darkofdirt

darkofdirt
-"bu"gün- ....

yozlaşmadan önce herkes güzelmiş gibi geliyordu. istanbul’a ilk geldiğimde henüz küçük yaşta, bir şekilde akrabalarımın bile kirli olduğunu düşünürdüm. gaziosmanpaşa’ya gelirdik, minübüse binerdik, camdan dışarıya bakarken toz-toprak midemi bulandırırdı. her şey çok hızlı gibiydi ve insanlar sanki yetişemiyordu hızına, yorgundular. bu şehirde her insan aslında yorgundu.

kirlilik özgüvendir. birkez sınırı geçtiğinizde artık fikirleriniz ve duygularınıza kulplar takarsınız, rengarenktir. yaşam masalına boyun eğer, diğer her şeyi çok yüzeysel bulduktan sonra sırf haklı çıkmak için yadsımaya başlarsınız. hepiniz. ben de. sonrası malum.

büyümek denen sadece alışmaktan ibaret. o yüzden sormak utanç haline geldiğinde artık ikiyüzlülüğünüzü gizlemek kalmıştır.

düşünceler çorap söküğü gibidir, açıldıkça çıplak kalır. çıplaklıktan hoşlanmak üst bir zevk gibi geliyor.

bugün yolda giderken aceleyle, kendime gülerken yakaladım yine ben-i. gideceğim yere yaklaştığımda gökdelenler dibinde bir küçük ev önünde bir adam gördüm. çimler üzerinde yanında koyun, keçi oturmuş oynaşıyorlardı. o anki mutluluğumu tarif edemiyordum, harikulade bir sanat eseri dahi böyle güzel duramazdı. ben betona gidiyordum. ne olursa olsun kurallar mühimdir diyen biri yaşamıyordu ve ölü gözleriyle katlettikleri ruhlarını satışa çıkarmışlardı. yanyanaydık, midemi bulandırıyordu hepsi. oysa adam türkü tutturmuş çarpıttığı görüntüde elmas gibi duruyor, göz alıyordu. bugün aklımdan hiç çıkmadı bu görüntü.

dönerken taksideydim, kaybolduk. aslında bu beni mutlu ediyordu böylece lanet bir yazı yazmayacaktım yada içmeyecektim. arada trafiğe takıldık. şoför, taksici ile taksi şoförü arasında farklılıkları anlatıyordu. gülmekle gülmemek arasındaydım. nasıl olurda bu denli derinleştirebiliyordu anlayamıyordum. kendi taksi şoförü olarak takdim ettiğinde garip bir gurur duyuyor gibiydi. aptal bir suratı vardı, başaramadığı çok şeyin altında kalmış gibi. çabuk çökmüştü ve erken öleceğini düşünüyordum yada belki onun için geçtir. tüm parasını birilerine yardım edeyim derken kaybetmiş ve dertliydi. günde 2 paket sigara içiyormuş. bire indir dedim. ona birisi demiş ki: "olay beyinde biter". ben de: "bitmez" dedim. bu: "zaten beynim yok" dedi. güldüm, dayanamadım. "bu şehir biraz böyle" dedim. anlaştık. eve yaklaşıyordum, içeri girdiğimde bu iğrenç yazıyı yazmaya karar verdim, gerçekleri saklayarak. gerçek denen sadece kişinin kendine ifade etmeye korktuğu şeylerdir. dolayısıyla anılarını ve yaşadığı şeyleri sürekli anlatanların çok kolay yalan söyleyebildiklerini düşünürüm. neyse gittim ben.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol