inception

lenix
inception için tek bir cümle kurmam gerekse şunu derdim. gerçekten çok iyi, zekice, eğlenceli ve mutlaka sinemada yaşanması gereken bir deneyim. son yıllarda sinemadan bu kadar başı dönmüş ve mutlu bir şekilde çıktığımı hatırlamıyorum. christopher nolan bu filmle tekrar hayranlığımı kazandı. ortaya çıkan iş gerçekten mükemmel. bence son 10 yılın en iyi filmlerinden biri ve ustanın (yine bence) en iyi filmi. evet, memento’dan da iyi.

the dark knight’tan sonra bile nolan’a favori yönetmenim demeye dilim varmamıştı. ama bunu şimdi gönül rahatlığıyla söylüyorum.

bu kadar övgüden sonra şimdi de hikayeyi anlatayım. dom cobb (dicaprio) insanların rüyasına girip onlardan bilgi çalmak konusunda uzmanlaşmış bir hırsızdır. bu vasfı nedeniyle (ayrıca karısının ölümüne sebep olduğu düşünüldüğünden) uluslararası alanda aranan birisi olduğu için amerika’da yaşayan çocuklarını görememektedir. birgün saito adında bir milyarder ona ve ekibine bir görev verir. bu sefer bir fikir çalmıycaklardır, onun yerine bir fikir yerleştireceklerdir. o kişiyse ölmek üzere olan rakibinin muhtemelen servete ve şirketinin başına konucak olan oğludur. eğer bu görevi başarırlarsa dom yurduna ve çocuklarına dönebilecektir.

rüyalar herzaman filmlerin özel bir arkadaşı, yardımcısı olmuştur. ’’hepsi birer rüyaymış’’ klişesi en olmadık yapı yada hikayeye sahip filmleri kurtaran bir fikir olmuştur. hem filmlerde bittikleri zaman zihnimizde bir rüya gibi yer almazlar mı! işte c. nolan bu klişeyi alıp onu çok zekice bir oyun haline büründürüyor. yapısı gereği film başlangıçta biraz karmaşık gelebilir ama ilerleyen dakikalarda bu yapıya alışıyorsunuz. zaten öykü geriye dönüşler ve başlangıcı haricinde düz bir zeminde ilerliyor.

hem felsefi, hem aksiyon açısından gayet doyurucu bir film bu. felsefi açıdan yaklaşırsak film kendi dünyamız ve yaşamımız üzerine pek çok imge ve metafora sahip. yaşadığımız hayat ne kadar gerçek, aslında bütün bunlar birer rüya mı gibi sorular sorduruyor film bize. rüyaları tema edinen bir film içinse bu kaçınılmaz elbette. herkes filmdeki her imgeden bir şeyler çıkaracak, her unsuru bir şeyle bağdaştıracaktır, eminim. filmdeki yusuf karakterini hz. yusuf’la bağdaştıranlar görüyorum şimdiden. filmin bu karmaşık yapısı ve sembolleride önümüzdeki birkaç yıl fazlasıyla tartışılacaktır. zaten bir film izlemeyide bu tür tartışmalar zevkli kılmaz mı!

aksiyon olarak bakarsak yine doyurucu bir film var karşımızda. olayların geçtiği yer rüyalar olduğu için elbette film sınırsız bir aksiyona gebe. ama heyecan unsuruda yok değil. ’’aman canım, bunların hepsi rüya, ölseler ne olucak ki!’’ diyemiyorsunuz. bazı durumlarda rüya içersinde dahi ölmenin bazı tehlikeleri olduğu belirtilerek bir şekilde heyecan girdabına sokuluyoruz. yönetmen tarafından bir oyuna davet ediliyoruz, ve katman çoğaldıkça oyun daha eğlenceli bir hal alıyor. benim favori sahnem yerçekimsiz alanda geçen dövüş sahnesi.. daha önce eşi benzeri görülmemiş bu sahneden inanılmaz bir haz aldım. en son buna benzer bir hazzı sinemada matrix reloaded’ı izlediğimde almıştım.

uyurken yüzüne su sıçrayan bir adamın rüyasında yağmur yağdığını görmesi, dom’un çocuklarının imgesini her seferinde çocukların yüzünü görmeden görüşü gibi anektodlar çok hoşuma gitti. paris sokaklarının tersyüz edilmiş hali ise bence bir sanat eseri.

filmin bazı noktalarına serpiştirilmiş espiriler ise filme hoş bir mizah katıyor. bence gayet filme yakışır, zekice espiriler.. ama bu mizahi ton filmi asla sulandırmıyor, basitleştirmiyor. ama filmi daha eğlenceli kıldığı kesin.

bu filmi beğenin yada beğenmeyin, daha önce hiçbir filmde bulunmayan bir tada sahip olduğu tartışılmaz. büyük çatışmalara, kovalamacalara, patlamalara sahip olmasına rağmen hiçbir derinliği olmayan ve herbiri birbirinin aynı hikayalere sahip aksiyon filmlerinden bıkan bizler değil miyiz! yavanlığın artık her filmi kapsadığı günümüz sinemasında bu film çölün ortasında bir vaha. herşeyden önemlisi bu film o eşsiz sinema duygusuna fazlasıyla sahip. bu da bence filmin en önemli özelliği.

aslında size tavsiyem, bu film hakkında hiçbir bilgi edinmeden gidip ilk fırsatta izleyin. ben sinemayı bana inception gibi filmler armağan ettiği için seviyorum.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol