beyin

2 /
tyche
kafatasımız içinde, saçlarımızın altında bulunan cevizimsi organ. bu arada devekuşunun beyni gözünden küçüktür gibi gereksiz bir bilgi geldi aklıma, nereden çıktı ise.
su hayat bitsede gitsek
kendısınde ait algılaması yoktur.sıcak soguk acı gibi seyleri algılamaz.ısıktan ve sesten yalıtılmıs organdır.kendisine direk balı tek organ gözdür sinirler ile baglı degildir.butun vucut hareketlerini yonetmez.reflesk onun degil omuriligin tepkisidir.kendısne ait en buyuk işlev düsüncedir.gücünü büyüklügü falan vermez.calısma kapasıtesi hakkında kesin bilgi yoktur.datayı nasıl depolagıdı hakkındada.gercek ile dolaylı yoldan baglıdır..organlar saglar sadece kendisinin yaptigi birsey yoktur.yag , protein ve kendine has olan nöron hucresinden olusur.
mim efendi
çin’de canlı beyin lokantasında her çeşit beyin bulunurmuş. fiyatları değişiyormuş ve en pahalı beyin laz beyniymiş. nedeni sorulunca,
- iki laz kesiyorsun, bir beyin çıkıyormuş
k4rt4l
yapılan bi araştırma sonucu, insan beyni, basit kararları söylemden 7 saniye önce veriyormuş.bu araştırmayı yapan bilim adamlarına sorulacak sorularda var elbet.örneğin;2 sn. önce gördüğüm bi konuya entry yazma kararını gördükten 1 sn. sonra verdim.beynimin, bilim adamlarının dediğini yapabilmesi için;yani 7 sn. önce karar verebilmesi için,benim o başlığı 9 sn. önce görmem lazımki beynim 8 sn. önce karar versin.ama ben o başlığı sadece 2 sn. önce gördüm.yalansa indy’ye söyleyin istatistikleri göstersin.ulan küçücük bi beyin benden daha mı iyi bilecek verdiğim kararı.
blinn
dünyayı kurtaran adam filminde, altın rengi suyun içerisinde kaynatılıp içine ellerimizi soktuğumuzda, bir çift altın eldiven sahibi olabileceğimizi öğrendiğimiz insan ya da hayvan organı.
cihanmusul
sağ ve sol lobdan oluşan yaşam forumunu oluşturan organdır.saniyede 400 milyar işlem yapmasına rağmen biyoloji kitaplarına baktığında aşağılık kompleksine girmektedir.

(bkz: ceviz)
the wall
beynimizin yalnızca % 10’unu kullandığımız söylencesi

yaklaşık bir asır önce ortaya atılan bu iddianın kaynağı bazı bilim insanlarının söylem ve bulgularının yanlış yorumlanıp çarpıtılmasına dayanıyor. bugün, sinir bilim ve beyin görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler öyle gösteriyor ki, beynimizdeki tüm sinirler çeşitli eylemler sırasında aktive oluyor. daha açık bir deyişle, kullanmadığımız herhangi bir sinir ağı bulunmuyor. konuyla ilgili bir başka yaklaşımsa sinir hücrelerinin herhangi bir uyarıcı almadıklarında dejenere olarak işlevselliklerini kaybediyor olma özellikleri. örneğin, görsel sistem. gelişmenin erken dönemlerinde göz sinirleri yeterli uyarıcıya maruz bırakılmadıklarında görme yetisi kayboluyor. benzer şekilde, eğer ki beynimizde kullanılmayan sinir ağları bulunsaydı, işlevselliklerini kaybetmiş olmalarını beklememiz gerekirdi. fizyolojik kanıtlar bir yana, iddia evrimle de uyuşmuyor. aktif olmayan, hayatta kalma mücadelemize katılmayan sinir ağları içeren büyük bir beyin evrimsel gelişimle de bağdaşmıyor.

ancak
olgun haldeki sinir hücrelerinin (yani bilgi depolayan nöronların) kendi kendilerini yenileyebilme özelliklerini yitirmiş olmaları gibi bir durum söz konusu. bu nedenle de, herhangi bir darbe ya da yaşlanma sonucu kaybedilen sinirler beyin kapasitesini doğal olarak olumsuz yönde etkiliyor.

beyindeki sinir hücreleri gerçekten de kendilerini yenileme yetisinden yoksun mu?

beyindeki sinir hücrelerinin kendilerini yenileyebilme yetisinden yoksun olduklarını gösteren çalışmaların öncüsü 1960’larda yaptığı çalışmalarla ismini duyuran bir sinir bilimci: dr. pasko rakic. nitekim felç ya da diğer beyin zedelenmelerinde hastaların kaybettikleri konuşma ve yürüme gibi yetileri daha sonradan tekrar edinememeleri de bu bulguları destekler nitelikte. ancak başlangıcı 1965 yılında sıçanlar üzerinde yapılan deneylere dayanan ve son yıllarda hız kazanan bir takım çalışmalar, beyindeki bazı bölgelerde sinir hücrelerinin yenilenebildiğini gösteriyor. özellikle de belleksel işlevleri olan hippokampüs bölgesi ile makaklar üzerinde çalışılan üst düzey bilişsel işlemlerden sorumlu ve evrimsel gelişimde son sırada yer alan düşünme, koklama ve duyma ile ilişkili korteks bölgelerinin kök hücreler sayesinde sinirsel yönden yenilenebildikleri bulgular arasında. ancak bilim insanları, bu çalışma sonuçlarının alzheimer ya da parkinson gibi sinir hücreleri kaybı içeren bir takım hastalıkların tedavisinde kullanılabilmesi için klinik ve uygulamaya yönelik daha çok çalışma yapılması gerektiğini söylüyorlar.

gelelim sentrozomlarla sinir hücreleri arasındaki ilişkiye...

sinir hücresinin başka bir hücre üretme olasılığının kalmadığı gelişim aşamasında sentrozoma rastlanmıyor. her ne kadar bazı araştırmacılar, yaralanmaların olduğu birtakım yetişkin beyni bölgelerinde sentrozoma rastlamış olduklarını rapor etmişlerse de sonraki araştırmalar bu bulguları pek de kanıtlar nitelikte değil. sinir hücreleri, gelişim dönemleri içerisinde özelleştikçe, çoğalma yetilerini de kaybediyorlar. bölünme yetisinin yitiminin, meydana gelebilecek bölünmelerin, mevcut sinaps ağlarının da bozulmasına yol açabileceğinden evrilmiş olabileceği düşünülüyor.

sinir hücrelerinde sentrozom görevi görebilecek bir yapı oluşturulursa, kendilerini yenileyebilme özelliğini edinebilirler mi?

eğer ki sinir hücrelerine böyle bir müdahalede bulunacak olursak, tekrar bölünebilme özelliği kazanacaklardır. ancak uzmanlar, bu yöntemin tıp uygulamalarında niçin kullanılamayacağına dair iki önemli noktaya işaret ediyorlar:
1.) eğer ki, sentrozom yapısını kaybetmiş bir hücrede bu yapıyı tekrar oluşturursak, hücre kontrolsüzce çoğalmaya başlıyor. tıpkı kanser hücreleri gibi. bu nedenle de bu uygulama, tümör oluşumlarına yol açıyor.

2.) eğer ki, sentrozom yapısı yalnızca embriyonal dönemde korunan hücrelerde (örneğin, sinir hücreleri) bu yapı müdahale ile sürekli hale getirilirse, hücreler özelleşme durumu göstermiyorlar. çünkü hücrelerdeki özelleşme, sentrozom yapısının kaybından sonra gerçekleşiyor.


2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol