bilgiçlerin şiirleri

6 /
bulut
oldu iste
artık yapraklar sarı,yerler çamur içinde
gökyüzünde amansiz bir çıglık
haydi giy yagmurluklarini gel bize
süt ısıttım cezve içinde...

bloody mary
maalesef başladın mı duramazsın


yemek yapmak çok keyiflidir,
ama yemesi daha da zevklidir,
hızlı yemeyin yoksa şişirir,
maalesef başladın mı duramazsın !


yemek yeyince dertleri unutursun,
keyiften dört köşe olursun,
hızlı yeme boğulursun,
maalesef başladın mı duramazsın !


hele o dondurmalar yok mu?
eve gelince annem sorar ’kızım karnın aç mı, tok mu?’
aslında toktum ama yemekler koktu.
maalesef başladın mı duramazsın !


yavaş yavaş kilo almaya başlarsın,
ama almadığını sanırsın,
kendine dersin ki ’boşver zayıflarsın’
maalesef başladın mı duramazsın !


armes
kitap okudum dergi okudum
bitmedi gitti lanet sudokum
sıkıldım artık herşeyden yokum
derken bi sözlük buldum sanki lokum

sabah işe gittim sözlüğü açtım
entry yazıcam diye işten güçten kaçtım
kahkahaları etrafa saçtım
gittim üstüne bi de başlık açtım

tip tip bakar oldu patronum bana
bilgi sözlükte yazıyorum ama
gelde anlat bunu patrona
süper oy vereyim kana kana

entryleri yazdım puanları topladım
sevincimden duramadım yerimde hopladım
bilgiç arkadaşları tek tek kutladım
üstüne bi de şiir şutladım



bulut
hadi topla gel oyuncaklarını
oynayacağım bu kez
söz veriyorum
topla gel yeşil topacını,sarı kamyonunu,tüm umutlarını...
bugün çocuk olacağım seninle
oturacagız kapı eşigine
ben de bebeklerimi toplayacagım
bir de iki tane şeker alacağım
güneş yeni doğuyor olacak
bulutsuz bir güne günaydın diyecegiz seninle
herşeyi bırakacagız sonra bir umudun peşinden koşacağız
hadi doğruyu söyle bana
mutlu musun?
ne olur mutlu ol
oyuncaklarını getirmesen de olur
hatta gelmesen de
ama mutlu ol oralarda
gülümse bulutsuz bir günde sabah doğan güneşe.
ithilquessir
hassiktir.

telefona bakiyorum.
elime almis sikiyorum boynunu.
bakiyorum siyah, agir telefona.
parmaklarim sismis,
sigmiyor cemberlere ki ceviriyim kaderimi sana.
dudaklarimi uzatiyorum,
tam ucuguma denk geliyor metalin, kaniyor.
kanim bosaldikca iniyor parmaklarim.

sokuyorum telefonuna da sana da.
sokuyorum parmagimi telefonun dokuzuna.
agir agir ceviriyorum eski moda cemberi.
eski degirmenden kalmis agir kalcalar donuyor tasimda.
parmagimin ucunda kan,
telefonun zarindan gecmiyor sesim.
sokuyorum telefona da sana da.

bir bir donuyor rakamlar.
ben ne kadar hizli cevirsem,
bir o kadar aheste donuyorlar geriye.
telefonun kablosundan tutup domaltiyorum masaya.
tirnaklarim hirsla geciyor cemberlere.
bir faturasiz hatta,
bir namussuz orospuya uzaniyor sesim.
lakin,
telefonun zarindan gecmiyor nefesim.

daha numarayi cevirmeden oturuyorum deri bir koltuga.
kayboluyorum derin kahve rengide.
sokuyorum kahveye de rengine de.
soluyorum seni de kendimi de.

kalkiyorum ayaga sanki o hirsla arayacakmisim seni.
donuyor numaralar savruluyor saclarin.
titriyor telefon cebinde,
can cekisiyor seni istercesine,
sayiyorum teker teker bombos haykirislari.

seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen
diye bagiriyor telefon
seeeeeeeeeeeeeeeen
seeeeeeeeeeeeeeeen
seeeeeeeeeeeeeeeen
can alici ve can sikici bir tekduzelikte istiyorum seni.
kulaklarim cinliyor bu cehennem sesinden.
vuruyorum aliciyi vericiye.
aliciya bir vericiye iki sayiyorum.
sokuyorum sana da telefonuna da,
iki vurup bir sayiyor,
iki kizip, bir seviyorum .

yapisiyorum telefonunun girtlagina.
yesil gozlerinin icine sokuyorum tirnaklarimi.
sokuyorum ki kanasin, aksin ne varsa.
aksin kimse,
askim kimden kaldiysa.
aska dair ne akarsa.

simdi diyorum ki baslayacak.
arayacak beni.
arayacak ve baslayacak kacamak.
artarak ve carparak esecek ruzgar.
korkarak ve daltasak yuruyesek.
celimsiz ve yasli kirkayak.

sahte ve plastik bir telefonu ariyor,
elimdeki siyah metal telefon.
sahte ve plastik bir sevgiliyi ariyorum,
elimde siyah metal bir telefon.

sarjinin son misralarini somururken
titreyen estetikli telefonun
nesterler ve liposuction urunleri yapisiyor kalbime.
iceriden disariya kiriliyorum.
tenim catliyor kurudan.
kirilip disariya dusuyor kirmizim.
parca parca organlarim.
migdem agriyor en fazla,
en agir darbeyi o yemis sanki.

yere kuculup kapaniyorum.
sokuyorum telefona da sana da.
bir sigara koyuyorum dudaklarima.
her nefeste somuruyor olumu askim.
askim kaplaniyor siyah ve pis kokulu nikotinle.
oksurmeye basliyor, kufre donuyor atislarim.
kirmizim kirilip dusuyor disariya.
parca parca oluyor organlarim.

hassiktir diyorum organlarima.
beynimin ortasina kirik bir cam parcasi batiriyorum.
bagirmiyor.
kizmiyor bile bana.
biliyor.

kalbimi alip tirnaklarimla ikiye aciyorum.
kizmiyor bana.
bagirmiyor.
anliyor.

sikimi alip yerden yere vuruyorum.
kafasini tasla ezdikce gozlerime bakip siritiyor.
ellerimden kurtulup telefonun icine atliyor sonra.
telefonun zarindan geciyor sikim,
baskalarinin beyinlerini sikmeye gidiyor.

odama kivriliyorum yavasca.
yarim sise aci cin bosaltiyorum kurtlanmis migdeme
canimi yaksin cinlerimi oldursun diye.

yatagimin kenarindaki sobaya yaslaniyorum.
yaniyor sirtim alev alev cinden.
son defa uzanip telefonu aliyorum.
once sana, sonra telefona sokuyorum.
donuyorum kicimi,
uyuyorum.

instrument
yeni bir göçe başlamışım
düşmüşüm yollara
soğuk vurmuş gözlerime
yaş kaybetmişim.

hikayeymiş her dakika
anlatmışlar bunca zaman
hep gülmüşler yüzüme
inanmışım, kanmışım

sormamışım olanları
içime atmışım
soğuk vurmuş gözlerime
yaş kaybetmişim.
angelus
biliyorum hiçbir zaman bir araya gelemeyeceğiz bir daha,
sen beni unutacaksın, ben seni unutmuş gibi yapacam.
her ne kadar içim kanasa da mutluymuş gibi gözükecem.
her yerimden kan akacak ama kimse bilmeyecek, görmeyecek.
her şeyi biliyorum, ne elin elime değecek, ne tenin tenime,
doya doya çekemeyeceğim o bebek kokunu içime, duymayacam
sesini bir daha, öyle büyük yalanlarım olacak ki sen bile inanacaksın ne kadar mutlu olduğuma.
hepsini biliyorum, varoluşum boyunca ne kadar çok acı çekeceğimi biliyorum,
hiçbir zaman “şimdiki aklım olsaydı…” diye başlayan cümleler kurmayacağımı biliyorum.
bunların hepsini biliyorum, benim lanetimde bu olacak belki de. her gün sana aşık olmak,
her gün sensiz kalmak, her gün doğmak, her gün ölmek, ama bir gün olsun seni sevmekten vazgeçmemek, her birini tanrının kutsal bir hediyesi kabul edip seninle geçen her ana şükretmek.
bunların hepsini biliyorum…
biliyorum bir gün güzel bir hayatın olacak.
biliyorum bir yıldız olacaksın birilerinin gökyüzüne
melankomik
-unutmadım unutamıyorum-

bu kez daha uzun bir cümle kurdum.
belki son defa.
gittiğin yola.
daha uzun bir küfür.
daha acı bir soluk.
yokluğun üşür.
renkler artık daha soluk.
hava soğuk.
yarım bir şiir var aklımda.
senin hakkında.
arkandan ağlıyorum..
ve ben aslında;
unutmadım,
unutamıyorum...

seninle öğrendiğim bu şehir,
şimdi düşman oldu bana.
beni ağlatan yokluğun,
yalnızlık değil.
çocukluğum..
tüm pişmanlıklarım arkamda.
yarım bir şiir kaldı aklımda.
senin hakkında.
arkandan ağlıyorum..
ve ben aslında;
unutmadım,
unutamıyorum...
spiritsoldier
vampirefreaksde verdiğim didaktik eserlerdendir.


abazan kuro nun el kitabi

o kadar malla ugrastim
durduk yere millete dalastim
kariya kiza satastim

gel gör ki ziya emmi bikmistir
firlamaligi dostlara birakmistir
ama nerede bir mal görse
aninda üzerine dadanmistir

insan dedigin garip bir varlik
götüne on tekme atsan nafile
vfde bazisi insan,bazisi yaratik
götüklerden olusan bir kafile

ziya emminiz der ki akilli olun
üstünüzü basinizi yirtmayin
kari kiz derken götünüze girecek her kolun
hesabini sagdan soldan sormayin

abazanliginizdadir asil kabahat
ilgi çekecem diye palyaçoluk yapmayin
soytarilik bostur,keyif yap,yan gel yat
hayvanlara da insanlik yaptirmayin

erhan üstadimdan feyz almisim
kalemimle mürekkebe dalmisim
gençlerimiz sürekli mali avuçlamak ister
ama ziya emmileri onlara akilli olun der.

thehangedman-iki oda bir salon bir de buzdolabi olmayan bir adet mutfak/m.ö 796
paulina
adı yok*

hep bana gelmeni bekledim
saatlerce, günlerce, gecelerce...
çok bekledim ama gelmedin hiç
gelirsinde yine oturup birbirimize bakarız demiştim içimden
sonra birden öpersin beni diye düşledim..
düşledim çünkü düşlemek bile mutluluk veriyordu
hüzünlerim bile güzelleşmişti sana ait diye
o kadar çok işlemiştin ki içime
soluksuz kalıyordum
tüm gücümü sana veriyordum
yaşam enerjimi alıyordun
ne de olsa senin yerine de seni yaşıyordum artık içimde

çok bırakmak istedim ama bırakamadım nefes alış verişlerimi
senin yerinede yaşıyordum ne de olsa
işte bu yüzden ben sana hep bağımlı kaldım
asalak gibi yaşadım
içimdeki sana bağlı kalarak...

halbuki sen...
umurundamıydım sanki
ben, senin yerine de yaşarken
sen, çoktan gitmiştin başka denizlere
başka düşlere
ara sıra çarptın kıyılarıma
nefes alışlarım hızlandı
ama biliyordum ki
sadece geçici bi kalp sarsıntısıydı...

belki artık beklemiyorum kıyılarıma çarp diye
ama biliyorum ki ben hala seni yaşıyorum
kızgınlıklarım oluyor ve ben seni boğuyorum
içimdeki denizimde...
sonra, sonrası yok işte
öylesine yaşıyordum sana göre...
eflatun kar
kar bir düş tanesiydi
sonra diyarını şaşırdı
gökyüzüne daha fazla
tutunamazdı
ayağı kaydı

havada kar kokuyor
ve simsiyah isine bulanıyor
içi kundaklanmakta olan
dışı soğuk duvarların
hiçbir ’ise’ içeren cümle
çözümsüzlükten sağ çıkamıyor
yağmalanmış viranelerim
tenha kalabalığım
havada kar kokuyor..
şehir hiçbir kokuyu canlı bırakmamacasına soluklanıyor

dışarıda bora
kar sesleri içeriden geliyordu
hayır
sanılanın aksine uğultuya benzemiyordu
öyle çok sesli
öyle anlamlı bir suskunluktu ki bu
duymasını bilmeyen
duymasına çaba sarf etmeyen
duyamıyordu
kardan adamlar yapılıyordu sokaklarda amaçsız
sonra kalplerinden erimeye başlıyorlardı zamansız
kar taneleri serseri dansetmeye devam ediyordu
umursamıyordu içine düştüğü kaosun anlamı ucuz alfabesini öğrenmeyi
yepyeni şehirler inşa ediyorlardı taneler
serin bir hisse bulanmış
ölmeye
terk edilmeye mahkum yepyeni şehirler
ömürsüzlüğün romanını yazıyordu çünkü kar tanesi
vakti azdı
ve kum saatinin kumları bir kez akmaya başlamıştı
dışarıda kardan adamlar yapılıyordu aceleci
içeride kar kokusu...
alchoburn
doğa tembeldir.

ve bir su tanesi hep en kolay yolu seçer akmak için.

bir camın üstünden akıp giderken,ne içeriyi

ne de varacağınız yeri kestirebilirsiniz

hepsi hepsi bir karanlık

arkadan gelen yağmur bastırır üstünüze

’ilerle!’ der sertçe,

ve bir kaşif olursunuz yeni doğanların önünde

durmak yok asla hep aşağı

düşer düşer ve sonunda bitersiniz

veya tekrar başlar;

tüm o suyun buluştuğu yerde...
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol