cam irmagi tas gemi

fasa fiso
nazan bekiroglu kitabidir.timas yayinlarindan cikmistir.

taşın boyanmasıydı âdet olan, sıra boyamalara geldi. yontucunun, kullandığı boyalara güveni sonsuzdu. asırlarca dayanacaklarını, solmayacaklarını, bambaşka renklere dönüşmeyeceklerini biliyordu. kimi bir deniz kabuğunun, kimi bir çömlek parçasının içinde karıştırdı renkleri. istese, sonsuz sayıda renk elde edebilirdi. istemedi. kimi iç açıcı, kimi kasvet verici, ama hepsi de canlı ve kalıcı renklerle yetindi. gözlerini karla hiç ovmamış kadınların ülkesinde buz mavisi, yağmur grisi gibi, kar beyazının da adı olmazdı elbet ama renklerin en zor olanı, kendisinden başka bütün renkleri yutanı, renksizlik kılanı, göz yakıcı çiğ beyaz bile onun duvar resimlerinde yumuşadı, uysallaştı. hacmini buldu, boyun eğdi, renklerden bir renk oldu. en çok da bir yıldız ırmağının üzerinde akan lâcivert gökyüzünün altında güzel durdu. çünkü kraliçe her defasında yıldızlı gök altında beyaz bir elbise giyiyor oluyordu.

yontucu her şeyi üstün bir gerçekçilik duygusuyla tamamladı. tasvirleri arasında bu gerçekçilikle bağdaşmayan tek sahne, lâcivert ırmağın burgaçlı dalgaları arasına saldığı, batacağı ya da yol alacağı zamanın tek anlık aynasından belli olmayan taş geminin üzerine kaldı. onun da tek yolcusu vardı.
fasa fiso
’’elif karanlikta oturuyordu.
bir be bulsa acilacakti yolu.
ama sirdi be.
elif sirrin varligini bile bilmiyordu.’’

diyerek yazarin kelimelerle degil harflerle oynadigi kitaptir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol