bilgiçlerin şiirleri

9 /
revenant
kara bir kar olsam sarılsam toprağa.fosil olsam,petrol olmaya yüz tutsam,bin yıl geçse aradan,rezerv olsam,fışkırsam güneşe,ateş olsam.konserve olsam bir midyenin içinde,son kullanma tarihim geçse de inci olsam,otuziki adet diş olsam,sara hastası birinin ağzında sıkıntılarımı soğan kokusuyla unutsam.
geyikbank
kalbe giden damarlarım tıkansa
kalp krizi geçirsem
sana giden yollarım tıkansa
aşk krizi geçirsem
iki kere ölsem
iki avucuna gömülsem
avuçlarını birleştirip
bir yudum alır mısın ölümümden.
revenant
anladım ki herkes ağırlığınca düşmüyor toprağa
duygusuz 61 kg geliyorum
artık gerisini sen hesapla
kaç dakika ömrüm kaldı?

kestim bileklerimi
şimdi şehire kırmızı halılar serdim
açık arttırmaya çıkardım günahlarımı
açılış 4 rekat arttıran var mı?

geride kalan bacağım delilere pusula.
trex
bütün gece msn de bekledim
geri dönüşüm kutusuna daldı gözlerim
belkide beni engelledin
ama aşka engel olurmu güzelim
titreşim yollamayı denedim kabul etmedi kitapsız
yonjadaki profiline baktım için için ağladım
ve şimdi uykusuzum birazda huzursuzum
chat sitelerinde arıyorum teselliyi
ne olur gel kurtar beni

mad
ne mi oldu?
seni gördüm,
gözlerinin içindeki ışıltıyı gördüm
her bakışında beni heyecanlandırdığını gördüm
evet seni gördüm..
küçük bir resimde büyük bir kalbi gördüm
düşler gördüm
evet yine seni gördüm
bunların hepsini gördüm
bir tek eksik vardı
bir tek evet; bir tek sen beni göremedin.
mad
yine yanlış sık mı çıktı cevapta
kalbini soruya yönlendirmişken
yoksa soru o muydu?
düşlerde tanımadığın bir vucüt mu?
zamansız gelen bir etkisin
tepkimi veremediğim
belki de neden sensin tepkisizliğimin..
neden nedensizliklerdeyim
cevabı sende bulmak isterken
neden yanlışı seçiyorum
doğru sen olduğun halde
ama ne zaman doğruyu buldum ki..
tek istediğim ise ilk ve son doğruyu bulmak..
trex
gidiyorum
uzakta bir yerim var
adımlarım hızlanıyor
bir sözün yeter bu ayrılığı bitirmeye
gidiyorum
aklımda sen, elimde resmin var
ağlamaklı gözlerim
dönüşü yokmu?
gidiyorum
yanlızlığın kapıları ardına kadar açıkken
bir adım daha atmak o kadar zor ki
........
sessizlik çöktü birden
yağmur yağıyor
gözlerimizdeki yağmur gibi hiç durmadan
çok yoruldum artık tut ellerimi
gel döndür beni bu yollardan hadi
bekliyorum...

odysseus


(___)
tabloların arasında dolaşmak gibi..
bir karakalem çalışmasından insanlara bakmak...

herbirinin tonu farklı...
kimi koyu, kimi açık, kiminde bastırılmışlığın derin izleri..kimi ise, üstün körü...
uçsuz bir ufuk gibi insanları izlemek...

...şimdi gözlerimi çekiyor ve karışıyorum aralarına onlar izlesinler beni..
ve herkes gibi göğe yükselsinler zamanla..
ben yerin dibine gidiyorum...
ve görünüyor hızlı adımlarla derinlere yolculuk..
dillerde dolaşır adım son kez...
ve adımın anıldığı her an günahtır...
unutulmadıkça...
dişlerinin arasında sıkışmış bir ben var tükür onu.......

derin izlerle işliyorsun defterime keskin zamanı...
noktalarla bezerim uzun uzadıya gidişini...
üç noktadan fazlası..
kalp vuşunun sonunda uzun bir çizgiye dönüşmesi misali...
gittim ben..sayıkladıklarımı ayıkladım...
(___)

elma sekeriiii
kendimi dinliyorum,
yüregim ağlıyor
mantıgım sus diyor
sus! kimse duymasın agladığını..
gözlerin her zaman bir anlam ifade eder
suskunken üzgünken aglıyorken hatta bos bos seyler düşünüyorken bile
ama anlayamıyor kimse
hiç kimse
gozlerindeki yalnızlıgını çözülmüşlügünü tükenmişliğini...
elma sekeriiii
anlamıyorum neden bu kadar zor,
cesaretsizlik mi bunun nedeni?
yoksa aldırmamazlık mı bu sekilde davranman
kırman,ezip gecmen?
her seye varım fakat buna yokum sevgili
yokum
aşkını haykıramadıgın, anlatamadıgın,
yüreginle gercekten istemediğin, elini tasın altına koyamadıgın
zor olan ilşkide yokum ben!

elma sekeriiii
öyle karsımda durup da hiç konusmadan bak yüzüme,
ne elin değsin elime
ne yüregin dokunsun yüregime
kimsesiz kalmıs bedenimle
tastan katı kalbimle ben,
haykıracagım sevgimi gözlerine,
ta içine dokunacak sözlerim!
sanma ki dilim konusacak,
söylenen sözler yüregimin sadece
sadece bilesin istedim.
bana iyi bak cünkü bu yürek senin eserin.
iyi bak gözlerime
belki o zaman anlarsın halimi,
kulagını gögsüme koyup iyi dinle kalbimi.
belki o zman anlarsın
seni nasıl sevip,
acı cektiğimi......

p.s: kendi yazdigim siirlerin arasinda buldugum bir siirdir. cok severim bu siiri ancak bir turlu hatirlayamadim gercekten ben mi yazdim yoksa alinti mi, bilgilerinize...
stella
artık tuzluk olmadığı için şiirlerimi altına yazacağım başlık.

umutlar hep yarına aitti
yarınlar, uzak gelecekteydi.
ulaşılamaz; yalnızca düşlenebilirdi.

ayakta kalabilmemizin sebebiydi,
yetiştirdiğimiz umutlar.
bir gün, onlar da öleceklerdi.

her sabah uyanıyorduk.
uyanıp, yapmamız gerekenleri yapıyorduk.
yorulmamız önemli değildi.

sonu belirsizdi.
bir sonu olmadığını bilmiyorduk.
bu yüzden sabırla
düşlerimizin gerçekleşeceği günü bekliyorduk
bekliyorduk
bekliyorduk..
stella

gündelik maske

alnımızda taşısaydık kıskançlığımızı
ve dudaklarımızdan dökülseydi;
içimizde biriktirdiğimiz
nefret sözcükleri,
sanmıyorum ki;
yanımıza yaklaşabilirdi
içlerinden herhangi biri.

karşındakine ne kadarını gösterirsen
o kadar görür
ve o kadar tanır seni.
tamamen içimizden geldiği gibi
davranırsak eğer bir gün
yine bizimle birlikte
zaman geçirmek isterler mi?

kendimize sormalıyız şimdi;
onlar gerçekten bizi mi seviyor
yoksa taktığımız maskeyi mi?
stella
hayaller ve anılar

tek tek atarak adımları,
ulaşacaktık zirveye,
yıkacaktık tüm tanımları,
koyacaktık yerine,
daha eşitlikçi,
daha barışçıl olanı.

hayallerde kaldı.

bizimkiler zaten hayaldi,
en başından beri.
ama kimse inkar edemez ki;
bu güce sahip olan
vardı birileri.
astılar,
sürdüler,
kurşuna dizdiler.

anılarda kaldı.
pinkcat
pembe düşler görmüş gibi
içim acıyor yine
nasıl dayanırım bilemiyorum
kalbimin bu acısına
canım yanıyor artık
aklıma düşünce sen
terkedip gitmek mi son çare?
9 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol