kahvede ayar veren sinsi amca

maliyeci
her fırsatta karşımıza çıkan ayarcı amcalardan bir tanesi yine gün itibariyle kahve’de bilgiçlerle batak atarken bastı bizi.

olay şöyle gelişti. ankara’daki su sıkıntısı üzerine konuşurken, söverken, en sonunda bu bahsi kapatmak üzere birisi "amaan ya allah verir, bizi susuz mu bırakacak" dedi. ne olduysa bundan sonra oldu. tuvalleten çıkan amca doğruca üstümüze geldi ve tip tip bakmaya başladı. biz de tam gömmeli batak atıyoruz 3 kişi. acaba dedim dördüncü mü olmak isttiyor. buyur ettim oturmadı. ve başladı kalaya.

-gençler bir lafınız dikkatimi çekti
+hayırdır abi
-allah verir dediniz ama allah çalışana verir. sen işini yapacaksın sonra allah’tan bekliyeceksin

yahu amcacım muhabbete yarıdan girdin. bir cümle duydun. ama gel gör de amcaya bunu anlat. o bir nihayet cümlesiydi. neyse amcamın canı muhabbet istiyormuş meğer.

birden kendimizi çanakkale cephesinde bulduk. uzun uzun bize atatürk’ü anlattı sağolsun. kıbrıs’tan bahsetti. petrolden,bordan falan konuştuk uzunca. ama haklısın abi dedikçe gürlüyor ters anlamaya da yer arıyordu ki ve bağırarak ettiği küfürler ve üstümüze gelmesi hepimizde aynı tedirginliği oluşturdu.

neyse velhasıl ayak üstü ayarcı amcamız hevesini aldı. olan bizim batağa oldu. tad tuz bırakmadı. o gitti biz de siyasete daldık.

dost kitabevi onunde ayar veren sinsi amca vardır bir de. ankara sokaklarını bu amcalar esir almış durumda. dikkat etmek lazım.
schumi
o üçlü batağın üçlüsünden birisi olarak o esnada şoka girmiştim. kır saçlı, sert mizaçlı amca söylediklerini jest ve mimiklerle süslerken yer yer ağır küfürlerle kemalist rejim ile demokratik rejimi karşılaştırıp darbe aşkıyla yanarken bizim de amcanın gazabına uğramamak için yaptığımız tek şey "haklısınız, doğru söylüyorsunuz, asmalı bunları" şeklinde destek çıkmamız görülmeye değerdi doğrusu.

hayır nerden geldi, niye bizi buldu, nasıl oldu onu da anlamış değiliz zaten de bize yarım saatlik bir ders vermiştir oracıkta. üstelik o üçlüden ben ve maliyeci kişisinin harici olan kişi amcayı dinlemeyip elindeki kağıtlarla uğraşmaya başladığında amca yavaşça masaya doğru eğildi ve o üçüncü kişinin elinden kağıtları aldı, masaya koydu. mesaj anlaşılmıştı, amca kendisini dinlememizi istiyordu. ve biz de dinledik.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol