bok

0 /
meekma
bugün fikirtepe pazarına gittim sağda solda başımı nereye çevirsem bunlardan bir tane var.

yani uzmanı sayılmam ama şekil şemal itibarıyla pek öyle kedi köpek nanesine de benzemiyor..

affınıza sığınarak soruyorum biz bir şey mi kaçırdık? kaldırıma sıçanlara çeyrek altın filan mı vermeye başladılar? göçmen şeysi midir nedir bu işin izahı?
kukuyurdu
bok diyince direkt kafada canlandırılamayan ancak kaka diyince akla löp olarak şekli gelen argoda sık kullanılan insansı artık
mariomusunsen
bence küfüre en çok yakışan sözcüktür.
böyle anlamı yumuşatan, hem sevgi dolu hem de sert olabilen yegane kelimedir. muhabbeti bile mevcuttur. neyse bok sevgimi daha fazla dışa vuramayacağım.
mmkurabiye
pis,iğrenç olması, gereksiz olduğu için vücuttan atılıyor olması falan onu kötü yapmaya yetmez.
bazı insanların hayatlarındaki küçük mutluluklarındandır.
hem kaybedildikçe rahatlatır,mutluluk verir.bu yüzden çıkarsızdır,şartsız ve koşulsuz...
samparadasalata
ahmet güntan’ın "bok" başlıklı şiiri, ki açılımı "büyük ortadoğu karmaşığı" anlamını taşımaktadır; edebiyat ortamında tarifsiz polemiklerin yazılmasına neden olmuştur. polemiklerin sonucunda ise ahmet hakan coskun adlı köşe yazarı, rezil edilmiş ve adeta şiirin başlığına dönmüştür.

bok

(büyük ortadoğu karmaşığı)


soru : bu boku niye yazıyorsun?
cevap : ilhan berk çöpü yazdım, boku yazamadım der, üzülürdü.

[ oğuzca bök ]
vücuttan dışarı atılan, metabolizmaya
artık yararlı olmayan madde, dışkı.

büyük borularda toplanıyor, ilhan.
borulardaki basınç hesaplanıyor -
ki patlamasın, kimse görmesin, bulaşmasın.
herkes kendi bokunu merak eder koklar da
başkasınınkini duyunca kaçar.

recai usta : eskiden bizim evlerin yola yakın odasında bir çukur açardık. yer topraktı zaten o zaman. dışarıda, yolun odadaki çukura denk gelen yerine bir çukur daha açar, iki çukuru alttan birbirine bağlardık. odada hacet görürdük, sonra çok birikince kadınlar yol tarafından çukuru kepçelerle yola boşaltırdı. [ çanakkale, kozlu,
2008 ]

çoğu lif bunun biliyorsun, posa yani.
gübre. şerbeti var, gübre şerbeti,
yanmışı var, yanık gübre.


ne bok - mu var? var bir bok.

bak mesela okuduğumu söyleyeyim.
tahame diye bir kuş.
bir seferde 8 metre salıyormuş.
görsen bir de öyle güzel bir kuş.

umumi hela. olsaydım olsaydım.
tuvalet kağidi. olsaydım olsaydım.
pvc boru. olsaydım olsaydım.
taharet musluğu. olsaydım olsaydım.
olsaydın. daha iyi olurdu. onlar madde.
madde hissetmez.

bir soru : insanın kendine gerekli olmadığı için - buna ayrılmış delikten dışarı attığı kütlenin - dışarı çıkarken geçtiği yer – deliğin ağzı - vücudun sinirle donanmış bir bölgesi olduğu için haz bırakır - posadan kurtulma hazzı - alaturka helalarda bakıp göremezdik - ama alafranga helalarda son bir bakış atabiliyoruz - boka - ters bir koku var mı yok mu - koklayabiliyoruz da mesela - en yakınımızınkini gördüğümüzde bu alınan referansların dışına çıkıp - birden iğrenerek bütün algılarımızı neden kapatıyoruz? bir kuram : bok yoksuldur çünkü, vücut herşeye geride el koymuştur.

bok aslında bir mujiktir.
mujik : mülksüz rus köylüsü.
her toplumun fiziki ağırlık olarak galip gelen kütlesi.
insan sayısı arttıkça artan bir şey bok.




gel dosto kâmil -
dosto kâmil somut değil -
[ olsun ]
bokta dolaşan vicdan somut -
dostum dosto kâmil -
anlat bize -

dosto kâmil anlatiyor:
etrafima baktım, ne kadar çok stavrogin var diye düşündüm, ne kadar çok pyotr, aldim cinler’i, orhan pamuk’un iki sayfalık önsözünü yırttım attım, türkiye’yi okuyorum. şatov, ondan alıntı yapacağım.
şatov : ne rusya’yı ne de halkı sevdiler. kişioğlu
bilmediği bir şeyi sevemez, onların da rus halkından
haberleri yoktu! onların tümü, siz de [ bu konuşmayı stephan trimoviç’e yapıyor ] beraber olmak üzere, rus halkına göz ucuyla bakıyordunuz, özellikle de belinski! gogol’e yazdığı mektup bile yeter bunu kesinlikle göstermeye. belinski de [ ... ] tuhaf şeyler müzesinde fili fark etmedi de, tüm dikkatini fransa’daki sosyalist böceklere çevirdi. onlar üzerinde bir karara vardı. ama gerçekte kafası hepimizden çok çalışan bir insandı belki de! halkımıza göz ucuyla bakmanızdan başka, aşırı bir hafifseme, iğrenme ile ilgileniyordunuz onunla. bunun tek nedeni, halk deyince aklınıza yalnızca, fransız halkının, hem de ancak paris’te yaşayanının gelmesi, rus halkının öyle olmamasından sıkılmanızdı. gerçektir bu! halkı olmayanın tanrı’sı da yoktur oysa!






[ ne bok - mu var ] [ var bir bok ]
bir keresinde daha çok önce ilk kez ayrılığı görmüştüm ama nasıl öleceğim kederden bayağı öleceğim diye düşünürken gelmişti gidip yapıp dönünce aşk acısı rahatlamıştı yenildiğini görmüştüm kederin.

başbakan : türkiye bağırsaklarını temizliyor. [ 2009 ]

[ başbakanım ]
küçük adamın onurudur bok.
yiyor ki çıkıyor.
biz oralarda sıçmayı unutmuştuk hakim beğ. yiyeceğimiz yoktu ki bokumuz beslene. kıtlık dişini bize geçirmiştir yani. [ kırmızı yel, osman şahin ]
hakan arslanbenzer: şatov benim! iğfal edilmiş
halkın popülisti.

nimetten arta kalandır. bazen yeşil, katı. bazen sarı, yumuşak. bazen kahverengi, uzun. bazen su gibi olur, pis kokar. bazen ince uzun yeşil. suda kopmadan çıkar. bazen kısa kalın, bazen uzun kalın. bazen çıkmaz, direnir. posalı yersen kıvrılarak çıkar. sulu yersen yumuşak çıkar.
kötü bakteriye açıktır -

ahmet güntan/kitap-lık dergisi/yky
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol