oruç

mustaitbiradam
burada oruç sözcüğüne dinî, uhrevi bir düzlemde değil de daha çok etimolojik şekilde yaklaşacağım.

oğuzcada, daha dar bir anlamda bugün Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında konuşulan dilde, yani Türkiye Türkçesinde, kullanılan oruç sözcüğünün kökeni orta farsça (pehlevice)'daki roçag sözcüğüne dayanır.

13. yüzyıl dolaylarında anadolu'da filizlenmeye başlayan batı türkçesinde -oğuzcada- sözcüğün sonundaki -g- bir yerde bir zaman düşer. bundan sonra ya iran ya da Türk sahasında bir *rôçe çıkmış; bir -o- önsesinin eklenmesiyle *oroçe olmuştur.

kullanılmaya başlayan bu son sözcüğünün sonuna gelen +sız/+lıg ekleri ile oroçesiz, oroçelig şekiller meydana çıkar. -yani oruçsuz, oruçlu.- bu son biçimlerde de vurgusuz orta hece -e- sesi düşer; oroçsuz, oroçlug.

bu eklerin getirisiyle oroç olan sözcük, "oğuzcada ikinci hecede -o- sesi bulunmaz." kuralı ile en son oruç şekliyle ayrılır.

güzel kardeşim, çok dağıttın, bir toparlar mısın, diyenler için;
pehlevice roçag > -g- sesi düşer; rôçe > önses eklemi; oroçe > +sız ve +lıg eklerinin vurgusuz hale getirmesiyle; oroç > ikinci hecede -o- sesi bulunmaz kuralı ile; oruç.


kaynak: şinasi tekin, iştikakçının köşesi: Türk Dilinde Kelimelerin ve Eklerin Hayatı Üzerine Denemeler


şinasi hoca, başına * koyulan sözcüklerin varlığının nazarî olarak düşünüldüğünü söyler.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol