cehalet

elma sekeriiii
bu konuyu zülfü livaneli bir yazısında ele almı$. alt ba$lık olarak da "bu da benim fikrim!" terminolojisini seçerek, cahilligin toplumu ne denli kör kuyulara attıgını belirtmi$. buyrun yazısını okuyalım...
***

bu da benim fikrim!” hastalığı

internet sitelerindeki haberlerin altına yazılan bazı okur yorumları beni dehşete düşürüyor.
nasıl bir toplumda yaşadığımızı soruyorum kendi kendime.

bir örnek vereyim:
almanya’da bir türk genci bekâretini kaybettiği gerekçesiyle ablasını öldürmüş. kızın, sevgilisinden hamile kaldığı düşünülüyormuş.

genç türk, bir rus arkadaşını da yanına almış. genç kızı ormana götürmüşler. orada boğmaya çalışmış, becerememişler. sonra demir çubuklarla kafasını gözünü kırmışlar.

zavallı kızın dişleri bile dökülmüş, son demlerinde çok kan yuttuğu ortaya çıkmış.alman basını “bunu bir insan kız kardeşine nasıl yapar?” diye soruyor.

bizdeki haberin altına yorum yazan vatandaş ise şöyle diyor: “sevgiliden hamile kaldıysa başına geleceği de bilmesi gerekirdi.”
yani o yorumcu da aynı suçu işlemeye hazır. bunları okurken tüylerim ürperiyor.

***

bu yorumlara baktığınız zaman türkiye’de 72 milyon ayrı fikir olduğunu anlıyorsunuz.
bu ülkede ne yazık ki duygu ve düşünce ortaklığı kalmamış.

“common sense” denilen ortak sağduyudan eser yok ortalıkta.

her kafadan bir ses çıkıyor ve genellikle cahil kesim kendi fikrine bayılıyor.

kimseden bir şey öğrenmeye niyetleri yok.

zaten en büyük sorun cahilin cahil olduğunu bilmemesi.

bilgi diye bir şeyin farkında olmadığı için “bu benim fikrim!” rahatlığı içinde her türlü saçmalığı savuruyor.

bir siteye 2x2, 4 eder diye yazın, bakın ne değişik yorumlar geliyor.

***

birkaç yıl önce istanbul’da saçımı kesen genç berber, sadece saç traşı yapmıyor, aynı zamanda laf traşı da yapıyor, deyim yerindeyse durmadan kafamı ütülüyordu.

saçmalıklarının çoğu da avrupa birliği üzerineydi. akla sığmaz komplo teorilerini ardı ardına sıralamayı marifet sanıyordu.

ne kadar da kendinden emin söylüyordu bunları bir görseniz.

nihayet bir gün “bak” dedim.“20 yaşındasın. dil bilmiyorsun, yurt dışına hiç çıkmamışsın, kitap okumuyorsun. bunlar doğru mu?”

“doğru!” dedi.

“ben de” dedim, “senin üç katı yaşındayım, avrupa konseyi’nde görev yapıyorum, ömrüm bu insanlar arasında geçiyor, raporlar okuyorum, raporlar hazırlıyorum. dikkat ettin mi bu konularda sen ne düşünüyorsun diye hiç sormuyorsun. durmadan kendi fikirlerini anlatıyorsun. ben senin kadar cesur konuşamam.”

aklım sıra çocuğa bir hayat dersi veriyor, onu daha çok dinlemeye, okumaya yazmaya yönlendiriyordum.

“yook abi” dedi. “ben biliyorum. hem herkesin fikri ayrı.”

o zaman anladım ki bunun gibi çocuklarda hayır yok.

ab, din, milliyetçilik, edebiyat, felsefe, uluslararası politika vs. gibi her alanda kesin fikirleri var ve kendilerine hayranlar.

sonsuz bir özgüvenle konuşuyorlar, internete yorumlar yazıyorlar; şiddeti, ilkelliği övüyor ve durmadan saçmalıyorlar.

***


bu arada ne dediğini bilen, dünyanın farkında olan ve çok ilginç fikirler öne süren yurumcular da var elbette.

ama türkiye’deki her güzel ve doğru şey gibi onlar da bir cahil kalabalığı içinde boğulup gidiyorlar.

sevgili dostum ataol behramoğlu şiirinde ne kadar güzel söylemişti:

“zalimin elinde tutsak

cahile kurban olarak”

işte durum bu.


bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol