felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tip ve muzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarinda seckinlesmis olan, ibn sînâ (980-1037) matematik alaninda matematiksel terimlerin tanimlari ve astronomi alaninda ise duyarli gozlemlerin yapilmasi konulariyla ilgilenmistir. astroloji ve simyaya itibar etmemis, donusum kuraminin dogru olup olmadigini yapmis oldugu deneylerle arastirmis ve dogru olmadigi sonucuna ulasmistir. ibn sînâya gore, her element sadece kendisine ozgu niteliklere sahiptir ve dolayisiyla daha degersiz metallerden altin ve gumus gibi daha degerli metallerin elde edilmesi mumkun degildir.
ibn sînâ, mekanikle de ilgilenmis ve bazi yonlerden aristotelesin hareket anlayisini elestirmistir; bilindigi gibi, aristoteles, cismi hareket ettiren kuvvet ile cisim arasindaki temas ortadan kalktiginda, cismin hareketini surdurmesini saglayan etmenin ortam, yani hava oldugunu soyluyor ve havaya biri cisme direnme ve digeri cismi tasima olmak uzere birbiriyle bagdasmayacak iki gorev yukluyordu. ibn sînâ bu celisik durumu gormus, yapmis oldugu gozlemler sirasinda hava ile ruzgârin guclerini karsilastirmis ve aristotelesin hakli olabilmesi icin havanin siddetinin ruzgârin siddetinden daha fazla olmasi gerektigi sonucuna varmistir; oysa meselâ bir bir agacin yakinindan gecen bir ok, agaca degmedigi surece, agacta ve yapraklarinda en ufak bir kipirdanma yaratmazken, ruzgar agaclari sallamakta ve hatta kokunden kopartabilmektedir; oyleyse havanin siddeti cisimleri tasimaya yeterli degildir.
ibn sînâya aristotelesin yanildigini gosterdikten sonra, kuvvetle cisim arasinda herhangi bir temas bulunmadiginda hareketin kesintiye ugramamasinin nedenini arastirmis ve bir nesneye kuvvet uygulandiktan sonra, kuvvetin etkisi ortadan kalksa bile nesnenin hareketini surdurmesinin nedeninin, kasri meyil (gudumlenmis egim), yani nesneye kazandirilan hareket etme istegi oldugunu sonucuna varmistir. ustelik ibn sînâ bu istegin surekli olduguna inanmaktadir; yani ona gore, ister oze âit olsun ister olmasin, bir defa kazanildi mi artik kaybolmaz. bu yaklasimiyla sonradan newtonda son bicimine kavusan eylemsizlik ilkesine yaklastigi anlasilan ibn sînâ, ayni zamanda nesnenin ozelligine gore kazandigi gudumlenmis egimin de degisik olacagini belirtmistir. meselâ elimize bir tas, bir demir ve bir mantar parcasi alsak ve bunlari ayni kuvvetle firlatsak, her biri farkli uzakliklara dusecek, agir cismimler hafif cisimlere nispetle kuvvet kaynagindan cok daha uzaklasacaktir.
ibn sînânin bu calismasi oldukca onemlidir; cunku 11. yuzyilda yasayan bir kimse olmasina karsin, yenicag mekanigine yaklastigi gorulmektedir. onun bu dusunceleri, ceviriler yoluyla batiya da gecmis ve gudumlenmis egim terimi batida impetus terimiyle karsilanmistir.
ibn sînâ, her seyden once bir hekimdir ve bu alandaki calismalariyla taninmistir. tipla ilgili bircok eser kaleme almistir; bunlar arasinda ozellikle kalp-damar sistemi ile ilgili olanlar dikkat cekmektedir, ancak, ibn sînâ dendiginde, onun adiyla ozdeslesmis ve bati ulkelerinde 16. yuzyilin ve dogu ulkelerinde ise 19. yuzyilin baslarina kadar okunmus ve kullanilmis olan el-kânûn fît-tib (tip kanunu) adli eseri akla gelir. bes kitaptan olusan bu ansiklopedik eserin birinci kitabi, anatomi ve koruyucu hekimlik, ikinci kitabi basit ilaclar, ucuncu kitabi patoloji, dorduncu kitabi ilaclarla ve cerrâhî yontemlerle tedavi ve besinci kitabi ise cesitli ilac terkipleriyle ilgili ayrintili bilgiler vermektedir.
islam tarihinde onemli adimlarin atildigi bir donemde bilim hususunda daha sonra gelisecek olan avrupa biliminde de onemli etkileri olacak olan ibn sina, gelistirdigi felsefeyle de daha sonralari bir cok islam alimi tarafindan da elestirilmistir.
kaynak: kimdir.gen.tr