bakara suresi

serco
medine’de inmistir. 286 ayettir.

bismillahirrahmanirrahim

1-elif, lam, mim.

2-iste o kitap, bunda suphe yok; korunacaklar icin hidayetin ta kendisi.

3-onlar ki, gayba iman edip namazi durust kilarlar, kendilerine rizik olarak verdigimiz seylerden infak ederler.

4-ve onlar ki, hem sana indirilene iman ederler, hem senden evvel indirilene. ahirete kesin inanci da bunlar edinirler.

5-bunlar iste rablerinden bir hidayet uzerindedir ve bunlar iste o murada eren kurtulmuslar.

6-kufre saplananlara gelince, onlari uyarsan da uyarmasan da onlarca aynidir. iman etmezler.

7-allah, kalplerini ve kulaklarini muhurlemis; gozlerine de bir perde inmistir. bunlarin hakki pek buyuk bir azaptir.

8-insanlarin icinde kimi de vardir ki: "allah’a ve ahiret gunune inandik" derler; halbuki iman etmis degillerdir.

9-allah’i ve muminleri aldatmaya calisirlar. halbuki sadece kendilerini aldatirlar da farkina varmazlar.

10-kalplerinde bir hastalik vardir. allah hastaliklarini artirmistir ve yalancilik ettikleri icin bunlara pek aci bir azap vardir.

11-onlara: "yeryuzunde bozgunculuk yapmayin!" denildigi zaman: "biz ancak duzelticileriz" derler.

12-ha! dogrusu bunlar ortaligi karistiranlardir. fakat suurlari olmadigindan farkinda degillerdir.

13-yine bunlara: "insanlari inandiklari gibi inanin." dendigi zaman: "biz de o budalalarin inandiklari gibi mi inanalim?" derler. dogrusu budala kendileridir, fakat bilmezler.

14-bir de iman edenlerle karsilastiklarinda: "biz de inandik" derler. kendi seytanlari ile basbasa kaldiklarinda: "emin olun biz sizinle beraberiz, biz ancak alay ediyoruz." derler.

15-asil allah onlarla alay ediyor ve taskinliklari icinde bocalarlarken kendilerini surukleyip goturuyor.

16-iste bunlar oyle kimselerdir ki hidayet karsiliginda sapikligi satin almislardir da ticaretleri kar etmemistir. kar yolunu tutmus da degillerdir.

17-bunlarin durumu, bir ates yakmak isteyen kimsenin durumuna benzer. ates, cevresindekileri aydinlatinca allah, nurlarini gideriverip kendilerini karanliklar icinde birakir. artik bunlar gormezler.

18-sagirdirlar, dilsizdirler, kordurler. artik bunlar, donmezler.

19-yahut bunlarin durumu karanliklar, gurleme ve simsekler icinde gokten bosanan bir yagmura tutulmus kimsenin durumu gibidir. olum korkusuyla parmaklarini kulaklarina tikiyorlar. allah kafirleri kusatmistir.

20-simsek neredeyse gozlerini kapiverecek; onlerini aydinlatinca isiginda yuruyorlar, karanliklar uzerlerine cokunce de dikilip kaliyorlar. allah dileseydi isitme ve gormelerini aliverirdi. suphe yok ki, allah her seye gucu yetendir.

21-ey insanlar, sizi ve sizden oncekileri yaratmis olan rabbinize kulluk ve ibadet ediniz ki, gercek korunanlardan olasiniz!

22-o, oyle bir lutufkardir ki, sizin icin yeri bir dosek, gogu bir bina yapti ve sizin icin gokten bir su indirdi de onunla cesitli mahsullerden size bir rizik cikardi. siz de artik bile bile tutup da allah’a ortaklar kosmayin.

23-eger kulumuza parca parca indirdigimiz kur’an’dan suphe ediyorsaniz, haydi onun gibisinden bir sure meydana getirin ve allah’tan baska guvendiklerinizin hepsini cagirin, eger iddianizda dogru iseniz.

24-fakat yapamazsiniz -ki hic bir zaman yapamayacaksiniz- o halde kafirler icin hazirlanin -cirasi insanlarla taslar olan- o atesten sakinin!

s25-iman edip iyi amel isleyenleri mujdele! kendileri icin altlarindan irmaklar akan cennetler var. onlara her hangi bir meyveden bir rizik yedirilince onlar, her defasinda: "bu bizim onceden yedigimiz seydir." diyecekler; oysa ona benzer olarak sunulacaklar. kendileri icin orada tertemiz zevceler de var. onlar orada ebedi kalacaklar.

26-allah bir sivrisinegi, hatta ustundekini ornek vermekten sikilmaz. iman edenler bunun rablerinden bir gercek oldugunu bilirler. kafirler ise: "allah boyle bir ornek ile ne demek istemis?" derler. evet! allah onunla bir cogunu da sasirtir, yine onunla bir cogunu yola getirir. onunla ancak fasiklari sasirtir

27-ki allah’a kesin soz verdikten sonra bozarlar, allah’in riayet edilmesini emrettigi iliskileri keser ve yeryuzunde bozgunculuk yaparlar. iste onlar, hep o husrana dusenlerdir.

28-allah’a nasil kufrediyorsunuz ki, olu iken sizleri diriltti. sonra sizleri yine oldurecek, sonra sizleri yine diriltecek, sonra da dondurulup o’na goturuleceksiniz!

29-o oyle bir yaraticidir ki, yerde ne varsa hepsini sizin icin yaratti; sonra iradesini goge yoneltip onlari yedi gok olarak duzenledi. o, her seyi pek iyi bilendir.

30-dusun ki, rabbin meleklere: "muhakkak ben, yeryuzunde bir halife tayin edecegim." dedigi vakit, "biz seni tesbih ve takdis edip dururken orada fesat cikaracak ve kanlar akitacak bir yaratik mi yaratacaksin?" dediler. "her halde ben sizin bilmeyeceginiz seyleri bilirim!" buyurdu.

31-ve adem’e butun isimleri ogretti. sonra o isimlerin delalet ettigi seyleri meleklere gosterip: "haydi davanizda dogru iseniz, bana sunlari isimleriyle haber verin!" buyurdu.

32-melekler: "seni butun eksikliklerden tenzih ederiz ya rab! bizim icin, senin bize bildirdiginden baska bilgi mumkun degildir. o her seyi bilen hukum sahibi sadece sensin sen!" dediler.

33-"ey adem, bunlara onlari isimleriyle haber ver!" buyurdu. bu emir uzerine adem, onlara isimleriyle bunlari haber verince buyurdu ki: "size demedim mi ben her halde goklerin ve yerin sirrini bilirim! ve sizin acikladiginiz ve gizlediginiz seyleri de biliyorum!"

34-ve o vakit meleklere: "adem icin secde edin!" dedik, derhal secde ettiler. ancak iblis dayatti, kibrine yediremedi, zaten o kafirlerden idi.

35-ve dedik ki: "ey adem, sen ve esin cennete yerlesin, ikiniz de orada dilediginiz yerde bol bol yiyin, ancak su agaca yaklasmayin ki, haddini asan zalimlerden olmayasiniz."

36-bunun uzerine seytan onlari oradan kaydirdi, ikisini de bulunduklari o bolluk icindeki yerden cikardi. biz de: "haydi kiminiz kiminize dusman olarak inin ve yerde bir zamana kadar kalip nasibinizi alacaksiniz." dedik.

37-bu ara adem rabbinden bir takim kelimeler belleyip o’na yalvardi. o da tevbesini kabul buyurup ona yine bakti. gercekten tevbeyi cok kabul eden ve cok merhamet eden ancak o’dur!

38-dedik ki: "hepiniz oradan inin!" sonra benden size ne zaman bir yol gosterici gelir de kim o yol gostericinin izince giderse, onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardir.

39-kufre sapanlar ve ayetlerimize yalan diyenler ise, iste bunlar atesin arkadaslaridir, onlar orada ebedi kalacaklardir.

40-ey israilogullari, size lutfettigim nimetimi hatirlayin, bana verdiginiz sozu yerine getirin ki ben de size olan ahdimi yerine getireyim ve artik benden korkun benden

41-ve beraberinizdekini tasdik edici olarak indirdigim kur’an’a iman edin, o’na inanmayanlarin ilki siz olmayin, ayetlerimi de bir kac paraya degistirmeyin ve benden sakinin artik benden!

42-hakki batila karistirip da bile bile hakki gizlemeyin!

43-namazi dosdogru kilin, zekati verin ve ruku edenlerle birlikte siz de ruku edin!

44-kitab (tevrat)’i okudugunuz halde insanlara iyiligi emreder de kendinizi unutur musunuz? artik akillanmayacak misiniz?

45-bir de sabir ve namazla yardim isteyin. gerci bu agir gelir; ancak saygili kimselere degil.

46-onlar ki, kendilerinin gercekten rablerine kavusacaklarina ve ancak o’na doneceklerine inanirlar.



47-ey israilogullari, size ihsan ettigim nimetimi ve vaktiyle sizi diger varliklara ustun yaptigimi hatirlayin.

48-ve kimsenin kimseden bir sey odeyemeyecegi, kimseden sefaatin kabul olunmayacagi, kimseden fidyenin alinmayacagi ve kimsenin kurtarilamayacagi bir gunden sakinin!

49-hem hatirlayin ki, bir zaman sizi firavun’un ailesinden kurtardik. size azabin en kotusunu reva goruyor, ogullarinizi bogazliyor ve kizlarinizi sag birakiyorlardi. ve bunda size rabbiniz tarafindan buyuk bir imtihan vardi.

50-ve bir vakit sizin icin denizi yardik, sizi kurtardik da firavun’un adamlarini boguverdik, sizler de bakip duruyordunuz.

51-ve bir vakit musa’ya kirk gece (tur’da kalmak ve sonra kendisine tevrat verilmek uzere) sozlestik. sonra siz, onun arkasindan kendinize zulmederek buzagiya taptiniz.

52-sonra bunun arkasindan da sizi bagisladik, artik sukretmeniz gerekiyordu.

53-ve bir vakit musa’ya o kitab’i ve furkan’i verdik, gerekirdi ki, dogru yolda gidesiniz.

54-ve bir vakit musa, kavmine dedi ki: "ey kavmim, cidden siz o buzagiya tapmakla kendinize zulmettiniz. gelin yarataniniza donun, tevbe edin de nefislerinizi oldurun. boyle yapmaniz yarataniniz yaninda sizin icin hayirlidir." boylece tevbenizi kabul buyurdu. gercekten o, tevbeleri cok kabul eden, devamli merhamet edendir.

55-ve bir vakit: "ey musa, biz allah’i acikca gormedikce, senin sozune kesinlikle inanmayacagiz." dediniz. bunun uzerine sizi o yildirim yakalayiverdi; siz de bakakalmistiniz.

56-sonra sukredesiniz diye sizi olumunuzden sonra yine dirilttik.

57-ve ustunuze o bulutu golgelik yaptik ve size verdigimiz guzel riziklardan yiyin diye uzerinize hem kudret helvasi, hem de bildircin indirdik. bize zulmetmediler, belki kendilerine ediyorlardi.

58-ve bir vakit: "su sehre girin de nimetlerinden dilediginiz sekilde bol bol yiyin ve secde ederek kapidan girin "gunahlarimizi bagisla" deyin ki, size gunahlarinizi magfiret ediverelim, iyilik edenlere ise (nimetlerimizi) daha artiracagiz" dedik.

59-derken o zulmedenler sozu degistirdiler, kendilerine soylendiginden baska bir sekle koydular. biz de o zalimlere kotuluk yaptiklari icin gokten pis bir azap indirdik.

60-ve bir vakit musa, kavmi icin su dilediginde bulunmustu, biz de: "asan ile tasa vur!" demistik. bunun uzerine ondan oniki pinar fiskirdi. her kisim insanlar kendi su alacagi kaynagi bildi. allah’in rizkindan yiyin, icin de bozgunculuk yaparak yeryuzunu fesada vermeyin!

61-ve bir vakit: "ey musa, biz tek cesit yemege asla katlanamayacagiz, artik bizim icin rabbine dua et, bize yerin yetistirdigi seylerden; sebzesinden, kabagindan, sarimsagindan, mercimeginden, soganindan cikarsin." dediniz. (o da): "o ustun olani daha asagi olanla degismek mi istiyorsunuz? bir kasabaya inin, o vakit size istediginiz olacaktir." dedi. uzerlerine de zillet ve meskenet damgasi basildi ve sonunda allah’tan bir gazaba ugradilar. evet oyle oldu, cunku allah’in ayetlerini inkar ediyorlar ve haksiz olarak peygamberleri olduruyorlardi. evet oyle oldu, cunku isyana daldilar ve asiri gidiyorlardi.

62-suphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hiristiyanlar ve sabiiler; bunlardan her kim allah’a ve ahiret gunune gercekten iman eder ve iyi bir amel islerse, elbette bunlarin rableri yaninda mukafatlari vardir. bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun da olmayacaklardir.

63-bir vakit de sizden soz almistik ve tur’u ustunuze kaldirip demistik ki: "verdigimiz kitab’a simsiki sarilin ve icindekilerden gafil olmayin ki, gunahtan sakinmis olasiniz."

64-sonra onun arkasindan yine yuz cevirdiniz. eger uzerinizde allah’in lutuf ve rahmeti olmasaydi her halde zarara ugrayanlardan olurdunuz.

65-icinizden cumartesi istirahat gunu yasagini cigneyenleri elbette bilirsiniz. biz onlara: "sefil maymunlar olun!" dedik.

66-ve bu cezayi onundekilere ve sonrakilere bir ibret dersi ve korunacaklara da bir ogut ve nasihat yaptik.

67-bir vakit de musa, kavmine demisti ki: "allah size bir sigir bogazlamanizi emrediyor." onlar da: "ay! bizimle eglenip alay mi ediyorsun?" dediler. o da: "o gibi cahillerden olmaktan allah’a siginirim." dedi.

68-onlar: "bizim icin rabbine dua et onun ne oldugunu bize aciklasin." dediler. o da: "rabbim soyle buyuruyor: "bir sigir ki ne yasli, ne de genc, ikisi ortasi bir dinc. haydi emrolundugunuz isi yapin!" dedi.

69-onlar: "bizim icin rabbine dua et rengini bize aciklasin" dediler. o da: "rabbim soyle buyuruyor: rengi bakanlara surur veren sapsari bir sigir." dedi.

70-onlar: "bizim icin rabbine dua et, onu bize iyice aciklasin; cunku o sigir bize karisik geldi. bununla beraber allah dilerse elbette onu buluruz." dediler.

71-o da: "rabbim soyle buyuruyor: o, ne kosulup topragi suren, ne de ekin sulayan, salma gezen ve hic alacasi olmayan bir sigirdir." dedi. onlar da: "iste tam simdi gercegi ortaya koydun." dediler. bunun uzerine o sigiri (bulup) bogazladilar. neredeyse yapmayacaklardi.

72-ve o vakit birini oldurmustunuz de, katili hakkinda birbirinizle atismis, ustunuzden atmistiniz. halbuki allah gizlemis oldugunuzu aciga cikaracakti.

73-onun icin dedik ki: "o sigirin bir parcasiyla oldurulen kisiye vurun." iste boyle, allah oluleri diriltir ve size ayetlerini gosterir, taki aklinizi basiniza alasiniz.

74-sonra bunun arkasindan kalpleriniz katilasti. simdi onlar taslar gibi, hatta daha duygusuz; cunku taslarin oylesi var ki icinden nehirler kayniyor, oylesi var ki catliyor da bagrindan sular fiskiriyor ve oylesi de var ki allah korkusundan yerlerde yuvarlaniyor. sizlerin neler yaptigindan allah gafil degildir.

75-simdi bunlarin size iman edeceklerini umit mi ediyorsunuz? halbuki bunlardan bir zumre vardir ki, allah’in kelamini dinlerlerdi de akillari aldiktan sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.

76-iman edenlere rasladiklarinda: "inandik" derler. birbirleriyle basbasa kaldiklarinda da: "rabbinizin huzurunda aleyhinize delil olarak kullansinlar diye mi tutup allah’in size acikladigi hakikati onlara soyluyorsunuz? akliniz yok mu be!" derler.

77-peki bilmezler mi ki, onlar neyi sir olarak saklar ve neyi acikca ilan ederlerse allah hepsini bilir?

78-bunlarin bir de okuyup yazma bilmeyen kismi vardir ki, kitabi, kitabeti bilmezler, ancak bir takim kuruntu yigini hayaller kurar ve sadece zan ardinda dolasirlar.

79-artik o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak icin: "bu allah tarafindandir." derler. artik vay o ellerinin yazdiklari yuzunden onlara! vay o kazandiklari vebal yuzunden onlara!

80-bir de dediler ki: "bize sayili bir kac gunden baska asla ates dokunmaz." siz de: "allah’tan bir teminat mi aldiniz? boyle ise allah kesinlikle sozunden caymaz, yoksa allah’a karsi bilemeyeceginiz seyleri mi soyluyorsunuz?"

81-evet kim bir kotuluk yapmis da gunahi kendisini her taraftan kusatmis ise, iste oyleleri ates ehli ve orada suresiz kalacaklardir.

82-iman edip iyi ameller isleyenler, iste oyleleri de cennet ehli ve orada suresiz kalacaklardir.

83-ve bir vakit israilogullarindan soyle soz almistik: "allah’tan baskasina tapmayacaksiniz, ana-babaya, yakinligi olanlara, oksuzlere ve bicarelere de iyilik yapacaksiniz. insanlara guzel soz soyleyin, namazi kilin, zekati verin." sonra pek aziniz mustesna olmak uzere sozunuzden dondunuz, hala da donuyorsunuz!

84-yine bir vakit kesin sozunuzu almistik: "birbirinizin kanlarini dokmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarinizdan cikarmayacaksiniz." sonra siz bunu ikrar da ettiniz ve ikrariniza sahit de oldunuz.

85-sonra sizler yine soyle kimselersiniz ki kendi kendinizi olduruyorsunuz ve icinizden bir zumreyi yurtlarindan cikariyorsunuz, aleyhlerinde gunah ve dusmanlikla birlesip yardimlasiyorsunuz. sayet size esir olarak gelirlerse fidyelesmeye kalkisiyorsunuz. oysa cikarilmalari size haram kilinmisti. yoksa siz kitabin bir kismina inanip bir kismini inkar mi ediyorsunuz? su halde icinizde boyle yapanlar sonucta dunya hayatinda rusvayliktan baska ne kazanirlar? kiyamet gunu de en siddetli azaba kakilirlar. allah yaptiklarinizdan habersiz degildir.

86-bunlar, ahireti dunya hayatina satmis kimselerdir. onun icin bunlardan azap hafifletilmez ve kendilerine bir yardim da yapilmaz.

87-andolsun ki, musa’ya o kitabi verdik, arkasindan bir takim peygamberler de gonderdik. hele meryem oglu isa’ya deliller verdik ve o’nu cebrail ile de destekledik. demek ki, size nefislerinizin hoslanmayacagi bir emirle bir peygamber geldikce her defasinda kafa mi tutacaksiniz? kibrinize dokundugu icin kimine yalan diyecek, kimini de oldurecek misiniz?

88-"bizim kalplerimiz kiliflidir" dediler. oyle degil! allah onlari kafirlikleri sebebiyle lanetledi; onun icin cok az imana gelirler.

89-yanlarindakini (tevrat’i) tasdik etmek uzere onlara allah tarafindan bir kitap (kur’an) gelince; onceden inkar edenlere karsi yardim isteyip dururlarken o tanidiklari kendilerine gelince tuttular onu inkar ettiler. artik allah’in laneti kafirlerin boynuna olsun!

90-ne kadar cirkindir o (karsiliginda) kendilerini sattiklari sey ki; allah’in kullarindan diledigine kendi lutfundan vahiy indirmesini cekemeyerek, allah ne indirdiyse hepsini inkar ettiler. bu yuzden de gazap ustune gazaba ugradilar. ve o kafirler icin asagilayan bir azap vardir.

91-onlara: "allah ne indirdiyse iman edin!" denildigi zaman: "biz kendimize indirilene iman ederiz." derler de otekini inkar ederler. oysa yanlarindakini (tevrat’i) dogrulayacak odur. de ki: "madem inaniyordunuz ne diye allah’in peygamberlerini olduruyordunuz?"

92-andolsun ki, musa size apacik delillerle gelmisti de arkasindan tuttunuz danaya taptiniz. siz iste o zalimlersiniz.

93-bir vakit: "size verdigimiz kitab’a simsiki sarilin ve o’nu dinleyin" diye tur’u tepenize kaldirip sizden soz aldik. "duyduk, isyan ettik." dediler ve inkarlari yuzunden dana sevgisi iliklerine kadar isledi. de ki: "eger sizler inanmis kimseler iseniz inanciniz size ne kotu seyler emrediyor!

94-de ki: "allah yaninda ahiret evi (cennet) baskalarinin degil de sadece sizin ise, eger bu davanizda da dogru iseniz haydi olumu caniniza minnet bilin!"

95-fakat ellerinden cikan isleri yuzunden onu hic bir zaman temenni edemezler. allah o zalimleri bilir.

96-onlari, insanlarin hayata en duskunu hatta musriklerden bile daha duskunu bulacaksiniz. onlardan her biri, bin sene yasamayi arzu eder. halbuki, omurlu olmak kendisini azaptan uzaklastiracak degildir. allah, onlarin neler yaptiklarini goruyor.

97-soyle: "her kim cebrail’e dusman ise kendisinden oncekileri dogrulayan ve muminlere bir hidayet ve mujde olan kur’an’i senin kalbine allah’in izniyle o indirdi.

98-her kim allah’a, allah’in meleklerine, peygamberlerine, cebrail’e ve mikail’e dusman olursa, bilsin ki, allah kafirlerin dusmanidir.

99-andolsun ki, sana cok acik ayetler; parlak mucizeler indirdik. oyle ki iman sahasindan uzaklasmis fasiklardan baskasi onlari inkar etmez.

100-o fasiklar, hem bunlari tanimayacaklar, hem de ne zaman bir antlasma yapsalar her defasinda mutlaka iclerinden bir zumre onu bozup ativerecek oyle mi? hatta az bir zumre degil, onlarin cogu antlasma tanimaz imansizlardir.

101-onlara allah tarafindan yanlarindaki kitabi dogrulayici bir peygamber gelince, daha once kendilerine kitap verilenlerden bir kismi, sanki gercegi bilmiyorlarmis gibi allah’in kitabini arkalarina attilar.

102-tuttular suleyman’in mulkune dair seytanlarinuydurup izledikleri seylerin ardina dustuler. oysa, suleyman kafir olmadi, ama o seytanlar kafir oldular; insanlara buyuculuk ve babil’de harut, marut adinda iki melege indirilen seyleri ogretiyorlardi. halbuki o ikisi: "biz ancak bir imtihan icin gonderildik, sakin sihir yapip kafir olma!" demedikce bir kimseye buyu ogretmezlerdi. iste bunlardan kari-koca arasini ayiran seyler ogreniyorlardi. fakat allah’in izni olmadikca bununla kimseye zarar veremezlerdi. kendilerine zarar verecek ve faydasi olmayacak bir sey ogreniyorlardi. andolsun ki, onu her kim satin alirsa, onun ahirette bir nasibi olmadigini da cok iyi biliyorlardi. keske kendilerini ne kotu sey karsiliginda sattiklarini bilselerdi!

103-evet! iman edip de (buyu gibi gunahlardan) sakinmis olsalardi, elbette allah tarafindan verilecek bir mukafat cok hayirli olacakti; bunu bir bilselerdi!

104-ey iman edenler, "raina =bizi gozet" demeyin, "unzurna =bize bak" deyin ve duyun ki, kafirler icin pek elem veren bir azap vardir.

105-ne kitap ehlinden, ne de musriklerden olan kafirler size rabbinizden bir hayir indirilmesini ister. allah ise rahmetini diledigine bahseder ve allah cok buyuk lutuf sahibidir

106-biz bir ayetten her neyi yururlukten kaldirir veya unutturursak, daha hayirlisini yahut benzerini getiririz. allah’in her seye gucu yettigini bilmez misin?

107-bilmez misin ki, gercekten goklerin ve yerin mulku tamamen allah’a aittir. size de allah’tan baska ne bir dost, ne de bir yardimci vardir!

108-yoksa siz peygamberinizi, bundan once musa’ya soruldugu gibi sorguya cekmek mi istiyorsunuz? oysa her kim imani inkarla degistirirse artik duz yolun ortasinda sapitmis olur.

109-kitap ehlinden bir cogu arzu etmektedir ki, hak kendilerine gun gibi asikar olduktan sonra sirf nefsaniyetlerinden ve kiskancliktan oturu, sizi iman ettikten sonra cevirip kafir etsinler. simdilik siz, allah emrini verinceye kadar af ve hosgoruyle davranin. suphesiz ki, allah her seye gucu yetendir.

110-namazi dogru kilin, zekati verin, kendiniz icin her ne hayir yapip gonderirseniz, allah yaninda onu bulursunuz. her zaman allah butun yaptiklarinizi goruyor!

111-bir de "yahudiler veya hiristiyanlardan baskasi asla cennete giremeyecek." dediler. bu onlarin kendi kuruntularidir. de ki: "eger dogru iseniz, haydi kesin delilinizi getirin!"

112-hayir! kim samimi olarak yuzunu allah’a tertemiz teslim ederse, iste onun rabbi katinda mukafati vardir. onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardir.

113-yahudiler: "hiristiyanlarin dayandigi bir sey yoktur." derken, hiristiyanlar da: "yahudilerin dayandigi bir sey yoktur." dediler. oysa hepsi de kitabi okuyorlar. bilmeyenler de tipki onlarin dedikleri gibi diyorlar. bu yuzden allah ihtilaf ettikleri bu hususta kiyamet gunu aralarinda hukmunu verecektir.

114-allah’in mescitlerinde, allah’in isminin anilmasini engelleyen ve onlarin harap olmasina calisan kimselerden daha zalim kim olabilir? bunlarin oralara korka korka girmekten baska careleri yoktur. bunlara dunyada zillet, ahirette de buyuk bir azap vardir.

115-bununla beraber, dogu da allah’in bati da! nerede yonelseniz, orada allah’a durulacak yon vardir! suphe yok ki allah’in rahmeti genistir ve o, her seyi bilendir.

116-hem o zalimler: "allah ogul edindi." dediler; hasa o, bu gibi seylerden munezzehtir. dogrusu goklerde ve yerde ne varsa hepsi o’nun emrine boyun egmektedir.

117-o, goklerin ve yerin orneksiz yaraticisidir. bir isi yapmayi isteyince ona yalniz "ol!" der, o da oluverir.

118-ilmi olmayanlar da: "ne olur allah bizimle konussa, yahut bize bir mucize gelse!" dediler. bunlardan oncekiler de tipki bunlarin dedikleri gibi demislerdi. kalpleri birbirine benzedi. cidden gercekleri bilmek isteyen bir ummet icin biz mucizeleri acik bir sekilde gosterdik.

119-suphesiz ki, biz seni hak (olan kur’an) ile rahmetimizin mujdecisi ve azabimizin habercisi gonderdik. sen o cehennemliklerden sorumlu da degilsin.

120-sen onlarin milletlerine tabi olmadikca yahudiler de hiristiyanlar da senden asla hosnut olmazlar. de ki: "her halde yol allah yoludur." sanim hakki icin sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, faraza onlarin arzularina uyacak olsan, allah’tan sana ne bir dost, ne de bir yardimci bulunur.

121-kendilerine kitap verdigimiz liyakatli kimseler onu, tilavetinin hakkini vererek okurlar. iste onlar ona iman ederler. kim de onu inkar ederse husrana ugrayanlar iste onlardir.

122-ey israilogullari, sizlere ihsan ettigim nimetimi ve sizi bir zamanlar alemlere ustun kilmis oldugumu hatirlayin.

123-ve oyle bir gunden korkun ki, kimse baska birinin yerine bir sey odeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, ona sefaat fayda vermez ve hic bir taraftan yardim da gormezler.

124-sunu da hatirlayin ki, bir vakit rabbi, ibrahim’i bir takim kelimelerle imtihan etti. o, onlari tamamlayinca rabbi: "ben seni butun insanlara onder yapacagim." buyurdu. ibrahim: "rabbim zurriyetimden de yap" dedi. rabbi ise: "zalimler benim ahdime nail olamaz." buyurdu.

125-ve o vakit kabe’yi insanlar icin donup varilacak sevap kazanma ve guvenilir bir yer kildik. siz de ibrahim’in makamindan kendinize bir namazgah edinin! ve ibrahim ile ismail’e soyle emir verdik: "beytimi, hem tavaf edenler icin, hem ibadete kapananlar icin, hem de ruku ve secdeye varanlar icin tertemiz bulundurun."

126-ve o vakit ibrahim: "ya rab, burasini guvenilir bir yer kil ve halkindan allah’a ve ahiret gunune inananlari cesitli meyvelerle riziklandir!" dedi. allah da: "inkar edenleri de riziklandirir, kisa bir zaman icin hayattan nasip aldiririm. sonra onlari cehennem azabina girmek zorunda birakirim ki, o ne yaman bir inkilaptir!" buyurdu.

127-ve o zaman ki, ibrahim beyt’in temellerini yukseltiyordu. ismail ile birlikte soyle dua ettiler: "ey rabbimiz, bizden kabul buyur. cunku daima isiten, daima bilen sensin ancak sen!

128-ey rabbimiz, bizi yalniz senin icin boyun egen musluman kil! soyumuzdan yalniz senin icin boyun egen musluman bir ummet vucuda getir! bizlere yapacagimiz ibadetleri goster ve tevbe ettikce uzerimize rahmetinle bak! tevbeleri cok kabul eden, cok merhamet eden sensin ancak sen!

129-ey rabbimiz! onlara iclerinden oyle bir peygamber gonder ki, uzerlerine ayetlerini okusun, kendilerine kitab’i ve hikmeti ogretsin, iclerini ve dislarini tertemiz yapsin! cunku guc ve kuvvet sahibi, tam hikmet sahibi sensin ancak sen!"

130-ibrahim’in milletinden, kendine kiyandan baska kim yuz cevirir? gercek su ki, biz onu dunyada seckin birisi yaptik, ahirette de hic suphe yok ki o iyiler arasindadir.

131-rabbi ona: "bana teslim ol!" emrini verince, o da: "alemlerin rabbine teslim oldum." dedi.

132-bu dini ibrahim kendi ogullarina vasiyet ettigi gibi yakup da vasiyet etti ve: "ogullarim, allah sizin icin o dini secti, baska dinlerden sakinin yalniz musluman olarak can verin! dedi.

133-yoksa olum yakub’a geldigi vakit siz de orada miydiniz. o ogullarina: "benden sonra neye ibadet edeceksiniz?" dedigi vakit onlar: "senin allah’ina, atalarin ibrahim, ismail ve ishak’in allah’ina, tek olan ilah’a ibadet ederiz, biz ancak o’na boyun egen muslumanlariz." dediler.

134-onlar bir ummetti gelip gecti. onlara kendi kazandiklari, size de kendi kazandiginiz; siz onlarin yaptiklarindan sorulacak degilsiniz.

135-bir de: "yahudi veya hiristiyan olunuz ki, hidayet bulasiniz" dediler. de ki: "hayir, biz bir tek allah’a inanan ibrahim’in dinindeyiz ki, o hic bir zaman allah’a ortak kosanlardan olmadi."

136-ve deyin ki: "biz allah’a iman ettigimiz gibi, bize ne indirildiyse; ibrahim’e, ismail’e, ishak’a, yakub’a ve torunlarina ne indirildiyse; musa’ya, isa’ya ne verildiyse ve butun peygamberlere rableri tarafindan ne verildiyse hepsine iman ettik. o’nun elcilerinden hicbirini ayirt etmeyiz. ve biz, ancak o’nun icin boyun egen muslumanlariz.

137-eger onlar da boyle sizin iman ettiginiz gibi iman ederlerse muhakkak dogru yolu buldular. yok, yuz cevirirlerse, onlar sadece bir ihtilaf ve cekisme icindedirler. allah da senden yana onlarinhaklarindan geliverecektir. o, herseyi isiten ve bilendir.

138-sen allah’in boyasina bak! (vaftiz de ne ki!) kim allah’tan daha guzel boya vurabilir? iste biz o’na ibadet edenleriz!

139-de ki: "siz allah hakkinda bizimle mucadele mi edeceksiniz? oysa o, bizim de rabbimiz, sizin de. bizim yaptiklarimiz bize, sizin yaptiklariniz size. ancak biz o’na samimiyetle baglilariz."

140-yoksa siz: "ibrahim de ismail de ishak da yakup da torunlari da hep yahudi veya hiristiyan idiler." mi diyorsunuz? de ki: "sizler mi daha iyi bileceksiniz, yoksa allah mi? allah’in sahitlik ettigi bir gercegi bilerek gizleyenlerden daha zalim kim olabilir? allah yaptiklarinizdan gafil degildir.

141-onlar bir ummetti gelip gectiler. onlara kendi kazandiklari, size de kendi kazandiginiz ve siz onlarin yaptiklarindan sorumlu degilsiniz.

142-insanlardan beyinsiz takimi: "bunlari bulunduklari kibleden ceviren nedir?" diyeceklerdir. de ki: "dogu da bati da allah’indir. o, diledigi kimseyi dogru bir caddeye cikarir.

143-iste boyle sizi, butun insanlar uzerine adalet ornegi, hak sahitleri olasiniz, peygamber de sizin uzerinize sahit olsun diye, dogru bir caddeye cikarip ortada yuruyen bir toplum yaptik. sana onceden durdugun ka’be’yi kible yapmamiz da yalniz peygamberlerin izinde gidecekleri iki okcesi uzerinde geri doneceklerden ayirt etmemiz icindir. elbette o, allah’in dogru yola ilettigi kimselerden baskasina mutlaka agir gelecekti. allah imaninizi zayi edecek degildir. allah insanlara karsi cok sefkatli ve merhametlidir.

144-gercekten yuzunun gok yuzunde aranip durdugunu goruyoruz. artik gonlunu ferah tut, seni hosnut olacagin bir kibleye yoneltecegiz. haydi yuzunu mescid-i haram’a dogru cevir! siz de ey insanlar, nerede bulunursaniz, yuzunuzu o yana dogru ceviriniz. kendilerine kitap verilmis olanlar da suphesiz onun, rablerinden gelen bir gercek oldugunu kesinlikle bilirler. allah, onlarin yaptiklarindan ve yapacaklarindan habersiz degildir.

145-andolsun ki, sen, o kitap verilmis olanlara her turlu delili de getirsen yine senin kiblene uymazlar; sen de onlarin kiblesine uymazsin. bir kismi diger bir kisminin kiblesine de uymuyor. andolsun ki sana gelen bunca ilmin arkasindan tutup onlarin arzularina uyacak olursan, o takdirde sen de mutlaka haksizlik yapanlardan olursun.

146-kendilerine kitap verdigimiz toplumlarin alimleri, peygamberi, ogullarini tanir gibi tanirlar. boyle iken iclerinden bir takimi, gercegi bile bile gizlerler.

147-o gercek rabbindendir. artik sakin supheye dusenlerden olma!

148-her birinin bir yoneti vardir, o ona yonelir. haydi hep hayirlara kosun, yarisin! her nerede olsaniz allah sizi toplar, bir araya getirir. suphesiz ki, allah herseye gucu yetendir.

149-her nereden yola cikarsan hemen yuzunu mescid-i haram’a dogru cevir. suphesiz bu rabbinden gelen bir gercektir. allah, yaptiklarinizdan habersiz de degildir.

150-her nereden yola cikarsan yuzunu mescid-i haram’a dogru cevir ve her nerede olursaniz yuzunuzu ona dogru cevirin ki insanlar icin aleyhinizde bir delil olmasin. ancak iclerinden haksizlik edenler baska. siz de onlardan korkmayin, benden korkun ki hem uzerinizdeki nimetimi tamamlayayim hem de bu sayede dogru yola eresiniz.

151-nitekim icinizde size ayetlerimizi okuyan, sizi tertemiz yapan, size kitap ve hikmet ogreten ve size bilmediginiz seyleri ogreten, sizden bir elci gonderdik.

152-o halde anin beni, anayim sizi; bana sukredin, nankorluk etmeyin!

153-ey iman edenler, sabir ve namazla yardim isteyin! suphe yok ki, allah sabredenlerle beraberdir.

154-allah yolunda oldurulenlere oluler demeyin, hayir diridirler, fakat siz sezmezsiniz

155-caresiz sizleri biraz korku, biraz aclik, biraz maldan, candan ve urunlerden eksiklik ile imtihan edecegiz. mujdele o sabirlilara

156-ki baslarina bir bela geldiginde: "biz allah’a aitiz ve sonunda o’na donecegiz." derler.

157-iste onlar! onlara rablerinden magfiretler ve rahmet vardir ve iste onlar, dogru yola erenlerdir.

158-suphesiz, safa ile merve allah’in sembollerindendir. onun icin her kim hac veya umre niyetiyle ka’be’yi ziyaret ederse, tavafi bunlarla yapmasinda ona bir gunah yoktur. her kim de gonlunden koparak bir hayir islerse, suphesiz allah, mukafatini veren ve her seyi bilendir.

159-indirdigimiz apacik ayetleri ve dogruyu, biz onlari insanlar icin kitapta iyice acikladiktan sonra, gizleyenlere allah da butun lanet edebilenler de lanet eder.

160-ancak tevbe edip kendilerini duzelterek gercegi soyleyenler baska. ben, onlari bagislarim. ben, cok cok tevbe kabul ederim ve cok bagislarim.

161-ancak, ayetlerimizi inkar etmis ve kafir olarak olmus olanlar iste, allah’in laneti, meleklerin laneti, insanlarin laneti hep onlarin ustune olsun.

162-onlar, sonsuza kadar o lanetin altinda kalirlar, ne azaplari hafifletilir, ne de kendilerine goz actirilir.

163-her halde hepinizin tanrisi bir tanridir, o’ndan baska hic bir tanri yoktur. o, esirgeyen ve bagislayandir.

164-suphesiz, goklerin ve yerin yaratilisinda, gece ile gunduzun birbiri ardinca gelisinde, insanlara yarar seylerle denizde akan gemide, allah’in yukaridan bir su indirip onunla topragi olmusken diriltmesinde, uzerinde deprenen hayvanlari yaymasinda, ruzgarlari degistirmesinde, gokle yer arasinda boyun egmis bulutta akilli olan bir topluluk icin elbette allah’in birligine deliller vardir.

165-insanlardan kimi de allah’tan beride o’na karsi bir takim denkler ediniyorlar ve onlari allah’i sever gibi seviyorlar. iman edenler ise allah icin sevgice daha kuvvetlidirler. haksizlik edenler azabi, gorecekleri vakit butun kuvvetin gercekten allah’in oldugunu ve allah’in gercekten cok cetin azabi oldugunu gorseler...

166-o vakit uyulanlar, azabi gorerek kendilerine uyanlardan kacmislar, aralarindaki butun baglar didik didik kopmustur.

167-uyanlar da soyle demektedir: "ah bizim icin dunyaya bir donus olsaydi da onlar bizden kactiklari gibi biz de onlardan uzaklassaydik! iste boyle allah, onlara butun yaptiklarini uzerlerine cokmus, pismanliklar halinde gosterecektir. onlar, atesten cikacak degillerdir.

168-ey insanlar, butun yeryuzundeki nimetlerimden helal ve temiz olmak sartiyla yiyin; fakat seytanin adimlarina uymayin! cunku o sizin acik bir dusmaninizdir.

169-o size hep cirkin ve murdar isleri emreder ve allah’a karsi bilmediginiz seyleri soylemenizi ister.

170-onlara: "allah’in indirdigine uyun." denildiginde, "hayir, atalarimizi neyin uzerinde bulduksa ona uyariz." dediler. ya atalari birseye akil erdirememis ve dogruyu secememis idiyseler?

171-o kafirlerin durumu, sadece bir cagirma ve bagirmadan baskasini duymaz bir kulakla haykiranin durumuna benzer. sagirdirlar, dilsizdirler, kordurler, akil da etmezler.

172-ey iman edenler, size kismet ettigimiz riziklarin hoslarindan yiyin ve allah’a sukredin, eger yalnizca o’na tapiyorsaniz!

173-o, size, yalniz hayvan olusu, kan, domuz eti ve allah’tan baskasi adina kesileni yasakladi. ancak, kim bunlardan yemeye mecbur kalirsa baskasinin hakkina tecavuz etmemek ve zorunlu olan miktari gecmemek sartiyla ona da gunah yukletilmez. cunku allah, cok bagislayan ve merhamet edendir.

174-allah’in indirdigi kitaptan birseyi gizleyip de bununla biraz para alanlar muhakkak ki, karinlarina atesten baska bir sey yemezler ve kiyamet gunu allah onlarla ne konusur, ne de onlari temize cikarir; onlara sadece pek elem veren bir azap vardir.

175-iste onlar, hidayeti verip sapikligi, bagislamayi birakip azabi satin alan kiselerdir. bunlar atese ne kadar da dayanikli seyler!

176-zira bu azabin sebebi allah’in kitabi gercekle indirmis olmasindandir. kitapta ayriliga dusenler ise suphesiz, haktan uzak bir ayrilik icindedirler.

177-erginlik, yuzlerinizi bir dogu bir bati tarafina cevirmeniz degildir. ancak eren allah’a, ahiret gunune, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman edip yakinligi olanlara, oksuzlere, caresizlere, yolda kalmisa, dilenenlere ve esirler ugrunda seve seve mal veren, hem namazi kilan, hem zekati veren, sozlestikleri vakit sozlerini yerine getiren, hele sikinti ve hastalik durumlarinda ve savasin kizistigi anda sabir gosterenlerdir. iste bunlardir dogru olanlar ve bunlardir allah’tan korkup kotuluklerden sakinanlar.

178-ey iman edenler, oldurulenler hakkinda uzerinize kisas yazildi. hure hur, koleye kole, disiye disi. bununla birlikte her kim kardesi tarafindan kismen bagislanirsa, o vakit gorev, birinin gelenege uymasi birinin de ona borcunu guzellikle odemesidir. bu, rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmetttir. her kim, bunun ardindan yine tecavuz ederse, artik ona pek elem veren bir azap vardir. 179-sizin icin kisasta bir hayat vardir, ey temiz akli, temiz ozu olanlar! belki korunursunuz.

180-birinize olum geldigi vakit, bir mal birakacaksa, babasi, annesi ve en yakin akrabasi icin mesru bir bicimde vasiyette bulunmasi, allah’a karsi gelmekten sakinanlar uzerine yapilmasi gerekli bir hak olaral uzerinize yazildi.

181-simdi her kim bunu duyduktan sonra degistirirse, her halde vebali yalnizca o degistirenlerin boynunadir. suphe yok ki, isitir, bilir.

182-her kim de vasiyet edenin bir yanlislik yapmasindan veya bir gunaha girmesinden endise eder de iki tarafin arasini duzeltirse ona gunah yoktur. suphesiz, allah cok bagislayici cok merhametlidir.

183-ey iman edenler, oruc, sizden oncekilere farz kilindigi gibi size de korunasiniz diye farz kilindi.

184-sayili gunler... icinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diger gunlerden sayisinca tutar. ona dayanip kalanlar (dayanamayanlar) uzerine de bir yoksulu doyuracak fidye vermek gerekir. her kim de hayrina fidyeyi artirirsa hakkinda daha hayirlidir. yine de oruc tutmaniz sizin icin daha hayirlidir; eger bilirseniz.

185-o ramazan ayi ki, insanlari irsad icin, hak ile batili ayirt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan kur’an onda indirildi. onun icin sizden her kim bu aya erisirse oruc tutsun. kim de hasta veya yolculukta ise tutamadigi gunler sayisinca diger gunlerde kaza etsin. allah size kolaylik diliyor, zorluk dilemiyor. bir de o sayiyi tamamlamanizi ve size gosterdigi dogru yol uzere kendisini yuceltmenizi istiyor. umulur ki, sukredesiniz!

186-sayet kullarim beni senden sorarlarsa gercekten ben cok yakinim. bana dua edince duacinin duasini kabul ederim; o halde onlar da benim davetime kossunlar ve bana layikiyle iman etsinler ki, dogru yola gidebilsinler.

187-oruc gunlerinin gecesi kadinlarinizla iliskide bulunmaniz size helal edildi. onlar sizin icin bir giysi, siz de onlar icin bir giysi durumundasiniz. allah nefsinize guvenemeyeceginizi bildigi icin tevbenizi kabul etti ve sizi bagisladi. simdi onlarla iliskide bulunun, allah’in sizler icin yazdigini isteyin ve fecrin beyaz ipligi siyah iplikten sizce secilinceye kadar yiyin, icin, sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. bununla birlikte siz, mescitlerde itikaf halinde iken onlarla iliskide bulunmayin. bunlar, allah’in sinirlaridir; sakin onlara yaklasmayin! allah boylece, sakinip korunsunlar diye insanlara ayetlerini iyice acikliyor.

188-bir de aranizda mallarinizi haksiz sebeplerle yemeyin, insanlarin mallarindan bir kismini bile bile gunah ile yemek icin o mallari hakimlere sarkitmayin (dava konusu yapmayin.)

189-onlar sana hilalleri soruyorlar. de ki: "onlar, insanlar icin ve hac icin vakit olculeridir. erginlik, evlere arkalarindan gelmenizle degildir, gercek eren, korunanlardir. evlere kapilarindan gelin ve allah’tan korkun ki kurtulusa eresiniz.

190-size savas acanlarla siz de allah yolunda carpisin; fakat haksiz taarruz etmeyin. cunku allah, haksiz taarruz edenleri sevmez.

191-onlari nerede yakalarsaniz oldurun ve sizi cikardiklari yerden onlari cikarin. o fitne, adam oldurmekten daha kotudur. yalniz mescid-i haram’in yaninda, onlar sizinle savasmadikca siz de onlarla savasmayin! fakat sizi oldurmeye kalkisirlarsa, hemen onlari oldurun. kafirlerin cezasi boyledir.

192-artik allah’a ortak kosmaktan vazgecerlerse, suphesiz ki allah pek bagislayan ve pek merhamet edendir.

193-bir fitne kalmayip din yalniz allah’in oluncaya kadar onlarla carpisin. eger vazgecerlerse, artik dusmanlik ancak zalimlere karsidir.

194-haram ay, haram aya ve butun haramlar birbirine karsiliktir. o halde kim size saldiri bulunursa siz de ona yaptigi saldirinin misli ile saldirin ve ileri gitmekten allah’tan korkun ve bilin ki allah, takva sahibi olanlarla beraberdir.

195-allah yolunda malinizi verin de ellerinizle tehlikeye birakmayin ve guzel hareket edin, cunku allah, guzel davrananlari sever.

196-hacci ve umreyi de allah icin tamam yapin. eger kisitlanirsaniz o vakit kolayiniza gelen kurbani gonderin. kurban yerine varincaya kadar baslarinizi tiras etmeyin. icinizden hasta olana veya basinda bir rahatsizligi bulunana tiras icin oruc, sadaka veya kurbandan ibaret bir fidye gerekir. kisitliliktan kurtuldugunuzda her kim hacca kadar umre ile sevap kazanmak isterse ona da kurbanin kolay geleni gerekir. bunu bulamayana ise uc gun hacda yedi gun de dondukten sonra, toplam on gun oruc tutmak gerekir. bu hukum mescid-i haram’da ikamet etmeyenler icindir. allah’tan korkun ve bilin ki, allah’in cezasi gercekten cok cetindir.

197-hac vakti, bilinen aylardir. kim bu aylarda hacca baslarsa, artik hac sirasinda ne kadina yaklasma, ne gunah isleme, ne de kavga vardir. hayra dair ne islerseniz allah onu bilir. azik hazirlayin ve bana her turlu fenaliktan korunarak gelin. cunku en hayirli azik takvadir, ey beyni olanlar!

198-hac mevsiminde rabbinizden rizik isteyerek ticaret yapmaniz size gunah degildir. arafattan sel gibi tasarak dondugunuzde mes’ari’l-haram yaninda, allah’i zikredin. o’nu, size dogrusunu ogrettigi gibi zikredin. dogrusu siz, bundan once gercekten yolunu sasirmislardan idiniz.

199-sonra insanlarin akin ettigi yerden siz de donun ve allah’in bagislamasini isteyin. cunku allah bagislayan ve merhamet edendir.

200-nihayet hac ibadetlerinizi bitirdiginizde, bir zamanlar atalarinizi andiginiz gibi hatta daha coskulu bir anisla allah’i anin. cunku insanlarin bir takimi: "rabbimiz, bize dunyada ver!" der. ona ahirette bir kismet yoktur.

201-kimisi de: "rabbimiz, bize dunyada bir guzellik, ahirette de bir guzellik ver ve bizi ates azabindan koru!" der.

202-iste bunlara kazandiklarindan bir nasip vardir. allah’in hesabi cok cabuktur.

203-bir de sayili gunlerde allah’i zikredin, tekbir getirin. bunlardan iki gun icinde donus icin acele edene gunah yoktur, gec donene de gunah yoktur; fakat korunan icin. allah’tan korkun ve bilin ki, o’nun huzurunda toplanacaksiniz.

204-insanlardan kimi de vardir ki, dunya hayati hakkindaki sozu seni imrendirir ve o, kalbindekine allah’i sahit tutar. oysa o, islam dusmanlarinin en azilisidir.

205-is basina gectiginde yeryuzunde bozgunculuk cikarmak, ekini ve nesli yok etmek icin didinir. allah da bozgunculugu sevmez.

206-ona: "allah’tan kork!" denildigi zaman da gururu kendisini daha cok gunaha iter. cehennem de onun hakkindan gelir. o, gercekten ne kotu yataktir.

207-yine insanlar arasinda kimi de vardir ki, allah’in rizasini kazanmak icin kendisini feda eder. allah ise kullarina cok sefkatlidir.

208-ey iman edenler, topluca barisa girin ve seytanin adimlarina uymayin; cunku o, sizin aranizi acan belli bir dusmandir.

209-sizlere bunca acik deliller geldikten sonra yine kayarsaniz iyi biliniz ki, allah cok onurlu bir hikmet sahibidir.

210-onlar, sadece allah’in buluttan golgelikler icinde meleklerle birlikte gelmesini ve kendi islerinin bitirilmesini gozetliyorlar. oysa butun isler allah’a goturulur.

211-israil ogullarina, onlara ne kadar acik bir mucize verdigimizi sor! fakat her kim, allah’in nimetini kendisine geldikten sonra degistirirse suphesiz allah’in cezasi pek cetindir.

212-inkarcilara dunya hayati bezendi de iman edenlerle egleniyorlar. oysa korunan o muminler, kiyamet gunu onlarin ustundedirler. allah, diledigine hesapsiz nimetler verir.

213-insanlar tek bir ummet idi. ayrilmalari uzerine allah, nimetinin mujdecileri ve azabin habercileri olarak peygamberleri gonderdi ve onlarla birlikte insanlar arasindaki anlasmazliklarda hakem olmasi icin hak ile kitap indirdi. bunda da yalnizca kendilerine kitap verilenler, kendilerine bunca apacik ayetler geldikten sonra tutup aralarindaki ihtiras yuzunden anlasmazliga dustuler. bunun uzerine allah kendi izniyle inananlari anlasmazliga dustukleri hakka dogrudan ulastirdi. allah diledigini dogru yola cikarir.

214-yoksa siz, sizden once gecenlerin ornek olmus durumlari hic basiniza gelmeden cennete gireceginizi mi sandiniz? onlarin basina oyle ezici sikintilar, kimildatmaz zaruretler geldi ve oylesine sarsildilar ki, peygamber ve beraberindeki iman edenler: "allah’in yardimi ne zaman?" diyeceklerdi. bak iste, allah’in yardimi yakindir.

215-sana allah yolunda mallarini neye harcayacaklarini sorarlar. de ki: "vereceginiz nafaka, ana, baba, en yakinlar, oksuzler, yoksullar ve yolda kalmislar icindir. hayir olarak daha ne yaparsaniz allah onu muhakkak bilir.

216-savas, hosunuza gitmese de uzerinize yazildi. gerci o size hos gelmez, fakat olur ki, siz bir seyden hoslanmazsiniz; oysa o, hakkinizda hayirlidir. olur ki, siz birseyi seversiniz; ama o, sizin hakkinizda bir fenaliktir. allah bilir, siz bilmezsiniz.

217-sana haram ay ve onda savasma hakkinda soru yoneltiyorlar. de ki: "onda savas, buyuk bir gunahtir. allah yolundan engellemek, o’nu inkar etmek, mescid-i haram’a gidisi engellemek ve halkini oradan cikarmak ise, allah katinda daha buyuk bir gunahtir. fitne ise, adam oldurmekten daha buyuk bir kotuluktur. onlar gucleri yeterse, sizi dininizden dondurmek icin sizinle savasi surdururler, sizden her kim de dininden doner ve kafir olarak olurse, bunlarin yaptigi butun iyi isler dunya ve ahirette bosa gitmistir ve artik onlar cehennemliktirler, hep orada sonsuza kadar kalacaklardir.

218-suphesiz inananlar ve allah yolunda hicret edip savasanlar; kesinlikle bunlar, allah’in rahmetini umarlar. allah, gercekten bagislayici ve merhamet sahibidir.

219-sana sarap ve kumardan soruyorlar. de ki: "bu ikisinde buyuk bir gunah ve insanlara bazi yararlar vardir. ancak gunahlari yararlarindan daha buyuktur." yine sana neyi baskalarina vereceklerini soruyorlar. de ki: "sizi sikmayanini." allah, dusunesiniz diye, ayetlerini size boylece acikliyor.

220-o ayetler, dunya ve ahiret hakkindadir. bir de sana oksuzlerden soruyorlar. de ki: "onlarin islerini duzene koymak, karismamaktan daha hayirlidir. kendilerine karisirsaniz kardeslerinizdirler. allah, yararli is yapani bozguncudan ayirir. eger allah dileseydi sizi kesinkes sarpa sarardi. suphesiz ki, allah cok guclu ve hikmet sahibidir.

221-allah’a ortak kosan kadinlarla, iman etmedikce evlenmeyin! allah’a ortak kosan bir kadin sizin hosunuza gitse bile, iman etmis bir cariye her halde ondan daha hayirlidir. inanan kadinlari, allah’a ortak kosan erkeklerle, iman etmedikce evlendirmeyin. allah’a ortak kosan erkek size hos gorunse bile bir kole, ondan daha hayirlidir. onlar, sizi atese davet ederler; allah ise kendi izniyle cennete ve magfirete davet ediyor; insanlara, hatirda tutmalari icin ayetlerini iyice acikliyor.

222-sana kadinlarin aybasi adetlerinden soruyorlar. de ki: "o, bir eziyettir. onun icin adet gunlerinde kadinlardan cekilin ve temizleninceye kadar onlarla cinsel iliskide bulunmayin. iyice temizlendikleri vakit, allah’in emrettigi yerden onlara varin. allah, cok tevbe edenleri de sever cok temizlenenleri de sever.

223-kadinlariniz, sizin icin bir tarladir. o halde tarlaniza dilediginiz gibi varin ve kendiniz icin ileriye hazirlik yapin. allah’tan korkun ve herhalde onun huzuruna varacaginizi bilin! sen muminleri mujdele!

224-bir de sozunuzde durmaniz, takva sahibi olmaniz ve insanlarin arasini duzeltmeniz icin allah’i yeminlerinize hedef edip durmayin. allah, herseyi isiten, herseyi bilendir.

225-allah, sizleri agiz aliskanligiyla yaptiginiz yeminlerden dolayi cezalandirmaz. ancak gonullerinizin bilincli yaptigi yeminlerden sorumlu tutar. allah, cok bagislayici, cok halimdir.

226-eslerine yaklasmamak icin perhiz yemini eden erkeklerin dort ay beklemeleri gerekir. sayet eslerine donerlerse suphesiz allah, cok bagislayici ve esirgeyicidir.

227-ancak, eger bosanmaya karar verirlerse, suphesiz allah, soylediklerini isitir, kurduklarini bilir.

228-bosanmis kadinlar kendi kendilerine uc adet beklerler ve allah’in rahimlerinde yarattigini gizlemeleri kendilerine helal olmaz. allah’a ve ahiret gunune imanlari varsa gizlemezler. kocalari da barismak istedikleri takdirde o sure icerisinde onlari geri almaya daha cok hak sahibidirler. erkeklerin kadinlar uzerindeki haklari gibi, kadinlarin da erkekler uzerinde haklari vardir. yalniz, erkekler icin onlarin uzerinde bir derece vardir. allah’in izzeti var, hikmeti var.

229-o bosama iki keredir. ondan sonrasi, ya iyilikle tutmak veya guzellikle salmaktir. onlara verdiklerinizden bir sey almaniz da size helal olmaz. erkek ve kadin allah’in yukumlu kildigi gorevleri yerine getiremeyeceklerinden korkarlarsa o baska. eger siz de bunlarin allah’in verdigi yukumlulukleri dogru durust yerine getiremeyeceklerinden korkarsaniz, kadinin ayrilmak icin hakkindan vazgecmesinde artik ikisine de gunah yoktur. bunlar, iste allah’in belirledigi sinirlardir. sakin bunlari asmayin! her kim allah’in sinirlarini asarsa, iste onlar, zalimlerin ta kendileridir.

230-derken kadini bir daha bosarsa, baska bir kocaya varincaya kadar artik ona helal olmaz. bu da onu bosarsa, allah’in emirlerini saglam tutacaklarina umitli olduklari takdirde oncekilerin birbirlerine donmeleri kendilerine gunah degildir. bunlar, allah’in tayin ettigi sinirlardir. ilim ehli olanlar icin bunlari acikliyor.

231-kadinlari bosadiginizda, iddetlerini bitirdikleri zaman, artik ya onlari iyilikle tutun veya iyilikle salin. yoksa haklarina tecavuz etmek icin onlari zararlarina olacak sekilde yaninizda tutmayin. kim bunu yaparsa kendine zulmetmis olur. sakin allah’in ayetlerini sakaya almayin. allah’in uzerinizdeki nimetini ve size ogutler vermek icin indirdigi kitap ve hikmeti unutmayip dusunun. allah’tan korkun ve bilin ki, allah herseyi bilir.

232-kadinlari bosadiginizda, iddetlerini bitirdikleri zaman aralarinda mesru bir sekilde anlastiklari takdirde, kendilerini kocalarina nikah edecekler diye baski yapmayin. bu, iste icinizden allah’a ve ahiret gunune inananlara verilen bir oguttur. bu sizin hakkinizda daha hayirli ve daha temizdir. siz bilmezken allah bilir.

233-anneler cocuklarini emzigin tamamlanmasini isteyenler icin iki tam yil emzirirler. cocuk kendisinin olana da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri imkanlari nisbetinde bir borctur. bununla birlikte herkes ancak gucu nisbetinde yukumlu olur. ne yavrusu yuzunden bir ana ne de yavrusu yuzunden bir baba zarara ugratilmasin. mirasciya da ayni yukumluluk vardir. eger baba ve anne birbirleriyle anlasip riza gostererek memeden kesmek isterlerse kendilerine gunah yoktur. sayet cocuklarinizi baskalarina emzirtmek isterseniz vereceginiz ucreti guzelce odedikten sonra yine size gunah yoktur. bununla beraber allah’tan korkun ve bilin ki allah ne yaparsaniz gorur.

234-icinizden olup de geride kadin birakanlarin esleri, dort ay on gun beklemelidir. bu sureyi bitirdikten sonra artik kendi haklarinda mesru olarak tercih edecekleri hareketten size bir sorumluluk yoktur. allah, butun yaptiklarinizdan haberdardir.

235-kadinlara evlenme arzusunda oldugunuzu citlatmanizda veya gonlunuzde tutmanizda sizin icin bir sakinca yoktur. allah, sizin onlari mutlaka anacaginizi biliyor; ancak mesru ve helal soz disinda onlarla gizli bulusma icin sozlesmeyin. farz olan iddet sona ermeden nikah kiymaya kalkismayin. allah’in gonlunuzde ne varsa onu bildigini bilin ve o’ndan sakinin! yine bilin ki, allah, cok bagislayici ve cok halimdir.

236-eger kadinlari, kendilerine el surmeden veya mehir belirlemeden bosadinizsa, bunun size bir sakincasi yoktur. ancak onlara yararlanacaklari birsey verin, varlikli olan durumuna gore, darlik icinde olan da gucune gore guzellikle bir mal vermelidir. bu, iyilik severler uzerine borc bir haktir.

237-eger onlari el surmeden bosar da mehir kesmis bulunursaniz borc, o belirlediginiz miktarin yarisidir. ancak kadinlar veya nikah akdine yetkili bulunan erkek affederse, o baska. erkekler, sizin fazlasiyla vermeniz takvaya daha yakindir! aranizda faziletle davranmayi unutmayin! suphesiz ki allah, her ne yaparsaniz gorur.

238-namazlara, ozellikle orta namaza devam edin ve kalin allah icin divan kurun!

239-eger bir korku halinde iseniz, yaya veya binek ustunde giderken kilin. guvenlik ortamini buldugunuz vakit de boyle bilmediginiz seyleri size ogrettigi gibi hemen allah’i zikredin.

240-icinizden hanimlarini geride birakarak olume yaklasanlar, karilarinin senesine kadar evden cikarilmaksizin bakilmasi icin bir mal vasiyet ederler. bunun uzerine kendileri cikarlarsa, kendi haklarinda yaptiklari mesru bir hareketten dolayi size bir sorumluluk yoktur. allah, cok gucludur, hikmet sahibidir.

241-bosanan kadinlarin da orfe gore bir nafaka haklari vardir ki, verilmesi allah’tan korkanlara bir vazifedir.

242-iste akillariniz ersin diye allah, size ayetlerini boyle acikliyor.

243-binlerce kisi iken olum korkusuyla yurtlarindan cikan kimseleri gormez misin? allah onlara: "olun." dedi. sonra onlara bir hayat verdi. muhakkak allah, insanlara karsi bir fazilet sahibidir, ancak insanlarin pek coklari sukretmiyorlar.

244-o halde allah yolunda carpisin ve allah’in isiten ve bilen oldugunu bilin!

245-kimdir o kisi ki, allah’a guzel bir borc sunsun da allah ona bircok katlarini katlayiversin. allah, hem sikar, hem acar. hepiniz dondurulup o’na goturuleceksiniz.

246-musa’dan sonra israilogullarinin ileri gelenlerine baksana! hani peygamberlerinden birine: "bize bir hukumdar gonder, allah yolunda savasalim." dediler. o: "ya uzerinize farz edilir de savasmamazlik ederseniz?" dedi. onlar: "neden allah yolunda savasmayalim? yurtlarimizdan cikarildik, cocuklarimizdan ayri birakildik." dediler. bunun uzerine savas, kendilerine farz kilindigi zaman, pek azi disindakiler donuverdiler. allah, o zalimleri bilir.

247-peygamberleri onlara: "iste allah, size hukumdar olarak talut’u gonderdi." demisti. onlar: "o nasil bize hukumdar olabilir ki? halbuki biz hukumdarliga ondan daha layikiz. o, malca da bir bolluk verilmis biri degil." dediler. peygamber: "onu, allah size hukumdar secmis, bilgi ve fizikce artirmistir, hem allah, hukumdarligi diledigine verir. allah genis mulk sahibi, her seyi bilendir." dedi.

248-peygamberleri onlara: "haberiniz olsun, onun hukumdarliginin alameti, icinde sizlere rabbindan bir rahatlik ve musa ile harun ailesinin biraktiklarindan bir kismi bulunan bir sandigin gelmesi olacaktir. onu melekler getirecektir. eger inanan kisilerseniz, elbette size bunda kesin bir delil vardir." demisti.

249-talut ordusuyla hareket ettigi zaman: "allah sizi bir irmakla deneyecek, kim ondan icerse benden degildir. kim ondan tatmazsa iste o, bendendir, ancak eliyle bir avuc alanlara izin var." dedi. derken oraya varir varmaz pek azi haric hepsi ondan ictiler. talut ve beraberinde iman edenler irmagi gectiler. o zaman da: "bizim bugun calut ve ordusuyla savasacak gucumuz yok." dediler. allah’a ulasacaklarina inananlar: "nice az bir topluluk, allah’in izniyle sayica cok bir toplulugu yenmistir. allah sabirlilarla beraberdir." dediler.

250-calut ve ordusuna karsi meydana ciktiklarinda soyle dediler: "ey bizleri yetistiren rabbimiz, uzerimize sabir dok, ayaklarimiza sebat ve dayaniklilik ver ve bizi bu kafirler topluluguna karsi zafere ulastir."

251-boylece allah’in izniyle onlari tamamen bozdular. davud, calut’u oldurdu, allah kendisine hukumdarlik ve peygamberlik verdi ve ona diledigi seyleri ogretti. allah’in insanlari birbirleriyle onlemesi olmasaydi yeryuzu mutlaka bozulup gitmisti. fakat allah’in butun akil sahibi varliklara karsi bir iyiligi vardir.

252-iste bunlar, allah’in ayetleridir. onlari, sana dosdogru okuyoruz. suphesiz ki sen gonderilen peygamberlerdensin.

253-biz, o isaret edilen peygamberlerden kimini kiminden ustun kildik. iclerinden kimi ile allah konustu, kimini de daha yuksek derecelere cikardi. meryem oglu isa’ya da o acik delilleri ve mucizeleri verdik ve kendisini cebrail ile destekledik. eger allah dileseydi, onlardan sonraki milletler kendilerine o acik deliller geldikten sonra birbirlerinin kanina girmezlerdi. fakat anlasmazliga dustuler, kimi inandi, kimi inkar etti. yine allah dileseydi, birbirlerinin kanina girmezlerdi. ne varki allah, diledigini yapar.

254-ey iman edenler, alis verisin, dostlugun ve sefaatin olmayacagi gun gelmeden once, size verdigimiz mallardan nafaka verin. kafirler ise hep o zalimlerdir.

255-allah’dan baska hic bir tanri yoktur. o, daima yasayan, daima duran, butun varliklari ayakta tutandir. o’nu ne gaflet basar, ne de uyur. goklerdeki ve yerdeki hersey o’nundur. o’nun izni olmadan huzurunda sefaat etmek kimin haddine! onlarin onlerinde ve arkalarinda ne varsa hepsini bilir. onlar ise, o’nun diledigi kadarindan baska ilminden hicbir sey kavrayamazlar. o’nun hukumdarligi, butun gokleri ve yeri kucaklamistir. her ikisini gorup gozetmek, ona bir agirlik da vermez. o, cok ulu ve cok buyuktur.

256-dinde zorlama yoktur. dogruluk sapikliktan kesin olarak ayrilmistir. artik her kim tagut’a kufredip allah’a iman ederse, iste o, en saglam kulpa yapismistir. allah, isitir, bilir.

257-allah, iman edenlerin velisidir, onlari karanliklardan aydinliga cikarir. inanmayanlarin dostlari ise tagut’tur, onlari aydinliktan karanliklara cikarir. iste onlar cehennemliklerdir, hep orada kalacaklardir.

258-baksana, allah kendisine hukumdarlik verdi diye, rabbi hakkinda ibrahim ile tartismaya kalkana! ibrahim ona: "benim rabbim, hem dirilten hem oldurendir." dedigi zaman, o: "ben, diriltir ve oldururum." demisti. ibrahim: "allah, gunesi dogudan dogduruyor, haydi, sen de batidan getir!" deyince, o inkarci herif donakaldi. oyle ya, allah zulmedenleri muvaffak etmez.

259-yahut, alti ustune gelmis ipissiz bir sehre ugrayip: "allah, bunu bu olumunden sonra sonra nereden diriltecek?" diyen kimse gibi. bunun uzerine allah, onu yuz yil oldurdu, sonra diriltti ve: "ne kadar kaldin?" diye sordu. o: "bir gun veya bir gunden eksik kaldim." dedi. allah: "hayir, yuz yil kaldin. oyle iken yiyecegine ve icecegine bak, henuz bozulmamis. bir de esegine bak! bunlar, seni insanlara karsi gucumuzun bir canli delili yapmamiz icindir. hele o kemiklere bak, onlari nasil birbirinin uzerine kaldiriyor, sonra onlara nasil et giydiriyoruz?" bu sekilde hak kendisine apacik belli oldugunda: "allah’in herseye gucu yettigini simdi biliyorum." dedi.

260-bir vakit ibrahim: "rabbim, bana oluleri nasil dirilttigini goster." demisti. allah buyurdu: "yoksa inanmadin mi?" ibrahim: "inandim, ancak kalbimin iyice yatismasi icin." dedi. allah buyurdu ki: "oyle ise kuslardan dordunu tut ve onlari kendine cevir, iyice tanidiktan sonra her dag basina onlardan birer parca dagit. sonra onlari cagir, kosa kosa sana gelsinler. bil ki, allah gercekten gucludur ve hikmet sahibidir."

261-mallarini allah yolunda harcayanlarin durumu, her biri yuz taneye sahip yedi basak bitiren bir tohum tanesine benzer. allah, diledigine kat kat fazla verir allah, rahmeti bol olan ve herseyi bilendir.

262-mallarini allah yolunda harcayan sonra verdiklerinin arkasindan basa kakmayan ve gonul incitmeyen kimselerin rableri katinda mukafatlari vardir. onlara bir korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir.

263-bir tatli dil, bir bagislama, arkasindan incitmenin geldigi sadakadan daha hayirlidir. allah, ganidir, halimdir.

264-ey iman edenler, sadakalarinizi, basa kakmak ve gonul kirmak suretiyle bosa cikarmayin. tipki malini insanlara gosteris icin dagitan; allah’a ve ahiret gunune inanmayan herif gibi. artik onun durumu, ustunde biraz toprak bulunan ve uzerine bir sagnagin inip kendisini butun yalcinligi ile ortada biraktigi bir kaya gibidir. boyle kimseler, yaptiklarinin hicbir yararini gormezler. allah, inkarcilar toplulugunu dogru yola cikarmaz.

265-allah’in hosnutlugunu aramak ve kendilerini veya bir kismini allah yolunda pay sahibi kilmak icin mallarini harcayanlarin durumu ise bir tepenin ustunde bulunan, uzerine kuvvetli bir sagnagin yagip meyvelerini iki kat artirdigi bir bahcenin durumuna benzer. bir sagnak yagmazsa, ona mutlaka bir cisinti duser. allah, yaptiklarinizi gozetliyor.

266-sizden hanginiz ister ki, kendisinin hurma ve uzum baglari bulunan altindan irmaklar akan, icinde her cesit urunun yetistigi bir bahcesi olsun da kendisine yaslilik cokup elleri yetmez, gucleri catmaz bir takim cocuklarin bulundugu bir sirada, atesli bir bora isabet edip bahcesini yaksin? iste allah, dusunesiniz diye sizlere ayetlerini boyle anlatiyor.

267-ey iman edenler, gerek kazandiklarinizin ve gerekse sizin icin yerden cikardiklarimizin temizlerinden allah yolunda harcayin, kendinizin goz yummadan alamayacaginiz adilerini vermeye yeltenmeyin ve allah’in hic bir seye ihtiyaci olmadigini ve sukredilmesi gereken oldugunu bilin.

268-seytan, sizi yoksullukla korkutup cirkin cirkin seylere tesvik ediyor. allah ise, kendi katindan bir bagislama ve fazla bir kar va’dediyor. allah’in gucu genis,ilmi coktur.

269-diledigine hikmet verir. hikmet verilene ise cok buyuk bir hayir verilmis demektir. bunu ancak temiz akillilar anlar.

270-her ne nafaka verdiniz veya ne adak adadinizsa, herhalde allah onu bilir. fakat zulmedenlerin yardimcilari yoktur.

271-sadakalari aciksa verirseniz ne iyi! eger fakirlere gizlice verirseniz, bu sizin icin daha hayirlidir ve gunahlarinizin bir kisminin bagislanmasini saglar. allah, butun yaptiklarinizdan haberdardir.

272-onlarin yola gelmesi senin uzerine vazife degildir. ancak allah, diledigini yola getirir. hayir adina ne verirseniz, hep kendi lehinizedir. ancak sizler, yalniz allah rizasi icin verirsiniz. bu sekilde hayir icin her ne verirseniz, karsiligi size tamamen odenir ve hic hakkiniz yenmez.
kenz
medine’de inmiştir. 286 ayettir. kur’an’ın en uzun süresidir. adını, 67-71. ayetlerde yahudilere kesmeleri emredilen sığırdan alır. yalnız 281.ayeti veda haccında mekke’de inmiştir. inanca, ahlaka, ve hayat nizamına dair hükümlerin önemli bir kısmı bu sürede yer almıştır.
herkonudafikrimvar
şaka değil, insanlar bunu okuyup göz yaşlarını tutamıyor..

67. Bismillahirrahmanirrahim. Bir vakit de Musa, kavmine demişti ki: “Allah size bir İnek (boğazlamanızı) emrediyor.” Onlar da: “Ay! Bizimle eğlenip alay mı ediyorsun?” dediler. O da: “O gibi cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım.” dedi.

68- Onlar: “Bizim için Rabbine dua et onun ne olduğunu bize açıklasın.” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: “Bir inek ki ne yaşlı, ne de genç, ikisi ortası bir dinç. Haydi, emrolunduğunuz işi yapın!” dedi.

69- Onlar: “Bizim için Rabbine dua et rengini bize açıklasın” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: Rengi bakanlara sürur veren sapsarı bir inek.” dedi.

70- Onlar: “Bizim için Rabbine dua et, onu bize iyice açıklasın; çünkü o inek bize (benzer)geldi. Bununla beraber Allah dilerse elbette onu buluruz.” dediler.

71- O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: O, ne boyunduruk altına alınan ne de ekin sulayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir inektir.” dedi. Onlar da: “İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.” dediler. Bunun üzerine o ineği bulup (Boğazladılar) Neredeyse yapmayacaklardı.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol