how to smash everyone to pieces

stella
süper manyak harika muhteşem tahrik edici delirtici eğlenceli suça teşvik eden mükemmel ötesi mike segretto kitabı, romanı, ormanı.

aşırı agresif, narsist, ultra seksi, kötülük perisi, lezbiyen mary’nin maceraları. tek ve en özel aşkını hapisten kaçırmak için yollara düşer mary. ve bu yolda da önüne geleni paramparça eder.

bu kitap, the who’nun eşliğinde okunmalıdır. kitaptaki tüm bölüm başlıkları the who’nun çeşitli albümlerinden seçilmiş şarkı isimleridir çünkü. her bölüme adını veren şarkı dinlenerek okunursa harika olur. ben öyle okumadım gerçi.

şöyle bölümler ve şarkılar:

overture (uvertür)
out in the street (sokaklarda)
the dirty jobs (kirli işler)
motoring (motor faslı)
i can’t reach you (sana ulaşamıyorum)
put the money down (parayı koy oraya)
shout and shimmy (inlet ve titret)
substitute (yedek aşık)
did you steal my money? (paramı sen mi yürüttün?)
glittering girl (pırıl kız)
goin’ mobile (motorize)
fiddle about (bakım zamanı)
the seeker (arayışta)
young man blues (gençler için blues)
see my way (benim tarzımı tanı)
sparks (kıvılcımlar)
relax (rahatla)
cache cache (saklı saklı)
had enough (yetti be!)
bargain (pazarlık)
disguises (kılık değiştirerek)
postcard (kartpostal)
a legal matter (yasal bir masal)
cobwebs and strange (akıl bulanıklığı ve tuhaflık)
underture (alkışlar)

ve sıra alıntılarda:

birbirlerinden koparıldılar! iki siktiğimin yarısı birbirinden koptu! bir ilişkinin sırf çok, çok yakın ve aşşşşk ile dolu olduğu için sağlıksız olduğunu söyleyen o devlet memuru da kim? onca insana musallat olan aşka yönelik hoşnutsuzluk niye? aşkta yanlış olan ne var? lütfen, anlat bana. bu kokuşmuş dünyada öbür şeylerin ne façası olduğunu biliyorum, ama aşka ilişkin bir kusur bulamadım henüz. kusursuzdur o ve birbirine âşık olmaya âşık iki kız kardeş için yaratılmıştır. ama dünya yüzündeki her insan bu billur gibi sağduyuyu göremez. herkes nefretin, yalanın ve fesadın yoğun ve kokmuş sisinin içinden öteler bakamaz ve bakıp da gerisinde üç şeyden oluşma bir kusursuzluk dünyası olduğunu göremez: desiree, mary ve aşk.

(s.58)

ateş beni yakamaz ve yasa beni alamaz ve ben istisnasız her zaman kazanırım.

(s.114)

“bu mary’nin,” diye devam etti yahoo, (bayağıi eğitimsiz, entelektüel karşıtı, kaba bir maddeciliğe sahip kişiler için kullanılan bir deyim) “sicilinde yirmiden fazalsı yasa görevlisi –ilçe hapishanesi gardiyanı- olan otuzu aşkın cinayeti var. küçük bir çocuğu ve bir dedektifin onlu yaşlardaki kızını kaçırdı. arizona’dan new york’a kadar geçtiği her yeri alt üst etti ve aynı yolu aynı şekilde gerisingeri gitti. modern toplumun bütün yanlışlıklarının beden bulmuş halidir o. ikiz kardeşiyle olan ilişkisinin doğasını öğrenince anlayacağınız gibi ahlaken çökmüştür. insan yaşamına, mülke ve ahlakın ve toplumca paylaşılan iffetin temel ilkelerine mutlar ve büsbütün bir saygısızlık halindedir. yüreğinde tanrı korkusu taşıyan biz amerikalılara bahşedilmiş özgürlükleri, yasalara ya da özlük ilkelerine hiçbir uyum ya da idrak göstermemeye varan düzeyde suistimal eder. ama o bir hayvan değildir. kurnazdır ve aklının ve mantığını üst düzeydeki yönlendirmesiyle davranır. o acımasız bir katildir. deli değil, ahlaken yolundan sapmış bir insandır.”



“savunma, konuşma sırası sizdedir.”

sally kardeşçe bir destek vermek için elimi avucuna alıp sıktı, ayağa kalktı, eteğini düzeltti ve jürinin önüne doğru yürüdü.

“sayın jüri üyeleri. müvekkilim mary toplumun el alışılmadık kurbanlarından biridir. ebeveynlerini çok hassas bir yaşta yitiren, bu dünya yüzünde ona sevgi ve şefkat gösteren tek kişi olan kız kardeşiyle birlikte porno filmlerde oynamaya zorlanan…”

ah, desiree’m benim. sally haklıydı. o beni severdi. gerçekten, gerçekten severdi beni.

“…ve henüz onlu yaşlarındayken, üstün konumdaki yetişkinlerin cinsel tacizine uğrayacağı, acımasızlığın egemen olduğu bir kızlar ıslahevine gönderilen…”

burada şunu belirtmeliyim ki, sally o konuda haklı değildi aslında. anımsayacağın gibi, mezun olduğum o üniversitede cinsel tacizi uygulayan bendim. iyi okuldu. güzel günlerdi.

“…mary meslektaşım bay jardine’in kurnazlıkla vurgulamaya çalıştığı gibi ‘modern toplumun bütün yanlışlıklarının beden bulmuş hali’ değildir. anılan toplumun bir kurbanıdır o. hayret ve korkumuzu değil, acınmayı hak etmektedir. evet, kimi eylemleri esef edilecek türdendir, ama insanlığın sadece en karanlık köşelerini görmüş ve oralardaki gölgelerin dayattıklarıyla yaşamış olan bu kadını cezalandırmalı mıyız? bayanlar ve baylar, içinde yaşadığımız toplumdan ve mary gibi insanların edimlerinden bizler sorumluyuz. bu toplumu biz yarattık ve mary, onun hem bir ürünü hem de kurbanıdır. mary’ye yasanın bütün güçlerini kullanarak ceza vereceksek kendimizi de sorumlu tutup yargılamamız gerekmez mi? mahkemenin ilerleyen aşamalarında lütfen bu sözlerimi aklınızda bulundurun. gracias.”

(s.162-164)

şimdi bu peri masalını alacak ve dünyanın geri kalanı için onu kâğıda geçireceğim ve o şey sevgiyi ve sadece sevgiyi anlatan yeni bir tevrat ve incil ve kuran olacak. ve bu kocaman ciltli kitabıma önüne geleni paramparça etmek adını vereceğim, çünkü yaptığım şey tamı tamına budur; önüme geleni geriye sadece sevgi kalana dek paramparça ederim ben.

paramparça edilmiş say kendini.

bitti.

(s. 179-180)



neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol