ahmet hakan

salavin
bazen ahmet hakan’ı türkiye’de seven tek kişinin ben olduğumu düşünüyorum. şimdiye dek, bir dostum dışında, ne gazetelerde, ne de özel sohbetlerimde, ahmet hakan hakkında olumlu bir laf edene rastlamadım.

evvela, içinden çıktığı kesim (artık bu kesime ne isim vermeli bilemem, islamcı, muhafazakar, dinci, sağcı vs.), ahmet hakan’ı sevmiyor ve bir açığını yakaladıklarında deli danalar gibi seğirtip cümle aleme ifşa etmek için çabalıyor. yeni şafak, vakit gazeteleri bu işin öncüsü görünümünde.

şu an içinde yer aldığı kesim (hürriyet gazetesinin temsil ettiği zihniyet) de, ahmet hakan’ı kabullenmiş, bağrına basmış değil. her an dışarı atılabilir bir ur gibi değerlendirilmekte. ciddiye alınıyor ama ciddiye alınmıyor gibi yapılıyor, görmezden geliniyor. “istenmeyen ve her an gitmesi beklenen misafir” gibi.

ahmet hakan, “arada kalmış” bir isim. “arada kalmak” sözünü, ne yapacağını bilememek, hangi tarafa geçeceğini bilememek anlamında kullanmıyorum. ahmet hakan, bilinçli olarak “arada kalmış” bir görüntü çiziyor. bu görüntüyü önemsiyorum. çünkü ben de, sonuç itibariyle “arada kalmış” bir insanım. ahmet hakan’ı sevmemin altında, bu özdeşliğin payı büyüktür.

ahmet hakan’ın yaşadığı dönüşümü çok önemsiyorum. belki çok abartılı bir teşbih olacak ama, türkiye’nin 150 yıllık çağdaşlaşma serüveninin, tüm iyi ve kötü yanlarıyla, sancılarıyla, başarılarıyla, aksaklıklarıyla; ahmet hakan’ın yaşadığı dönüşüme denk düştüğünü gözlemliyorum. bu anlamda ahmet hakan’ın şahsında türkiye’yi izliyorum.

bugün köşe yazarı ahmet hakan’ın iki cephesi var. birincisi, içinde çıktığı kesimi şiddetle eleştiren aydınlık bir vicdan. ikincisi, magazine batmış bir polemikçi. ahmet hakan’ın birinci cephesini ne kadar önemsiyorsam, ikinci cephesini de o kadar gereksiz buluyorum. iclal aydın’la, haşmet babaoğlu’yla, lerzan mutlu’yla, gülben ergen’le girdiği polemiğin; o’nun bence çok önemli birinci cephesini gölgede bıraktığını düşünüyorum ve bu yazılara bir anlam da veremiyorum.

ahmet hakan’ın, islamcı kesimin açmazlarını, yanlışlarını, çelişkilerini ortaya koyduğu yazıları çok çok önemli. bir özeleştiriye kapı açabilse daha da önem kazanacak ama şimdilik bu mümkün görünmüyor. her ideolojik kesim gibi islamcı kesim de, özeleştiri yapmaktan çok, kendisini eleştirene saldırmayı tercih ediyor ve ezber bozan her düşünceye karşı tavır alıyor.

ben, kendi adıma ahmet hakan’ların çoğalmasını istiyorum. sözgelimi, atatürkçülerin de bir ahmet hakan’ı olmalı. atatürk’ü putlaştırdık, donuklaştırdık, zorla sevdirmeye kalktık, bu yanlış demeli. milliyetçilerin de ahmet hakan’ı olmalı. terörist öldürmekle terör bitmez demeli, diyebilmeli. sosyal demokratların da ahmet hakan’ı olmalı. biz, sosyal demokrasiyi değil, militarist-devletçi sistemi savunmuşuz, aklımıza başımıza alalım, yoksa bu millet bizi sittin sene iktidara getirmez demeli. sosyalistlerin de… af edersiniz onlar da ahmet hakan bol. hepsi senden benden daha liberal.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol