken beraber sarki soyluyorduk ama simdi herkes kendi sarkisini soyluyor. simdi neye tesekkur edelim?
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol